02082023
Joep Beving - Little Waltz
-
"Prensi götürmek için mi geldin?"
Yeonjun kendisine yöneltilen merak dolu sorunun sahibini görmek adına arkasını döndüğünde karşılaştığı küçük kızın gözleriyle gülümseyerek selam vermişti.
Sarayın bahçesinde yalnız olduğunu düşünmüştü. Saat oldukça erken havada bir hayli soğuktu.
"Merhaba."
"Soruma yanıt ver lütfen. Bunu bilmem gerek."
Küçüklüğüne kıyasla büyük laflardı dudaklarından dökülenler. Yeonjun boylarını eşitlemek adına diz çökmüştü çocuğun isteğini yerine getirirken.
"Prensi götürmek için geldim."
"Onu götüremezsin! Çok hasta!"
Gülümsemesi saniyeler içerisinde kaybolduğunda göğsünde hissettiği ağırlık onu okyanusun derinliklerinde kaybedecek kadar fazlaydı.
"İyileşmesi için götüreceğim. Daha iyi olacak."
Küçük kız çocuğu tanımadığı bedenin kurduğu cümleyle kafasını hızla olumsuz anlamda sallamıştı.
"O hiçbir zaman iyileşmiyor."
Bir çocuğun ağzından duymaktı belkide bu denli sarsan ruhunu. Tek kelime edememişti karşısında koca prens. Kafasını hafifçe kaldırmış ve derince bir nefes almak istemişti fakat gözleri nefes almakta dahi zorlanan Soobin'in gözlerini bulduğunda bu eylem canını hiç olmadığı kadar çok yakmıştı.
Toparlanmak her geçen gün daha da zorlaşırken ölümünü çocukların dahi kabul ettiği krallık topraklarında umudu arıyordu çaresizce.
"Prens Yeonjun? Hala gitmediniz mi?"
Küçük kız Soobin'in sesiyle neşeyle arkasını dönerken hasta prensin yüzü ilk defa gülmüştü.
Dün geceki halinden eser yoktu sanki.
Uzun zaman olmuştu gülünce kısılan gözlerini, dünyalar güzeli gamzesini görmeyeli, neşeli sesindeki huzuru hissetmeyeli... Teni solgun, gözleri yorgundu sadece. Yanından ayrılarak Soobin'e doğru koşan minik, hasta gencin kollarındaydı şimdi."Günaydın Prens. Arkadaşınızla sohbet ediyorduk."
Ayağa kalkarak kollarını arkasında birleştirdiğinde yanlarına adımlamıştı ilgiyle.
"Ben prensesim!"
Yeonjun'dan hoşlanmadığı açık bir gerçekti ki Soobin yorgunca gülerek onaylamıştı kollarındaki küçüğü.
Hastalığının henüz ilk zamanlarında nefes alabilmek için çıktığı bahçesinde tanışmıştı küçük çocukla. Hizmetlilerden birinin kızı, Prens Soobin'in prenses dostuydu."Affedin lütfen prenses. Kendimi takdim etmedim size."
Hafifçe eğilerek devam etmişti cümlesine. Aklı değerlisinin üşüyüp üşümediği, kollarındaki miniğin dahi ona yük olup olmadığı düşünceleriyle doluyken konuşmakta bir hayli zor olmuştu.
"Kuzey krallığı Prensi Choi Yeonjun."
Küçük kızın ilgisini sonunda çekebilmişti Yeonjun. şüphesiz bir soylu kadar güzeldi fakat küçük bir çocuğun gözünde sınıf ayrılıkları görünmezdi.
"Oda mı bir Prens? Ama çok sağlıklı görünüyor."
Soobin kollarındakinin şaşkınlığıyla gülümsemişti zorlukla.
"Ben nasıl görünüyorum?"
"Koşamıyorsun bile!"
Gördüğü tek prensin hastalığı, zihnindeki prens tanımlamasına zarar vermiş olmalıydı. Küçük arkadaşını nazikçe indirdiğinde yaşam dolu koca gözlerine bakmaktan utanmıştı cansız gözleriyle.
"Kraliçenin seni her yerde aradığını biliyor muydun? Ona kendi yetiştirdiğin çiçeklerden götürmeni beklediğini söylüyordu."
"Ona taç bile yaptım!"
Çocuğun küçük bedeni saray yolunda kayboluncaya dek izlemişti onu Soobin. Hayat dolu oluşuna imrenmişti belkide. Öyle dalgın ve yorgundu ki biran için Yeonjun'un yanında oluşunu dahi unutmuştu.
"Seni götürmeme izin vermediğini söyledi."
"Gitmen gerektiğini herkes biliyor."
"Kalkmayacak mısın?"
"Yukarıdan bakmak eğlenceli değil mi? Bir zamanlar bölgenin en güçlü prensini bu halde görmek tatmin edici olsa gerek."
Rüzgar şiddetini gittikçe arttırmış Yeonjun bedenine çarpıp ruhuna işleyen soğuktan rahatsız olmuştu. Soobin'in saç tutamları uçuşurken tam karşısına yeniden diz çökmüş ve değer verdiği bedenin yüzüne çarpıp duran rüzgarı sırtına alarak bakmıştı gözlerine.
"Dün gece hekimle konuştum, buradaki herkese inat hala umudu var. Daha önce topraklarımızda bulundun. Oranın sana iyi geleceğini biliyorsun."
"Bilmiyorum. Uzun zaman oldu."
"Soobin."
Yeonjun'un ismiyle seslenmesini istemiyordu. Nefes almak daha da zorlaşıyor ciğerlerinin ağrısı kademe kademe artıyordu. Sesini duymak artık iyi gelmiyordu zayıf kalbine. Keskin gözlerine uzun uzadıya bakmıştı tek kelime etmeden.
Tuhaftı fazlasıyla. Çünkü kabullendiği ölüm yalnızca Yeonjun varken rahatsız ediyor, yalnızca Yeonjun varken korkutucu geliyordu."Varlığın her şeyi daha da zorlaştırıyor."
Gülmüştü öksürüklerinin arasında. Yalnızca Yeonjun varken her şey daha da acı veriyordu.
"Ölümümü bile."
Çünkü huzurluydu Yeonjun, sakinleştirirdi ruhu, dindirirdi tüm ağrıları. Neden bu şekilde karşılaşmaları gerekiyordu sorguluyordu yalnızca. Ölüm ayırmaz mıydı? Neden Yeonjun hiç olmadığı kadar yakındı?
Bir cevabı yoktu sorularının. Ayağa kalkmıştı kalan son güç kırıntılarıyla. İstifini bozmadan kendisiyle birlikte kalkan Prensin gözlerinden çekmişti gözlerini.
"Geri dönüş yolunda geçtiğiniz topraklara selamımı iletin. Sağlığınız daim olsun Prens Yeonjun."
Gitmesi için yalvarıyordu.
"Öylece durup hiçbir şey yapmadan bekleyemem."
"Bu nedenle gitmen gerek."
Katlanılmaz bir sancıydı en sevdiğinin hatırlarında acınası şekilde yer edinmek. Son nefesini vermek, günden güne gücünü yitirmek.
"Burada kal. Gitmek için henüz çok erken."
Çaresiz seslenişini duysa bile yanıt verememek.
-
02082023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm nelere kadir? / yeonbin
FanfictionAsil Prens Choi Soobin, henüz nefes alıyorken tadar ölümü.