Ahu'dan
"Pişt turunçgil ne haber?" Gözlerim sokağın başına kaydığında, dudaklarıma götürmekte olduğum çekirdekle duraksadım. Turunçgil, Serkan'ın Eda'ya taktığı lakaptı. Yalnızca kendisi söylerdi. Eda'da buna ses çıkarmazdı. Hatta hoşlandığını bile ara ara söylerdi. Aynı zamanda o da Serkan'a sarı civciv derdi. Sebebi Serkan'nın sarışın bir erkek olmasıydı.
Serkan, yanımıza doğru yürürken arkasından gelen bir kişiyi daha fark etmemle ne tepki vereceğimi bilemeyerek bakmayı sürdürdüm.
"Oo sarı civciv!" Dedi coşkuyla Eda. "Sen buralardan geçer miydin?" Çekirdeğini durmaksızın çıtlıyordu.
"Kız sivilceleneceksin." Dedi neşeli sesle Serkan. "Bak sonra gelir omzumda ağlarsın." Eda, gözlerini kırpıştırdı.
"Yoksa sivilcelenirsem, sevmeyi bırakır mısın?" Serkan, şimdi tam karşımızda ayakta dikiliyordu. Biz de Eda'ların apartmanının merdiveninde oturup, çekirdek çitliyorduk.
"Sivilcelensen bırakmam da, ağlarsan bırakırım." Dedi Serkan. "Ağlayınca pek bir çirkin olursun sen." Eda, kıkırdadı. Elindeki çekirdek paketini Serkan'a uzattı. Serkan avcunu açtığında, biraz çekirdeği onun avcuna döktü.
"Hangi rüzgar attı sizi buraya?" Derken hâlâ Serkan'ın bir adım gerisinde duran Deha'ya bir bakış attı.
"Hiç öyle dolaşıyoruz." Dedi Serkan. Çekirdeğini çıtlattı. "Dedim turunçgile kendimi hatırlatayım da, başka sulara yelken açmaya kalkmasın." Eda, göz devirdi.
"Senden başkasını gözüm görür mü sanırsın, sarı civciv?"
"Aferin, kız sana." Kısa bir süre sessizlik oldu. Eda ile Serkan yakın arkadaştı. Hatta çocukluktan arkadaşlardı. Eda'nın ailesi eskiden Serkan'ların kiracısıydı.
Bakışlarım Serkan'ın hemen arkasında duran, telefonuyla ilgilenen Deha'ya kaydı. Normal bir durumda olsaydık bana selam verirdi. Fotoğraflar hakkında konu açardı. Deha, sohbet etmesini seven birisiydi. Onun sessizliği biraz garip geliyordu. Bugün gözlüğünü takmamıştı. Arada lens kullanıyordu.
"Ahu?" Diyen Serkan'a döndüm. Yüzünde hoşlanmadığım bir gülümseme vardı. "Deha, senin bugün bir işin olduğunu bu yüzden çekimi iptal ettiğini söylemişti." Deha'nın başı telefondan kalktı. Kaşları çatılırken Serkan'a sinirlenmiş gözüküyordu. "İşin turunçgil ile çekirdek çıtlamak mıydı?" Derken elindeki bir çekirdeği dudaklarının arasına götürüp çıtlattı.
Sessiz kalmayı tercih ettim.
Deha'nın bakışları bana döndü.
Onu ekmiş olduğum için bakışlarımı kaçırdım.
Ne yapacağımı bilmeden onu ekmiştim. Çünkü benden hoşlandığını ima etmişti. Deha ile sınıf arkadaşı olmamızın yanı sıra, aynı sırada oturuyorduk. Artı hafta sonlarıda vakit geçiriyorduk.
"Üzgünüm, Deha." Dedim. Tekrar ona bakarak. O ise hâlâ bana bakıyordu.
"Önemli değil, Ahu." Dedi. "Eğer benimle yan yana olmak rahatsız ediyorsan, istersen artık çekim yapmayız."
"Neden rahatsız olsun ki?" Diye araya girdi Eda. Sessiz kaldım. Serkan, Eda'ya yaklaşıp kulağına eğildi. "Oha!" Dedi Eda. "OHA OHA OHA." Kaşlarım çatıldı.
"Dediğim gibi bir daha çekim yapmayalım dersen, sorun olmaz." Dedi. Bakışlarımı yere çevirdim. Deha'yla vakit geçirmek eğlenceliydi. Onunla aynı ortamdayken kafamı dağıtabiliyordum ama o benden hoşlanıyorken, hiçbir şey olmamış gibi devam edebilir miydik? Benden ziyade o bundan rahatsız olmaz mıydı?
Onun benden hoşlanıyor olması, garipti.
Bakışları soluna doğru kaydı.
"Rahatsız olmazsan yalnız konuşalım mı?" Gözlerimi çekirdek çıtlayarak bizi izleyen Serkan ile Eda'ya çevirdim. Oturduğum merdivenden ayaklandım. Kaçacak değildim. O önde ben bir adım arkasında sokağın başına doğru ilerlerken konuşmadık. Sokağın başından sağa döndük. Muhtemelen parka gidiyorduk.
Deha'ya baktım.
Elleri ceplerinde ağır adımlarla önümde yürüyordu. Koyu kahve saçlarının üst kısmı, yan ve arka taraflarına göre daha uzun bırakılmıştı. Parka girdik. Karşılıklı duran bankların önünde durup, bana döndü. İlerleyip banka oturduğumda, karşımdaki banka oturdu.
Yine bir süre konuşmadık.
Benim söyleyecek bir şeyim yoktu. Ona beden niye hoşlandın diye hesap soramazdım. Sormazdım.
"Nereden başlayacağımı bilemiyorum." Dedi. Gözlerimi ondan alıp, parkta oyun oynayan çocuklara çevirdim. "Senden hoşlandığımı anlaman aslında benim için de zor, Ahu. Çünkü bundan sonra yanımda eskisi kadar rahat olmayacağının farkındayım. Senden hoşlandığımı anladığın ilk günün akşamı, fotoğraf çekimini iptal etmenden de anlaşılıyor durum. Yine de senin rahatsız hissetmeni istemiyorum. Üstelik sen başkasından hoşlanıyorken.." Duraksadı. "İyice gözüne batmakta istemiyorum. Senden hoşlandığımı benden ilk ve son kez o gün duydun. Bundan sonra da duymazsın. Dediğim gibi başkasından hoşlanmış olmana şaşırdığım için böyle oldu. Yoksa mezuniyete kadar söylemeyi düşünmüyordum." Bakışlarımı dizlerimin üzerindeki ellerime çevirdim. "Yine saçmalıyorum." Dedi.
Söyleyecek bir şey bulamadım.
O da sustu.
"Serkan, konusund-"
"Ahu?" Bakışlarım hızla sağa döndü. Gelen Egemen'di. Kaşları hafifçe çatılmıştı yine. Zaten nadiren sert olmayan bir yüz ifadesiyle görüyordum kendisini. "Ne yapıyorsunuz burada?" Ayağa kalkmamla, Deha'da ayağa kalktı. Bir an için fazla yakın olsak da, Deha sola doğru bir adım atarak, uzaklaştı benden.
"Konuşuyorduk." Dedim Ege'ye. "Asıl sen parkta ne yapıyorsun?" Sen tonu beni rahatsız etmişti. Deha ileriye doğru bir adım attı. Egemen'le görüşümüzü kesti. Bana döndü. Hafifçe dudaklarını kıvırdı.
"Gideyim ben." Dedi. Başımı salladım. Birkaç saniye kahverengi gözleriyle, ela gözlerime baktı. Sonra dudakları kıpırdansa da sesi duyulmadı, dudaklarını da okuyamadım. "Yarın okulda görüşürüz." Dedi. "Herhalde?" Başımı bir kere eğip kaldırdığımda bana arkasını döndü. Egemen'le göz göze geldi. Bir şey demediler birbirlerine. Egemen'in yüzü kasılmıştı ama Deha'nın yüzünü göremediğimden bilmiyordum. Ardından Deha gitti. Bakışlarımı Egemen'e çevirdim.
"Sana ilgi duyuyor." Dedi.
***
Size bir şey demeliyim. Ben memleketime gidiyorum ve orada internetle iletişimim kesiliyor yani bugünden sonra bölüm gelemeyecek :(
Yetiştiririm finali sanıyordum ama öyle olmadı.
Sizi habersiz de bırakmak istemedim.
Finali de pat diye yapmak istemedim.
Bir süre sonra görüşmek üzere...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırk Kere Yazarsam?
Short StoryMert'in kardeşi: Bir şeyi kırk kere söylersen olur derler. Mert'in kardeşi: O zaman başlıyorum. Mert'in kardeşi: Bana aşık olacaksın, Egemen.