‼️Arkadaşlar, çok özür dilerim. Bölümü yanlışlıkla tamamlamadan yayınlanmışım ve bunun farkına ancak 41 DAKİKA sonra vardım. Korkunç anlardı. Neyse pozitif düşünüyoruz, öyle değil mi?‼️
‼️Ama şimdi tamamladım. ‼️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kapı bu vadiyse eğer, o zaman bildiğimiz birçok şey yalandan ibaret hâle gelir. Kaos'un bu topraklara Kavris kapılarındaki ve surdaki mühür yüzünden güçsüz kaldığı artık kabul edemeyiz. Kapı, içinden çıkanı daima geri çeker. Dediğiniz gibi kapı eğer buradaysa Ateşin bu topraklara girmemesinin asıl sebebi bu olmak zorunda. Kapıdan uzağa, dünyanın görünen ve görünmeyen her bucağına sığındılar. Bu topraklara değil ama."diye dikkat çekti Marcus.
"Kapı ya da kapılar kapalıysa çekinmeden söz edemeyiz. "dedim birden. Gorha da, Sophie'nin bana getirdiği kitaplardan birine böyle bir şey denk geldiğimi hatırlıyordum. Tabii birkaç tane de nefes kesici çizim vardı. Onlara öylece durup bakmam bile bacaklarımın boşalmasına yetmişti.
Siyak saçlarla çerçevelenmiş kapşonun altında delici, keskin ve bir daha benzerine raslayamayacağınız kadar ölümcül ve zalimdi. İblis Yılanları. İlk defa o gün onlarla tanışmıştım. Sonrasında rüyamda onlarla boğuşmak zorunda kaldığım bir hafta yaşadım. Her defasında o kazanıyordu.
"Doğru,"diye onlayladı beni Marcus. Ona artık Earl diye seslenmem gerektiğini aniden fark ettim. Yüzümü buruşturmadan duramadım. Yaptığım dikkatinden kaçmadı. Sağ kaşı yukarı kalktı.
Bu ifadesini es geçtim. "Kapıların açılıp açılmadığını öğrenmek için mühürün kırılması gerekiyor. Eğer tabii ki mühür varsa."dedim. Ama birden bunun bir işe yaramayacağını şiddetli bir şekilde idrak edince dudaklarımı büzdüm. "İblis Yılanları içeri girmek istiyorlar. Kapı açık olsaydı böyle bir şeye kalkışmazlardı." Hepsinin zaten bunu bildiklerine dair yüzümü diktileri bakışları altında utançtan kızardım. Giderek daha çok zayıf düşüyordu. Birden yere çöküp yüzümü avuçlarıma gömüp ağlamak istedim. Tabii ki onların önünde değil. Bunun için dışarı çıkmam gerekiyordu. Nasıl bu hâle gelmeyi başardım? Ne zamandan beri bu kadar işe yaramaz birine dönüşmüştüm?
Marcus bana doğru bir adım attı. Elini omuzuma indirdiğinde irkildim. "İyi misin?" Dikkatli bir şekilde yüzünü yüzümle aynı seviyeye indirdi. O gözler sanki bir şekilde ruhumu okumayı başarıyordu. Bundan nefret etme nezaketi gösterecektim.