9.Bölüm

2.4K 165 22
                                    

"Sıkılmadın mı?" Diyen Eda'yla başımı test kitabından kaldırıp ona baktım. Pipetini ağzına sokmuş, içeceğiyle oynuyordu. Önünde bir roman vardı. Ders çalışmak için evden çıkacağımı bildiren mesajı attığımda, kendisi de gelmeyi teklif etmişti. Şimdi okumak için kitabını almış bana eşlik ediyordu. Eda, benim aksime farklı ortamlarda ders çalışmaya odaklanamıyordu. Onun ders çalışma alanı evi ve odasıydı benim ise her yerdi. Aynı ortamda ders çalışmak bir zaman sonra beni sıkıyordu. 

"Sanırım sen sıkıldın?" Dudaklarından pipetini çıkarıp, başını salladı. Gözlerim bir kez daha kitabına kaydı. Kitabını okumaya burada başlamıştı ve neredeyse yarısına kadar gelmişti. Tahminen iki yüz- iki yüz elli sayfa civarı okumuştu. Gözlerindeki dinlendirici gözlüğü çıkardı. "Günlük soru sayımı yetiştirmem gerekiyor." Dedim test kitaplarıma kısaca göz atarak. "Hocam kontrol ediyor." Haftanın üç günü özel ders alıyordum. Belli ödevlerim oluyordu ve ben sorumluluk sahibi bir bireydim. Yani boş veremezdim. 

Bildiğini belli etmek için başını salladı.

"O zaman ben kaçıyorum." 

"Yarın okulda görüşürüz." Dediğimde toparlanmaya başlamıştı bile. Bakışlarımı bir kez daha test kitabıma çevireceğim sırada kafeye giren kişiyle birkaç saniye kafenin girişine baktım. Bu çocuk evde duramaz mıydı? Sürekli kafelerde geziyordu. Eda, duraksadı. Ona döndüğümde Ege'yi görmesiyle. Ağzını yüzünü değişik hallere soktu. Güldüm. 

"Kader." Dedi. "Başka bir şey olamaz." Gözlerimi kapatıp onu onayladım.

"Yoksa aynı mahallede oturmamız ve bu mahallede sadece tek bir  kafenin olmasıyla alakası yok."  

"Kalıp senle Egemen beyi çekiştirmek isterdim ama seni tanıyorum." Bana yaklaşıp yanağımdan öptü. "Aşkından ölsen de o soru sayısını bitirmeden dönüp Egemen'e bile bakmazsın sen." 

"Sonuçta hayatımı Egemen idame ettirmeyecek." Dedim onu doğrulayarak. Gülerek bana el salladı. Onun kafeden ayrılmasıyla, ela gözlerimi mavişe çevirdim. Onu tanıyan birkaç kişi onunla fotoğraf çekinirken, çözmem gereken sorulara tekrar yöneldim. 

Kafe bir hayli büyüktü ve ben girişe en uzak, en köşe ve en sessiz kısmındaydım. O ise benim aksime alelade bir masaya oturmuştu. Beni göreceğini sanmıyordum.

Bir süre sorularıma odaklansam da kalbim ona bakma hissiyatı ile dolunca başımı tekrar kaldırdım.

Şimdi masasında birkaç kişi oturuyordu. Hatırladığım kadarıyla liseden arkadaşlarıydı. Maviş, abimle aynı liseye, aynı sınıfa gittiğinden arkadaşlarının yüzlerine aşinalığım vardı. 

Kahvemden bir yudum alıp bakışlarımı dışarıya çevirdiğim anla birisinin ismimi söylemesi bir oldu.

"Ahu?" Bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirdim. Abimdi. "Sen daha eve geçmedin mi?" Kahverengi gözleri arkadaşlarının olduğu masaya çevrildi. Ardından el hareketiyle iki dakikaya geleceğini söyleyip, karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Şimdi sana 'Yoo şu an evdeyim.' diyebilirim ama demeyeceğim." Derken sırıttım. 

"Asla demezsin." Dedi. "Kızım sen kaç saattir buradasın? Dünyayı kurtarmayacaksın ya." Omuz silktim. "Hadi toparlan bizimkilerin yanına gidelim." Bakışlarımı bizimkiler diye bahsetti liseden arkadaşlarının masasına çevirdiğimde, mavişle göz göze gelmem bir oldu. Kaşlarını hafifçe çatmış, bu tarafa bakıyordu. "Kaç sorun kaldı?" Elimi saçlarıma daldırdım, bakışlarımı abime çevirirken. Biraz yorgun hissediyordum. 

"Yaklaşık yüz tane." 

"Tamam akşam halledersin, biraz kafanı dağıtalım." Uzanıp test kitaplarımı kapatırken, itiraz etmek için dudaklarımı aralayacağım esnada tekrar mavişin masasına bakmamla omuzlarımın düşmesi bir oldu. Egemen toparlanmış, hatta ayaklanmıştı. Masalarına geleceğimi anlamış olmalıydı. 

"Arkadaşların kalkıyor herhalde." Dedim abime. Egemen'in kalktığını görünce masadan kalkıp o tarafa doğru ilerlemeye başladığında, iç çekerek test kitaplarımı sırt çantama doluşturdum. Masadan kalktım. Abim, hâlâ Egemen'le konuşuyordu. Yanlarına yaklaşırken konuşmaya başladım. "Abi, Eda aradı. Tatlı yapmış, yemeğe çağırıyor. Ben kaçtım." Deyip oyalanmadan, hatta mavişin gözlerine bakmadan kafeden ayrıldım. Cebimdeki telefonumu çıkardım. Mesajlaşma uygulamasına girdim. Mavişim yazısının üzerine tıkladım ve parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirdim.

Siz: Ayıp ettin, maviş. 19.56

Siz: Haberin olsun istedim.

Yazıp gönderdim. Kısa bir süre sonra mesajım görüldü olsa da, cevap verme gereksinimi görmedi.

***

Kırk Kere Yazarsam?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin