tokat

4.3K 213 10
                                    

Keyfa min ji tere tê🎶

Yeni bir bölümden herkese selam.

Bakalım bu bölümde neler olacak?

Keyifli okumalar

İZOL AŞİRETİ (AZRADAN)

Tırnaklarımı kemirip duruyordum. Az önce bizimkilerin eve doğru geldiğini öğrendim. Kalbim ağzımda atıyordu resmen. Eve geldiklerine göre ölüm kararı verilmemişti. Peki ya o zaman ne kararı verilmişti. Deliye dönecektim.

Avlunun ortasında bir sağa bir sola doğru yürüyüp duruyordum. Her bir adımımda sanki ayaklarımın altından alevler çıkıyordu. Bizim aşiretin uzaktan akrabası olan kadınları erkeklerin geleceklerini duyduklarında gitmişlerdi. Geriye biz bize kalmıştık.

Sonunda konağın kapısı açıldı ve bizimkiler içeriye girdi. Babaannem hiç beklemeden "Ne oldu" diye sordu. Herkesin bakışları beni buldu. Daha sonra babam öfke ile Barış abime baktı. "Gel buraya!" Dedi tok bir ses ile.

Barış abim ikiletmeden hemen babamın yanına gitti. Abim gelir gelmez babam sert bir tokat attı. Ellerimi ağzıma götürdüm. Hayatımda ilk kez babamın bizden birine vuruğunu görüyordum. "Rezil kepaze etin bizi! Kardeşinin yüzüne nasıl bakacaksın!" Diye bağırdı.

Kaşlarımı çatarak baktım. Azat abim ve Berzan abim bir kez olsun dönüp bana bakmamışlardı. Babaannem babamın sözleri üzerine olduğu yerde Berfin yengemin annesine tutundu. "Cevap ver bana. Kardeşinin ahını ömür boyu kaldıra bilecek misin?" Diye bağırdı bu kez de.

Barış abim kafasını bir an olsun yerden kaldırmadı. "Düşmana gerek yokmuş. Ailemizin içindeymiş meğerse" diyen kişi babaannemdi. Sanki herkes her şeyi anlamış da bir ben anlamamışım gibi hissediyordum. Sanki herkes aynı dili konuşuyor ben farklı bir dil.

"Karar ne!" Diye sordum sonunda dayanamayarak. Kafayı yemek üzereydim neler oluyordu burada. "Metin ol Azram" dedi babaannem. Çatık olan kaşlarım daha fazla çattım. Bir anda annem, Zehra yengemin kollarınada bayıldı. Azat abim koşarak annemin yanına gitti.

Ben ise olanları idrak edemez bir şekilde olduğum yerde durmaktaydım. Ne anneme koşuyordum ne de başka bir şey yapıyordum.

"Karar berdel olmuş Azram" diyince babaannem ben sanki o an yok oldum. Bana uğultulu gelen bir ses yine babaanneme aitti. "Sen ve Mirhan ağaya" diyordu.

Durmadım orada. Daha doğrusu duramadım. Tek kelime bile etmeden koşarak odama gittim. Odamın kapısını kilitledim. Kapının önünde yere çöküp kaldım. Gözlerimi karşımdaki duvara sabitledim. Berdel olmuştum. Sevdiğim adama berdel olmuştum.

Ama büyük bir sorun vardı. Sevdiğim adama berdel ile kuma gitmiştim. Ben bunu nasıl yapacaktım. Her ne kadar seviyor olsam da onun bir karısı bide kızı vardı. Ben bu hayatı kadırmazdım. Ben bunu o kadına yapamazdım. Ben onu bu küçük kıza yapamazdım. Yakışmazdı bana.

Ben her ne kadar kabullenemesem de hüküm verilmişti bir kere. Buradan dönüş olur muydu? Olmazdı! Şalımı açtım. Biraz nefes ala bilmek umuduyla. Başara bildim mi? Tabiki de hayır.

Duygu karmaşası içine düşmüştüm. Abimin ölmediğini mi sevinsem? Berdel olduğuna mı üzülsem? Abimin sevidiği kıza kavuşmasına mı sevinsem? Kuma gittiğime mi üzülsem? Yoksa mahvolacak hayatlara mı yansam?

Nefesim daralıyordu. Ruhum sıkılıyordu. Sanki bir el boğazımı sıkıyordu. İçimdeki acı nası bir şeydi kendime bile tarif edemiyordum. Sanki berdel olduğunu değil de öleceğimi söylemişlerdi bana.

Saklı BahçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin