10• "AGAGAG"

1.2K 192 95
                                        

Oy ve yorum🍫
•••

"Ben... Ne demek istediğini tam anlayamadım."

Gözlerimi kıprıştırıp yutkundum. Şu an yani demek istediğim eğer doğru anlamışsam resmen yalan söylemişti Jay. Kutuyu veren o değilse neden böyle bir şey demişti ki? Gerçi kutuyu koyan olmasa bile bu onun yollamadığı anlamına gelmezdi. Hemen kötü düşünmemeliydim.

"Birini suçlamak istemem ama yani..." Hyunjin durdu ve derin bir nefes aldı. Şu an onu bir nebzede zorluyor gibiydim ama Seungmin'in durumu için önemliydi bu. "Sakin ol Hyunjin." Dizine koyduğu elinin üstüne yavaşça elimi koydum. "Söyleyebilirsin bana. Araştırmadan birinin üstüne atlamam zaten biliyorsun beni."

Dudakları hafifçe yukarı kıvrıldığında göz kırptım. Bu başını iki yana sallamasına neden olmuştu. "Kutuyu koyan kişi çok heyecanlıydı. Demek istediğim öyle birini felan göndermedi. Bizzat kendisi koydu. Jay neden böyle bir şey dedi bilmiyorum ama... Yalan söylemenin iyi bir şey olmadığına eminim."

"Vay alçakkk"

Kendimi tutamadığımı fark edince kısılmış gözlerimi büyütüp beni izleyen Hyunjin'e baktım. Boğazımı temizlediğimde o gülümsemesiyle elindeki kalemle oynamaya başlamıştı. Resmen beni utandırmamak için böyle yapıyordu.

"Şey." Koyu gözleriyle gözlerim buluşunca devam ettim. "Kişi felan diyorsun ama ismini söylemiyorsun. Sonuç olarak gördün. Arkadaşımı seven kişiyi biliyorsun." Başını evet anlamında salladı ve elindeki kalemi döndürmeye başladı. Uzun gümüş kalem elinde dönüyor nedensizce güzel bir görüntü sunuyordu. "O kişi iyi biri. İnan bana arkadaşın adına mutlu oldum."

Bu benim için yeterliydi işte. Gülümsedim ve tamam anlamında hızlıca salladım kafamı. Hyunjin herkesi izleyen kişi olduğundan onun analizlerine güveniyordum. O iyi biri dediyse iyi biridir. Bundan emindim. Bana yalan söyleyeceğini de zannetmiyordum zaten.

"Hyunjin bana yalan söylemez bu yüzden Hyunjin'e güveniyorum. Peki Hyunjin... Ne çiziyordun?" Dirseğimi bağlaç kurduğum dizime koydum ve elimi de yanağıma yasladım. O ise sabit bir şekilde bakıyordu bana. Şey. Kitlenmiş gibi?

"Şu an meraktan değil beni utandırmak için yapıyorsun."

"Evet ve amacına ulaştım. Kulağına bak şapkonun içinden bile kızardığını görebiliyorum~" Güldüğümde şapkanın iplerini çekip kendini kıstırdı. Bu haliyle daha tatlı görünüyordu. Gülmem artarken elimi ağzıma götürüp kendimi dizginledim. Daha doğrusu bu amaçla kaldırmıştım elimi ancak bir anda bileğinde hissettiğim parmaklarla durup baktım. Tutmuştu ve... Aşağıya indirmişti.

"Kendini. Şey etme."

Ellerimi çimene koyup kafamı ona doğru yaklaştırdım. Yine kaçmaya başlamıştı. Oysa bugün eskiye kıyasla oldukça iyiydi. Hmm. Sanırım aniden söylemeyip düşününce böyle duraklıyordu.

Bunu defterime not almalıydım.

"Yarınki buluşmaya gelecek misin? Bence eğlenceli olur." Yüzlerimiz arasında kısa bir mesafe varken gözlerine bakarak diyordum bunu. Bakışları dudaklarıma kaymadı. Sadece gözlerimi izledi koyu gözleriyle. "Gelmemi ister misin?"

"Tabi ki. Planın sosyal aşamasına başlangıç olarak alabiliriz bunu." Geri çekildim ve ayağa kalktım yavaşça. "Ben yarın..." Durdum. Madem onu alıştıracaktım o zaman... "Kırmızı giyeceğim. Eş olduğumuza göre sende aynı renk giymelisin."

Gözleri büyüdüğünde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Çekici bir renk söylemiştim bilerek. Biraz fazla olmuştu sanki ama hmm ani kararlar almak bazen iyidir ve ben şu an bunun iyi olduğuna inanıyordum.

"Sınıfta görüşünüz Hyunjin."

Bir şey demesine izin vermeden yürümeye başladım. Buraya gelmem bile beklenmedikti. Daha fazla durup onu rahatsız etmek istemiyordum. Ayrıca sincap arkadaşımı da merak ediyordum içten içe. Hele Seungmin... Tanrım şimdi neler olacaktı kim bilir..

Okuldan içeri girdim ve ilerleyerek merdivenlerden yukarı çıktım. Üst kısımda bizim sınıflar vardı. Her öğrenci kendi sınıfının katındaki lavaboya gitmek zorunda olduğundan emin adımlarla ilerledim. Haklıydım da. Üç arkadaşımda buradaydı.

"Jeongin."

Bir anda yakamdan yutulup çekilmemle sedeledim. Jisung. Aynı Minho hyungu tuttuğu gibi beni kendine çekmişti. O an fark ettim. Dışarıdan öyle gözükmese de milim mesafe vardı şu anda. Yani aynı hyungla olduğu gibi. Ah. Şimdi anladım.

"Fark ettin anladın demi?" Yakamda olan eller gevseyip yere sarktı. "Ben. Ben. BEN MİNHO HYUNGU BÖYLE TUTUM AGAGAGA TUTTUM ÇEKTİM"

Kontrolden çıkan Jisung bu sefer de aynı hareketi yanındaki Felix'e yaptı. Sonra Seungmin'e ve yine bana... Döngü böyle devam etti. O sakinleşene kadar üç kere buna maruz kalmıştım.

"Eh yeter be!"

Seungmin sonunda yakasından tutan Jisung'u ittirip kendi üstünü düzeltti. Yüzü ifadesiz olduğundan ne hissettiğini anlayamıyordum ancak benim bildiğim Kim Seungmin'in şu an ölümüne Jisung'la dalga geçmesi gerekiyordu. Dudağımı ısırdım. Bence bu iyi olmadığına işaretti.

"Ne yeteri Seung ne yeteri?! İki yıldır aşkından öldüğüm köpek gibi takip ettiğim adımı tuttum çektim. Böyle yüzü tam dibimdeydi ama kontrol bende değildi amınakoyayım. Yemin ederim şimdi hatırlıyorum ne yaptığımı. Nefesi nefesime karıştı kokusunu hissettim buram buram hele koca gözleri Allah'ım sana geliyorum."

Kendini geriye atacağını fark ettiğimde arkasına geçtim. Düşündüğüm gibi de olmuş bayılır gibi kendisini geri atmıştı. Ben burada olduğum için bu kadar rahat olduğunu biliyordum de neyse.

"Ya onu boşverin." Felix ipleri eline alıp yavaşça derin bir nefes aldı. Seungmin'e döndüğünde aklımdaki soru işaretlerini soracağını anlamıştım. "Seungmin sen Jay'la ne konuştun? Cidden sevgili misiniz şu an?"

"Yoo"

Beklemediğim şeyle gözlerim büyüdü. Kendimi yol boyunca alıştırmışken şimdi bu... Felix'te şok içinde bakıp sonrada bize baktı. Jisung bile dramalığı bırakmış ve olduğu yerde düzelmişti. "Ne demek yoo? Ne yoo? Noluyoo?!"

"Bağırma gerizekalı." Seungmin o kadar rahat bir şekilde söylemişti ki bunu ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Suyu açtı yüzünü yıkayıp aynadan bize baktı. "Jay beni seviyor ancak ben onu sevmiyorum. Ona bunu söyledim ve tanışalım dedim sadece. Sorumlu biri olabilirim ama... Neyse işte. Sevgili değil sadece tanışma evresi zaten sonra da sevmedim diyip postalarım."

Ellerini kurularken demişti bunları. Yutkundum. Mantıklıydı. Evet. Ama. Hm. "Bence sende bir gariplik var." Önümdeki Jisung'u ittirip karşısına geçtim. "Bu tarz şeyleri hemen böylece diyecek biri de değilsin. İçine atardın normalde. Neler oluyor Seungmin?"

"Komplocu herifin Jay olmadığına eminim. Yalan söylüyor. Ben Kim Seungmin'im." Mor üstünü düzeltip şirin ama şu an oldukça şeytani gelen bir gülümseme takındı. "Hiç kimse beni kandıramaz. Ayrıca... Bunu asıl kişiyi bulmak için kullanabilirim. Sayesinde büyük bir koz elde ettim!"

Durdum. Woah. Cidden bunu mu planlanmıştı? Demek yüz ifadesi bu yüzden böyleydi. Düşündüğü içindi. Tanrım. Bazen cidden korkutucu oluyordu. Geri geri adımlayıp gözlerimi kıstım. Melek kılıklı mor şeytan.

"E o zaman senin durumunda okey? BU DURUMDA SADECE BEN Mİ YANDIM? SENİ DÜŞÜNÜRKEN HYUNGU TUTTUM ÇEKTİM BEN!"

"Ne güzel işte. Tutmuşken öpseydin keşke."

"KAPA ÇENENİ KİM SEUNGMİN!"

•••
Geçiş bölümü yeey

Chocolate •Hyunin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin