15.Bölüm

2.4K 163 24
                                    

Egemen

"Bu aralar sen de bir şey var." Diyen Mert'e bakmaktansa elimdeki topu sektirmeye devam ettim. Bu mesafeden potaya topu atabilir ve sayı alabilirdim. Yine de potaya yaklaşmak için birkaç hamle daha yaptım. Mert, basket topunu almaya çalışırken hızla alıp verdiği soluklarının arasından konuşmasını sürdürdü. "Bu Merkür de falan bir şey var galiba. Ahu'da senin gibi dolaşıyor etrafta."

Top elimden kaçtı.

Kaç gündür ne o bana mesaj atmıştı, ne ben ona. Yalnızca en son mesajına bakıp duruyordum arada. O mesajda sanki bir şey vardı.

Otuz dokuz kere seni sevmiyorum, Egemen demişti. Belki kendi kendine kırkı da tamamlamıştı.

Şimdi benden hoşlanmıyor muydu?

Ya tutarsa yazmıştı. Ya kırkıncı kez beni sevdiğini söylersem ve beni seversen? demişti.

Tutmuş muydu?

Merak ediyordum.

Tamamlamış mıydı?

Merak ediyordum.

Nasıldı?

Merak ediy-etmiyordum.

"Yoğun antrenman dönemine girdik." Dedim Mert'e. "O yüzden.." Elimden kaçan topu alıp basket attı.

"Belli." Dedi. İlerleyip yere düşen topu aldım. Mert'in atağa geçmesine müsaade etmeden topu potadan geçirdim. "Bu akşam yemeğine bizdesiniz."

"İşim var."

"İptal et." Dedi. "Mangal yapacağız. Bizim Ahu'nun doğum günü. Doğum günü kutlaması, pasta falan sevmiyor diye babam da ona doğum gününde mangal yapıyor, babanları da davet ettik."

Doğum günü müydü?

"İptal edemem."

"Ege, işin yok kardeşim." Dedi üzerine basa basa. "Bir saat durur gidersin. Annemlerde seni anıp duruyor. Ne zamandır görmüyorlar."

"Selam söylersin." Dedim sahanın çıkışına ilerlerken. "Başka bir zaman görüşürüz elbet-" Telefonu çaldı. Ardından konuşmasıyla adımlarım yavaşladı.

"Efendim, Ahu'm." Bekledi. Dinledi. "Saçmalama güzel kardeşim. Ayıp olur." Sustu. Karşı tarafı tekrar dinledi. "Boşuna dil döküyorsun, çağırdım bile." Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Eğer doğru anlıyorsam şu anda abisini, beni özellikle çağırmaması için uyarıyordu. Elimdeki topu istemsizce sektirdim. Mert'in bakışları zemine sertçe çarpıp, seken topu buldu. Ardından bana baktığında gözleri yüzümde oyalandı. "Çok geç kaldın." Dedi kardeşine. "Yine de gelemeyecekmiş zaten. Ayrıca Eda'ya ne oluyor? Neden Egemen'le aynı ortamda bulunmak onu geriyormuş? Bir mevzu mu var?" Eda değil. Kardeşin istemiyor. "İlgilendirir tabi kızım. Sonuçta Eda.." Mert, ellerini terden sırılsıklam olan saçlarına daldırdı. "Yakın arkadaşın.. Bir problem varsa yardımcı olmam normal bir durum." Daha fazla dinlemeyerek sahadan çıktım. Kısa bir süre sonra peşimden gelen Mert konuştu. "Eda." Dedi. "Ahu'nun arkadaşı. Senden çekiniyormuş." Başımı salladım.

"Önemli değil."

"Senin neyinden çekiniyor lan?" Elini omzuma attı. "Bu kızlar tuhaf varlıklar."

"Boş yapıyorsun."

"Neyse. Şimdi sen gelmiyor musun?" Dilimi damağıma vurdum, aynı anda kaşlarımı da havaya kaldırdım. "Tamam. Daha fazla ısrar etmeyeceğim ama annenler biz de olacak."

Telefonuma mesaj geldi.

"Hadi görüşürüz kardeşim." Derken elini omzumdan attım. "Hem bir daha beni basketbol oynamaya çağırma. Ben zaten sürekli oynuyorum."

"Ama ben oynamıyorum kardeşim." Dedi elimden topu alıp, sektirirken. "Ve üniversite beni darlıyor, dersler falan benlik değil. Anlatabildim mi? Ben serseri olacak adamdım lan! Ben var ya ben mahalle abisi olacak kişiydim de değerimi bilemediler. Tercihlerime yazdığım ilk üniversite esir aldı beni. Harcadılar beni. Harcadılar!"

"S*** olup git, Mert."

"Bir serseri akşam sekizde eve mi gider oğlum?"

"Mert."

"Gittim."

Onun sahadan çıkıp gitmesiyle elimi şortumun cebine atıp telefonumu çıkarttım.

Mesaj ondandı.

Mert'in kardeşinden.

Bildirimin üzerine tıkladım.

Mert'in kardeşi: Sanırım haklıymışsın. 19.39

Kaşlarımı çattım.

Bir mesaj daha geldi.

Mert'in kardeşi: Senden hoşlanmıyormuşum.

Mert'in kardeşi: Yalnızca başarından hoşlanıyormuşum.

Mert'in kardeşi: Sonuçta etrafımda kaç kişi on dokuz yaşında kariyer sahibi oldu ki?

Mert'in kardeşi: Bir de malum gelecek kaygısı da var.

Mert'in kardeşi: Günlerce beni çektiğin için teşekkür etmek istedim.

Mert'in kardeşi: Teşekkür ederim, Egemen :) 19.45

Telefonu kapattım. Cebime koydum ve sahadan ayrıldım.

***

Kırk Kere Yazarsam?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin