25072023-
"Prensin durumu daha da kötüleşmiş. Baksanıza artık davetlerde dahi görünmüyor."
"Geldiğini duymuştum oysaki. Prenslerin müsabakalarını asla kaçırmazdı."
"Artık yürüyemediğinden bahsediliyor."
"Eskiden yakın oldukları Kuzey Krallığı ile biten dostlukları konuşuluyor haftalardır. Prens Yeonjun'un gezisini dahi gölgede bıraktı bu hadise."
"O şifalı topraklardan gelen sağlıkçıların dahi çözüm bulamadığı tek ölümlü olsa gerek. Huening Kai'den bahsediyoruz. Her zaman yapacak bir şeyi olurdu."
"Yavaş yavaş öldürüyor hastalığı onu. Ne acı..."
"Prensin krallığı en az kendisi kadar yalnız ve çaresiz şimdi. Kuzey ile artık biten dostluklarının bir nedeni olmalı."
Yeonjun kulaklarını kapatmak, bir daha hiçbir şeyi işitmemek istedi. Günlerdir görmüyordu değerli prensini. Kuzey topraklarında ilk defa boğulduğunu hissediyor, yalnızca Soobin'in yanında olmak istiyordu.
Bir kaç gün geçmişti fakat bir asırdan farksızdı geçen zaman.
Davet salonunun kalabalığının arasına karışarak kaybolmuştu önce. Gürültünün susması için gecenin karanlığında pekte uğranılmayan ağaçlarla dolu bahçeye zor atmıştı sıkışmış ruhunu. Nöbetçi askerlerin endişeyle kendisine doğru gelmelerini izin vermeden eliyle gitmelerini emretmişti sabırsızca.
Bedenini buluşturmuştu yaprakların kapladığı toprakla.
"Konu Prens Soobin olduğunda herzaman dalgınlaşırsın."
Ayağa kalkmasını istercesine kendisine uzatılan elle irkilmişti.
"Duyduklarının seni etkilemesine izin veremezsin. Prensin hastalığı karşısındaki duruşunu kendi gözlerinle gördün."
Yabancıladığı gözler kendinden emin şekilde bakıyordu Prense.
"Kraliyetinizin prensiyle bu şekilde konuşamazsınız."
Kuzey'in güçlü lordu, aynı zamanda kraliyet ordusunun genç komutanıydı şimdi kendisiyle resmiyetsiz şekilde konuşan.
"Kraliyetimin Prensi yerden kalkmalı bunun için. Üzerindeki kıyafetlerin işçiliği sonbaharın toprakları için fazla hassas."
"Yerden kalkmak için bir sebebim yok."
Asil kanına sahip olmadığı öne sürülerek tahta çıkışını desteklemeyen soyluların başında elbette Choi Beomgyu'da vardı. Genç Lordun gücü öyle büyüktü ki taht varisi olarak seçilen ChoiYeonjun'un yerine aday gösterilmişti.
"Uzun zaman oldu Prens. Zaman değişti."
Fakat asil savaşçının söylediği gibi zaman değişmiş, Prens Yeonjun gözünde yalnzıca korumak istediği birine dönüşmüştü.
"Davetlerden nefret ederdin."
"Bir süreliğine güvenliğiniz için size eşlik edeceğim. Neresi olursa olsun."
"Gerçi benden de nefret ederdin."
İlk gençlik yıllarıydı Yeonjun'u döndüğü günden beri zihnini bir saniye olsun terk etmeyen.
Lord Choi Beomgyu'nun kahkahalarına karışan Prens Soobin'in kahkahaları...
Karşsındaki asil askerin sesinin kulaklarındaki yansıması yalnızca buydu.
Beomgyu hala havada olan elini salladı büyük bir sabırla.
"Elinizi verin Prens. Sizi buradan çıkaralım."
Parmaklarına dolanan parmaklarla gülümsemişti Beomgyu. Yeonjun yorgunca bir sarılma sunmuştu ilk gençliğindeki yeri farklı olan askere.
Her şeyin yolunda olduğunu söylemesini istercesine sarılmıştı varlığına.Canının yandığını hissetmişti Beomgyu. Deliler gibi aşık olduğu prensi ilk defa bu denli çaresiz görmüştü.
"Soobin 'e hiçbir şey olmayacak Yeonjun."
İçi ferahlasın diye dökülmüyordu cümleler dudaklarından. Sahiciydi hiç olmadığı kadar. Hiçbir şey olmayacaktı Soobin'e.
"Bu kadar zayıf olamazsın."
Oğlu için endişe eden kral, bizzat yanında olmasını istemişti güçlü lordun. Prens Yeonjun yanındaki hiçbir askerin varlığına katlanamıyordu çünkü.
Güçlü askerin sözünü dinleyebileceğini biliyordu yalnızca. Beomgyu, buzlar eridikten sonra herzaman sadık olmuştu ona ve Kuzey Krallığın'a.Yakındı onlara.
Yeonjun'un değerlisi Prens Soobin'e dahi adıyla seslenecek kadar hemde.
"Toparla zihnini. "
-
02082023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm nelere kadir? / yeonbin
FanfictionAsil Prens Choi Soobin, henüz nefes alıyorken tadar ölümü.