17| Akla takılanlar

1K 67 5
                                    

Yaklaşık 1 buçuk yıl önce;

Arşidük Valentin'le evlenmeyi kabul ettikten iki hafta sonra nişan törenimizin yapılmasına karar verildi. Haberi verdikten bir ay sonra evleneceğimi söyleyen babam nişanı da düğünden iki hafta önce yapmak istemişti. Ani evlilik süreci beni şaşkına uğratırken tüm nişan ve düğün hazırlıkları boyunca etrafa şaşkın bakışlar atmaktan başka bir şey yapmamıştım.

Arşidük ise tüm hazırlıklarla büyük bir şevkle ilgilenmiş, bunu yaparken de sık sık beni ziyaret etmiş, seçimler konusunda fikrimi almıştı. Masalarda ki çiçeğe kadar her şeyi tek tek seçmiştim. Arşidük ise isteklerimi hazırlamayı kendine borç bilmiş gibi anında yerine getirmişti. Şaşkındım. Sanki yıllardır birlikte olduğu kadınla evleniyormuş gibi heyecanlıydı ve bu çok şaşırtıcıydı. Birlikte olan anılarımızın romantik ve kalp hoplatan cinsten olduğunu biliyordum ama bu yine de pekte yakın olduğumuz anlamına gelmezdi.

Tamam, sanırım ikimizde birbirimizden hoşlanıyorduk ama zaten iki kere evlenip bu düğün gibi işlerin heyecanını yeterince tatmamış mıydı?

Şey, biraz garipti ama daha önce onun iki düğününe de katılmıştım ve hiçbirinde bu kadar istekli görmemiştim.

İmparatorluk ailesine katılacağı için miydi bu heyecanı?

Bu düşünce içime kara bir bulut gibi çöküyor, beni mutsuz ediyordu.

Eğer konu buyduysa benimle evlenmesine gerek yoktu, ablalarımdan biriyle birlikte olmayı seçerek de Ascarta hanedanına katılabilirdi. Şu an bekar olan tek ablam Teressa'ydı. Belki de ona da evliliği teklif etmişlerdi ama reddetmişti.

Gerçekten istediği için değil de imparatorluk ailesine katılmak için benimle evleniyorsa, özellikle de ikinci seçenek olarak gördüğü biriysem bu beni incitirdi.

Asılsız düşüncelerimin buhranı yüzünden heyecanlı olmam gerekirken hazırlık sürecinde somurtup duruyordum ve bu dikkat çekiyordu. Birkaç görevli ve tasarımcı zorla evlendiğimi bile düşünmüştü. Hatta bir süre sonra arşidükte bir sorun olduğunu fark etmişti.

Tam da özel tasarlattığımız nişan elbisemi denedikten sonra ayna karşısında ona gösterirken bir anda zihnime doluşan karamsar düşünceler yüzünden yüzüm asılmış, o da bunu farkederek duraksamış ve odadaki birkaç tasarımcıdan birkaç dakika yalnız kalmak için izin istemişti. Ardından bana doğru ilerlemiş ve yüzümü elleri arasına almıştı.

"- Bir sorun mu var Gracelýnn? Neden suratın asık?"

Başımı yere eğip klasik siyah ayakkabılarıyla bakışırken omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"- Hayır, sadece biraz kötü hissediyorum."

"- Ama neden? Sorun bu zaten, senin kötü hissetmen. Evleneceğiz Gracelýnn ve sen sanki dünyanın en mutsuz insanıymış gibi davranıyorsun. Başta üzerime alınmamaya çalıştım ama artık kırılıyorum. Ben de mi bir sorun var? Seni mutsuz edecek bir şey mi yaptım?" Başta biraz sinirli çıkan sesi sonlara doğru çaresiz bir tona bürünmüştü.

Sesini duyunca içimde bir yer acıdı çünkü onu kırabileceğimin farkında bile değildim. O yıkılmaz duruyordu. Hiçbir güç kendisine zarar veremez, hiçkimse onu incitemezdi. Böyle düşünüyordum ama sanırım istemeden onu incitmiştim.

Kızmakta da kırılmakta da haklıydı. O somurtup dursa ben de üzülürdüm ve kendimi sorgulardım.

Bu yüzden telaşla başımı iki yana salladım.
"- Hayır, hayır. Gerçekten sizinle alakalı bir şey değil. Özür dilerim sizi kırdıysam."

Yüzümdeki ellerini çekmemişti, aksine olduğu yerde hareket ettirerek nazik hareketlerle yanaklarımı okşuyordu.
"- O zaman niye mutsuz görünüyorsun?"

Ruhsuz Düşes CanlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin