10.Bölüm-Tekrar

13 1 1
                                    

"Tekrar mı?" Yapma Mustafa.

"Evet cesur kız. Kontrolunu tekrar edeceğiz."

"Ya cidden yapmayalım. Ben hem kendimi kontrol edebiliyorum. Bak dönüştükten sonra yorgun oluyorum ve sonra da ders çalışamıyoruz."

"Bugün güç çalışacağımızı kim söyledi? Bugün kendini kontrol etmeyi tekrar edeceğiz. Sonra da seni göndereceğim."

"Tekrar da ne? Okuldamıyız?"

"Cesur kız çok fazla konuşuyorsun. Hazır mısın?"

"Evet. Yapalım da bitsin şu saçmalık."

Kafasını sallayarak dönüşmeye başladığında ben de tırnaklarımın ve dişlerimin uzadığını fark ettim. Kontrolümü unutmayarak devam ettim. Bir adım attıktan sonra saldırmamam gerektiğini hatırladım. Yavaşça saldırgan olmaya başlayınca kendi içimden hep 'cesur kız' diye söylendim. Ve geri dönüş. Bu kadardı.

Mustafa da gülerek yanıma geldi.

"Çok çok iyisini bu konuda. Aferin. Tatil senin."

"Cesur kızım unuttun mu? Ben gidiyorum madem." dedim ve dışarı çıktım. Bu çok kolay olmuştu. Sınırın çok az gerisindeki ağacın altına oturdum. Buraya hep gelirdim çünkü kuş sesleri çok güzeldi.

Gözlerimi kapatmıştım ki kafamdaki cırtlak sesle geri açtım. Ceylan kıvırtarak bana doğru geliyordu.

"Ay. Naber canım?"

"Rahat versen olmaz mı?" Sürtük gülüşünü gönderince gözlerimi devirdim.

"Çok kırıcısın."

"Kişiye göre değişebiliyor."

"Bulut'un seni hak etmediğini bir kez daha kanıtladın." Elleriyle alkış yapmaya başlayınca tepkisizce ona baktım.

"Mesela hak etmekse en doğru seçimi yapmış. Senin gibi birini mi düşünürdü?"

"Gerçekten körsün."

"Senin gibi olmayım da." Sinirle bakıp bir ayağını yere vurarak ofladı. Sonrada kıvırtarak uzaklaştı. Ben ona gülerken Derya ve Leyla'yı gördüm. Gülerek geliyorlardı.

"Kızım süpersin." dedi Leyla.

"Haddini bilsin." dedim. Gülerek yanıma oturdular.

"O sinirli anının fotoğrafını çekmeliydik." Derya'ya ciddi misin bakışımı attım.

"Telefonumuz bile yok ki." dedim. Cidden burada hapis gibiydik. Annem ve babam meraktan ölmüş olmalıydılar. Onların düşündüğü her şey aklıma geldi. Öldüğümü bile düşünmüş olabilirlerdi. Yıkılmışlardır.

"Sizin dersiniz erken mi bitti?" diye bir soru yönelttim. Onlar normalde bu zamanlarda derste olurlardı.

"Bugün tekrar saçmalığı varmış." diye cevapladı Leyla. Şimdi anlaşılıyordu.

"Evet. Mustafa da tekrar tekrar deyip durdu."

Güle güle sohbet ettik. Akşam hava kararmaya başlayınca kalkıp eve döndük.

Bulut'u çok az görmüştüm ve özlemiştim. Kızların yanından ayrılıp onu aramaya başladım. Bulamayınca odama döndüm. Yatağımda uyuyan bir adet Bulut görmeyi planlamıyordum. Yanına gidip oturdum. Yorganıma sarılmış burnuna tutuyordu. Ne yaptığını cidden anlayamamıştım. Yanağından bir öpücük aldım. Yanağını okşamaya başladım.

"Bulut." Gözlerini açarak bana baktı.

"Gel yanıma." Öbür tarafa kayarak bana yer açtı.

"Bulut. Akşam yemeği var."

"Uyuyalım. Zaten bütün gün seni aradım. Sonra arkadaşlarınla olduğunu gördüm. Ben de senin kokunla uyudum."

"Uyumuşsun işte. Kalk hadi."

"Uyuyalım."

Bulut'u kalkmaya ikna ettikten sonra yemek için dışarıya çıktık. Bütün halk yeniden toplanmıştı. Biz de yerlerimize geçtik.

"Sevgili sevimli yaratıklarım. Son zamanlarda düşman ortalıklarda görülmüyor. Biz de şu sonuçu çıkardık. Bir plan yapıyorlar ve hiç beklemediğimiz bir anda saldıracaklar. Bunun için sizi uyarmalıyım. Dikkat edin."

Yemeklerimizi yedikten sonra eve geçtik. Bulut çok istediği için yanımda yatmasına izin verdim. Ve sonrası da uyku...

KöysüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin