Merhaba. Hadi bakalım bu bölümde neler olacak.
Keyifli okumalar.
***ERKEKLERE BAKALIM (Yazarın anlatımıyla)
Sonunda Barış ve Havin'i bulmuşlardı İzol ve Canbeyli aşireti. Cerhullah ağa oğlunu bulduğu için mutlu bir o kadar da endişeliydi. Küçük oğlu için ne karar verileceğini kestiremiyordu. Bir yanda kızıyordu küçük oğluna kendini böyle bir riske atıp düşman aşiretin kızını kaçırdığı için. Bir yandan da kızamıyordu aşık olmak suç değil biliyordu çünkü.
Azat bir sağa bir sola yürüyüp duruyordu. Kardeşi nasıl böyle bir şey yapar hala aklı almıyordu. Belki söylese kızı istemezlerdi, isteseler bile karşı aşiret vermezdi ama ölme ihtimaline değer miydi?
Berzan soğuk terler döküyordu adeta. Ne olacaktı şimdi kuzenine. Babası da sürekli arayıp sorup duruyordu zaten. Kendisi içinde olmasına rağmen olup bitenleri idrak edemezken babasına ne diye bilirdi ki.
Yiğeninin yaptıklarını öğrendikten sonra duramamıştı Diyarbakır da Berzanın babası. Hemen ilk uçakla yola çıkmıştı eşini alarak.
Hazar ağa bir kere olsun dönüp kızına bakmamıştı bile. Ona o kadar kızgın ve kırgındı ki yüzünü bile görmek istemiyordu. Nasıl bakardı ki kızının yüzüne. İhanete uğramıştı bircik kızı tarafından. Tüm çocuklarını çok severdi ama Havin hep diğerlerinden farklı olmuştu. Daha bir çok titrerdi Havin'in üstüne. Ama gel gör ki Havin ona neler yapmıştı.
Karşısındaki ağaca sıktığı yumruğunu vurdu Adar. Ağacın bir suçu yoktu belki ama acısını ağaçtan çıkarmak istemişti. Aklı almıyordu biricik kardeşi nasıl böyle bir şey yapa bilirdi. Halbuki Havin gelse abisine söylese bir hal çaresine bakardı. Babasını ikna eder bu düşmanlığı bile bitirirdi. Ama kardeşi tek bir kelime etmeden kaçmıştı.
Uzaktan uzaktan ablasına baktı Yusuf. Bir saniye olsun gözünü ablasının üzerinden ayırmadı. Sanki gözünü kırpsa iki saniye gözlerini ayırsa ablası tekrar gidecek gibi hissediyordu. Ablasını kaybetmekten çok korkuyordu. Büyük ağların vereceği karar ya ablasını kendisinden ayırsa. Bu ihtimali düşünmek bile istemiyordu Yusuf.
"Ne oldu baba" dedi Mirhan hızla ortama girerek. "Kararı bekliyoruz" diye bildi sadece babası. Mirahan dönüp öfke ile kardeşine baktı. Gidip yanına bağırmak çağırmak hesap sormak istiyordu. Ama büyüklerine saygısızlık etmek istemiyordu. Kardeşinin kaçtığını duyduğundan beri sıkmış olduğu yumruğunu daha da çok sıktı. Gidip o kardeşini kaçıran şefefsizi öldürmek istiyor. Döve döve bayıltmak istiyordu. Ama bunu yapamayacağının farkındaydı.
Diz çökmüş olduğu yerde kafasını yere eğmiş kaldıramıyordu genç kız. Sadece olduğu yerde ağlıyordu. Nasıl bakacaktı babasının, abilelerinin ve diğer aile üyelerinin yüzüne. Onları bu duruma koyduğu için çok pişmandı. Ama engel olamamıştı içindeki aşka Havin. Bilmiyordu abilerinin canını istese canlarını vereceklerini, ona yardım edeceklerini.
Havin'in ağlama sesi geliyordu kendisine. Ama hiç bir şey yapamıyordu. Ne ailesini bu durma koymak isterdi nede aşkından ölüp bittiği kadını. Kendine küfrediyordu içten içe. Hele de sevdiği kadın ağlama sesini her duydukça naletler okuyordu kendine. Kaça bilirim sanmıştı. Havin'i de alıp istedikleri hayatı kura bileceklerine inanmıştı Barış. Ama beklediği gibi olmamıştı.
İZOL KONAĞININ KADINLARINA BAKALIM (Yazarın anlatımı)
Yangın yeriydi İzol konağı. Yüreği yanan kadınların yeriydi. Kahrolup biten kadınlarla doluydu bu gün İzol konağı. Böyle hayal etmemişti kimse bu günü. Herkes uyanacak uzun zaman sonra gelen biricik kızları Azra ile yemek yiyip gülüşüp sohbet edecek sanıyorlardı. Ama kim nereden bilecek ki candan öte oğulları böyle bir şey yapıp herkesi harap edecek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Bahçe
RandomYıllar önce daha onlar çocukken kaderleri yazılmıştı. Aradaki düşmanlık ve söylenen toz pembe bir yalan ayrmıştı onları bambaşka bir hayata sürüklemişti. Ama berdel kararı onları birleştirmişti. İki küçük aşık berdel sonrası kavuşabilecek miydi?? ...