Egemen
Banktaki iki tane kakaolu sütten bir tanesine uzanırken, alırken ya da pipetini sokup bir yudum alırken gözlerimi az önce bankta oturan, sessizce kalkıp giden kızın yerinden ayıramıyordum. Çalan telefonumla dikkatimi toparlayıp, cebimdeki telefonu çıkardım.
Ekrandaki ismi görmemle sıkıntıyla bir küfür savurdum.
"Söyle."
"Yoldasın değil mi?" Diyen sesi onayladım.
"Yarım saate oradayım." Banktan kalkmadan önce diğer paketteki süte kısa bir bakış atsam da onu almadım. "Ekip tam takır orada mı?
"Burada ama söyleyeyim, koç ufak bir sinirli."
"Ne zaman değil?" Dedim sahil kenarında yürümeye devam ederken. "Kapat."
"Kapat nedir lan! KAPAT NEDİR!" Telefonu kapatacağım esnada. "Bak yüzüme kapatma oraya gelir senin-" Telefonu kapattım. Çok konuşuyordu. Telefonumu cebime koyacağım esnada gözüme takılan isimle duraksadım.
Ahu Nur.
Ahu Nur kişisi Mert'in kardeşi olarak değiştirildi.
Böylesi daha iyiydi.
Mesaj kısmına girdim. Bütün mesajları işaretlediğim esnada onun çevrimiçi olmasıyla duraksadım. Yazacak mıydı? Üstelik henüz dakikalar önce yazmamasını söylediğim halde? Kaşlarımın çatılmasıyla, birkaç saniye beklememi sürdürdüm. Ardından telefonun üst kısmında, isminin hemen altında yazıyor... ibaresi belirdi.
Bekledim.
Bana aşık olacaksın, Egemen yazısını.
Ama gördüğüm.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Bu on bir.
Ardından o çevrimdışı olsa da, son görülmesi belirse de gözlerimi yazdığı şeyden ayıramadım. Ellerim dakikalar sonra klavyenin üzerinde gezindi.
Siz: Beni sevmiyorsun, Ahu.
Siz: On iki.
Mert'in kardeşi çevrimiçi
Mert'in kardeşi yazıyor...
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: On üç.
Elim klavyede gezineceği esnada yazıyor... ibaresi göründü.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Seni sevmiyorum, Egemen.
Mert'in kardeşi: Otuz dokuz.
Bekledim.
Yalnızca bir kez daha yazmasını bekledim ama çevrimdışı oldu.
Elim klavyenin üzerinde gezindi.
Siz: Beni sevmiyorsun, Ahu. Gönderilmedi
Telefonumu cebime koydum. Elimdeki kakaolu sütten bir yudum alacağım esnada duraksadım. Süte baktım. Ve ne oldu da bir anda süt içme isteğimin kaçtığını anlayamadım.
***
Bir hödükle daha karşı karşıyayız sayın seyirciler :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırk Kere Yazarsam?
Short StoryMert'in kardeşi: Bir şeyi kırk kere söylersen olur derler. Mert'in kardeşi: O zaman başlıyorum. Mert'in kardeşi: Bana aşık olacaksın, Egemen.