~ Bismillahirrahmanirrahim ~
{4. Bölüm}
Bugün ki kahvaltıdan sonra evden dışarı çıkmamıştım. Mustafa da çok durmadan gitmişti zaten. Fatmanur desen kahvaltıda bile yoktu. Neredeydi bu kız? Yeni yeni aklıma gelen şeyle uzandığım koltukta doğruldum.
"Fatmanur son yirmi dört saattir bana mesaj bile atmadı! Kesin hasta oldu yine. Sıcak diye incecik elbiselerle dışarı çıkıyor tabii!"
Söylene söylene yerimden kalkıp telefonu elime aldım ve direkt Fatmanur'u aradım. Annemler daha gelmemişti aşağıdan. Saate baktığımda çoktan üç olduğunu görmem, ufak çaplı bir şok geçirmeme neden olmuştu. Fatmanur'la konuştuktan sonra annemi arayacaktım. Bu saate kadar ne yapıyorlardı ya hu?
"Alo..."
"Ah, Fatmanur ne yapıyorsun, nerelerdesin kızım sen? Kahvaltıda da yoktun." dediğimde bir iç çekiş sesiyle birlikte burnundan konuşan kızla tahminlerimde yanılmadığımı anladım.
"Hasta oldum."
"Hasta oldun."
Aynı anda konuşmuştuk.
"Ben sana demiştim, demek istemiyorum ama demiştim Fatmanur. Neyse geçmiş olsun iyi misin şu an, bir şeye ihtiyacın var mı?" dedim hoppa kuzenime.
"Yok kuzi. Abimle Emine burada ilaçlarımı falan verdiler. Ama benim ilaçtan çok senin muhabbetine ihtiyacım var. Bir haftadır oturup konuşamadık, hasta olmasak arayıp soracağın da yok. Çok ihmal ettin beni, gelip gönlümü alman lazım." demişti küskünce.
Ah be kuzim! Ben şimdi oraya nasıl gelecektim.
"Şey, Fatmanur. Benim biraz işim vardı da-"
"Bahane kabul etmiyorum! Buraya geleceksin ve o muhabbet edilecek, o kadar." deyip telefonu yüzüme kapattığında şaşkınca kalakaldım elimde telefonla.
Artık hayatıma devam etmenin vakti gelmişti, demek.
Ne zamana kadar kaçacaktım o ikisini bir arada görmekten? Yarın öbür gün evlendiklerinde ne halt edecektim?!
Kendime gelip bir an önce kurtulmalıydım bu deli sevdadan. Nasıl derlerdi? Bir şeyden kurtulmak için önce onu kabullenmeli, sonra da üstüne gitmeliydik, değil mi?
Kalkıp öğle namazını kıldım ve günlük siyah feracelerimden birini giydim. Başıma da krem bürümcük şalımı doladım. Şalın göğüs ve omuzlarımı kapattığıma da emin olduktan sonra telefon ve anahtarı alıp evden çıktım. O arada annemi de aramıştım.
"Anne neredesiniz, saat kaç oldu?" diye biraz sert bir giriş yaptığımda telefonda, içimdeki volkanların dışarı taşmaya başladığını hissetmiştim. Ben bu değildim...
"Güzel kızım, babaannen bırakmadı geleceğim birazdan. Enes burada değil zaten, arkadaşlarına gitti."
"Tamam annem. Ben yukarı çıkıyorum, Fatmanur hastaymış. Bir görüp geleyim, sen de keyfine bak yalnız kalma madem evde." deyip selamlaştıktan sonra telefonu kapattım. Bu sevdaya sabretmek beni geri kalan her şeye sabırsız ve tahammülsüz yapmıştı, evet.
Kendi kendime kızıp merdivenlerden sürüne sürüne çıktım halamlara. Zile bastığımda sakin olmak için zorluyordum kendimi hala.
Kapıyı Ali Haydar açınca hiçbir şey olmamış gibi yapmak öyle zordu ki... Lakin yaptım. Her şey çok yolundaymış gibi gülümseyip "Fatmanur'un nazını çekmeye geldim." dedim.
"Gel Nazenin, gel. Bu kızın nazını bir sen çekebilirsin zaten. Yengesiyle bana, illallah ettirdi." deyip o da gülmüştü.
Yengesi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNEMEÇ (✔️)
ChickLitİstihbaratta gizli görevde olan Ali Haydar ve babasını aynı uğurda kaybetmiş Nazenin'in aile apartmanında geçen aksiyon dolu aşk hikayesi. Adam sır küpüydü, kadınsa sabır... Adamın sırrı kadının sabrına mağlup olmamalıydı. Fakat hayat bu ya; hep olm...