47. Bölüm - Ansızın Gelen Karanlık

En başından başla
                                    

Duş alma işlemini kısa sürede halledip, sade kısa tozpembe elbisemi üzerime geçiriyorum. Saçlarımı kurutup banyoda bulduğum saç bakım kremi ile saçlarımı dolgunlaştırıyorum.

Dışarıdan bakıldığında savaş alanı gibi gözüken odanın içine girip önce yerdeki kıyafetleri yerden alıp katlıyorum. Sıra yatağa geldiğinde kapının bir anda açılması ile ufak çaplı bi çığlık atıyorum.


"Şş! Aşkım, benim."

 

"Kerem, ödümü kopardın yemin ederim. Bende Peri sandım bir anda."

 

"Peri'nin burada olduğunu biliyor musun?"

 

"Evet, seslerinizi duydum mutfaktaki, ne ara geldi? Ve neden geldi?"

 

"Gitsin mi? Sana sürpriz yapmak için geldi."

 

"Off, saçmalama Kerem tabi ki de gitmesin. Hem neymiş o sürpriz? Hem Peri bizim burada olduğumuza ne diyor? Kafayı yemek üzereyim!

Peri'ye bu durumu nasıl açıklayacağımızı merak ediyordum. Babası ve bakıcısı aynı evde, ormanda tatile çıkmışlardı. Ne diyecektik? Kerem'in bu gibi durumlarda aklından geçenleri bilmek imkânsızdı. Ben korku dolu bakışlarımla düşünürken o gayet rahat bir şekilde sırıtıyordu. Gözünü ikide bir yatağa çevirip daha sonra tekrar bana bakıyordu. Neydi bunun amacı şimdi?


"Ya çok mu komik? Bir şey sordum değil mi? Hem sen niye sırıtıp duruyorsun?"

Sinirlerim iyice gerilmeye başlamıştı. İçimdeki saf korkuyu yenmemin imkânı yoktu. Sonunun nereye varacağını düşünmemiştim evet her şey güzeldi ama bu da benim hayatımdı. Güzel olan her şeyi bir sonu vardı!


"Yatak örtüsüne." Diyor Kerem muzur bir ifadeyle


"Ne varmış yatak örtüsünde?"

Ah! Tabi ya!

Kerem aramızdaki mesafeyi kapatıp bana sıkıcı sarılıyor. Nemli saçlarımı öperek alnıma kadar getiriyor dudaklarını. Yüzümün her milimini doyasıya öptükten sonra en son kulak kısmıma doğru yol alıyor.


"Kafan o kadar karışık ki olayları birbiri arkasına koyamıyorsun. Tarihleri bilmiyor ve en önemli gününü hatırlamıyorsun bile. Ama ben sana kısa bir hatırlatma yapayım sevgilim.

Dün karım olmayı kabul edip onun gecesi benim oldun güzel gülüşlü kadın ve bugün ise sen bana bahşedildin. Mutlu yıllar sevdiğim!"


Doğum günümdü bugün ve tamamen aklımdan uçup gitmişti. Bugün günlerden neydi onu bile tam olarak hatırlamazken bunun aklıma gelmesi mucize olurdu. Doğum günlerimi kutlamayı severdim. Her zaman yanımda olan insanların o güzel mesajlarını almak hoşuma giderdi. Ama şimdi unutmuştum. Kendime ihanet etmiş gibi hissediyordum. Saçmaydı ama kendime ait tek özel günümü unutmuştum. Acı dolu bir gün olmadığı sürece kimse doğum gününü unutmazdı tabi bir de yaşlılık.

Bu sizin ilk çığlığınızın duyulmasıydı, ilk gözyaşınız. İlk nefes alışınız ve ciğerinize dolan havanın canınızı yakmasıyla oluşan ağlamanın daha da artması. Bu bir babanın en heyecanlı bekleyişi, en güzel anıydı. Bir annenin son ıkınması ve güzel anlar için delicesine attığı son çığlık. Bir hemşirenin sizi ilk kez kucağına alması ve onu annenize verdiği zaman her zaman hissettiği ilk heyecanıydı. Bu tarif edilmez bir şeydi. Ama ben hayatımın karmaşası içinde bugünün bana hissettirdiklerini bile unutmuştum.

Ya Sen Olmasaydın? (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin