Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Temsili değil, aynısıdır canlar.)
Hoş geldiniz canlar. Yeni bölüüüm. 😊😀
Bölüm başında uyarımı yapayım da, sonra bana kuma çıkıyor.
"Gökmen benim gencolar!"
Herkes yoluna. 😙 Sizi severim ama burada sınır çekmeliyiz.
Yorum yapmayanlar ve yıldıza basmayanlar ARABACIDIR!
Böylesine bir günün bitmiş olduğunu ve yarın sabahın zor geleceğini yeni yeni fark ediyordum. Gökmen'le bir gün geçirmiştim, her bir detayıyla aklıma kazınmıştı. Ama yarın ne olurdu bilememek moralimi bozmuştu bir anda. Ya da sonraki günler. Biz ne olurduk? Ne ara o ve ben için biz hitabını kullanır oldum bu manada bilmiyorum ama istiyordum, çok, çok fazla istiyordum. O bir adım atmazsa yine ne yaparım hiç bilmiyorum ve böyle olmasını da istemiyorum.
Dışarıdan gelen seslerin peşine açılan dış kapıyla başımı kaldırdım. Annem ve babam, Barkın'la önden girerken Buket de hemen arkalarındaydı. Beni görünce piramitleri evimize getirmişim gibi kaldılar.
Tek kaşımı kaldırıp bakınca bana doğru gelmeye devam ettiler. Barkın yanımdan geçerken ayağıyla bana vurunca ben de arkamı dönüp baldırının arkasına geçirdim bir tane. Gülerken acıyla inledi. Manyak seni!
Babam kapıyı açarken annem, "Su? Ne yapıyorsun kızım burada?" Diye sordu.
Ayağa kalktım. Yalan söyleyebilirdim aslında, birçok fikir vardı aklımda ama bunu yapmadım. "Dışarı çıkmıştım da anahtarı unutunca eve geri giremedim." Sanırım Gökmen haklıydı. Çakaldım. En az her insan kadar. Yalan söylemiyordum ama gerçeği de tüm şeffaflığı ile dile getirmemiştim.
Şimdi kapı önünde de 'anne dört gün önce odama polisten kaçarken giren motorcuyla bugün bir gün geçirdim ve çok güzeldi' diyemezdim ya. Tabii konunun kapı önünde olmasıyla gram alakası yoktu. Evin içinde, hatta ses geçirmez odada olsak bile diyemezdim bunu.
Annem beni kısaca süzdü, sanırım kıyafetlerimden dışarıdaki işimi çözmeye çalışıyordu ama üstümdekiler ona istediği ip ucunu sunmadı, makyajımda olmayınca, "hımmm." Lamaktan öteye gidemedi. Annem içeri girince Buket'le göz göze geldik ve bana parmağını kaldırıp kocaman gülümserken yüzüğünü gösterdi.
Anlattığından daha güzeldi. Elim ağzıma giderken aynı anda sessiz çığlıklar atarak birbirimize sarıldık ve kapının önünde zıplamaya başladık. Geri çekildim ama ayrılmadık. "Benim küçük kankitom evlilik teklifi almış ya, ah ah, bugünleri de görecektim."
Gülerken omzumdan itti beni. Kıkırdadım. "Benim iki yıldır ilişkim var bir kere, bu çok beklendikti. Asıl böyle bir şey olursa bunları benim sana demem lazım."
Gülümsedim. Birçok kere olmayan sevgilim ile sahneler hayal etmiş, olmayan evlilik teklifimi ve düğünümü hayal ederek eşimi düşlemiştim ama Buket hayal ettiğim şeylerden birini yaşayıp bir de bugünden sonra bana öyle deyince, ürpermedim değil. Yine de gülümsemeden edemedim.