🎵Melike Şahin - Bedelini ödedim
Lana del rey - Cinnamon girl
Sertap Erener - İnsanım nihayetinde
Çelik - Hercai
Selam!! Nasılsınız 🧍🏻♀️
Bölümü kafamda ateş çıkarak yazdım. Normalde bayramdan sonra bu bölümü atacaktım ama ard arda atmam gerekiyor 6. ve 7. bölümlerle, okuyunca ne demek istediğimi anlarsınız 🧍🏻♀️
Bu arada yorumlarınızı okumayı seviyorum beni yalnız bırakmazsınız bence 🫂 İyi okumalar💗"Efsun... Uyan rüya görüyorsun... Efsun hadi uyan..." Gözlerimi bir anda kan ter içinde açtığımda ilk gördüğüm şey bana bakan bir çift yeşil gözdü. Tepkisiz bakışları bana dönüktü, yavaşça doğrulduğumda ön koltukta kıvrılıp uyuduğumu fark ettim.
Kafamı kaldırdığımda bilmediğim bir yolda olduğumuzu fark ettim. Hızlıca tekrar ona döndüm. "Nereye gidiyoruz?" Uyku mahmuru sesim boğuk çıkmıştı.
"Şehir dışına çıkacağız. Burda kalmak senin için güvenli değil en azından bir süre uzak kalmalısın bize ihtiyaçları oluncaya kadar orda kalacağız." Geriye yaslandım. "Sorduğum soru dışında her şeye cevap verdin. Nereye gidiyoruz?" Dönüp derin bir nefes aldığında. "İzmir. Bizim oradaki yazlıkta kalacağız."
Güzel. İzmiri seviyordum, bazen yazları oraya gider otelde kalırdık. Kötü anılarımın içinde, bu kadar da güzel anı olması beni şaşırtıyordu. Çünkü hayatım boyunca hep bir yanım buruk yaşamıştım. Kendimi bencil hissediyordum.
Az önce gördüğüm rüya her zamankilerden farklıydı. Yapayalnızdım. Bu kavram benim için çok yeni değildi ama bu sefer etrafımda o boş kalabalıkta yoktu. Koşarak girdiğim karanlık bir odadaydım, kimse yoktu sadece bir el gördüm ve onu tutmaya çalışırken uyandım.
Sanırım iyi değildim. Aslında sanırım kısmı kalmadı. Direkt kötüyüm. Hem de çok. Yine de ayakta duracağım. Çünkü böyle olmak zorunda. Çünkü ben inatçı bir insanım ve onlara koz vermeyeceğim.
"Kaç saatlik yolumuz var?" diye sordum sessizliğin arasında. "Daha en az 4 saatlik yolumuz var uyuyabilirsin. Akşama ancak orada oluruz." Uyumak istemiyordum. Uykum yoktu ama başka yapacak bir şeyde yok gibiydi.
"Neden kimliğinde 21 yaşında gözüküyorsun?" Ona döndüğümde ilk konuşanın o olması beni şaşırtmıştı. Soğuk nevaleydi ve asla konuşmuyordu. "Bilmiyorum. Merak ettiğim bir şey değildi aslında. O yüzden önemsemedim." diye lafa girdim umarım burda konuyu kapatıp tüm yol sessizce gitmezdi. Çünkü içimdeki, biriyle yalnız kalınca konuşmazsam kıyamet kopacak dürtüsü yüzünden ne kadar saçmalayabileceğimi biliyordum.
"Uzaktan bakınca çok meraklı biri gibi duruyordun. Şaşırtıcı." Gözlerimi kısarak yan bayık bir bakış atmıştım. Göz ucuyla bana baktığında hafifçe sırıttı.
Gülme amına koyayım. Gülme tüm dikkatim dağılıyor.
"Sen de çok soğuksun, hatta buz gibisin. Konuşmayı biliyor musun diye sorguluyorum bazen" diye homurdandım. Kahkaha attığında onda olan gözlerim yine gamzelerine kaydı. Çok yakışıyordu ona. Hem de çok fazla.
"Ben? Soğuk? Buz gibi?" dedi. İnanamıyor gibiydi. Gayette öyleydi. Başımı aşağı yukarı salladım. "Şoförün gözünü yoldan çekmesine sebep olacak hareketler sergilemeyin sayın yolcumuz. " Gülerek önüme döndüm. Cebimdeki telefonu elime aldığımda, annemden gelen bir sürü cevapsız aramayı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Teen FictionAşk zindanında tutsak kalpler, yalnızca ölümle özgürlüğe ulaşabilirler.