Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Düşmüş mü?" Ellerim titremeye, boğazım düğümlenmeye başladı. Kan şakaklarıma doğru o kadar hızlı çıkmıştı ki başımın döndüğünü hissettim. "Ama nasıl? Dean? Kız kardeşim?"
İçtenlikle sakinleşmem için elimi tuttu. "Yanlış kelimeyi kullandım aslında." Parmakları saçlarımın arasına daldı; yavaş bir okşamayla onları geriye taradı. "Korkma, onlar iyi."
Gözlerimi kırpıştırdım. "Nasıl?"
"Dean gerçek Hayali Kral değil Maral. Dean sadece bir Güç Taşıyıcı. Bunu sana söylemek istiyordu ama işler her zaman bir şekilde ters gitmeyi başardı."
Bana dokunup durması durumu daha kötü yapıyordu. Sırıtmdan belime inen ellerinden sıyırıp pencereye doğru çekildim. Bakışları, havada kalan ellerine indi. Bir süre sonra memnuniyetsizlikle onları indirdi.
"Anlamıyorum Marcus. Hiçbir şey anlamıyorum. Neden sürekli yeni bir şeyler öğreniyorum. Ve genelde benim dışımda bunu herkes biliyor oluyor." Kırgın sesim, ona acı çektiriyordu.
"Maral,"dedi nefes almaya zar zor cesaret ederek. "Bu senden sakladığımız bir şey değildi." Derin bir nefes aldı. Omuzları görünmeyen ağırlıklar altında küçülmüştü. Kanatları içer doğru kıvrılmıştı. "Gücün sahibi geri döndüğünde, onu bunun için zorladı. Gücü geri vermesi için."
"Onunla nasıl iletişim kurdun. Bunca zaman mahzendeydin." Alt dudağımı dişledim. Gözleri hızlıca oraya kaydı. "Sisler? Öyle değil mi?"
Başını salladı. "Aslında bu biraz zor oldu. İdamın gerçekleştiği günden birkaç gün önce, enerjisini hissettim. Beni bulan oydu. Temasa geçtik. Ona yerimizi söyledim. Sonra o, berbat bir durumda olduğunu söyledi. Biri o küçükken ya da daha sonra, haberi olmadan tüm gücü ona aktarmış. Sonrasını biliyorsun zaten." Sandığa baktı. "Gücün sahibi, çift taç istiyor. Ortak bir yönetim. Çünkü güç, Dean'ın içine hapsedilmiş."
"Lanet olasıca Güç Taşıyıcı ne demek Marcus?"diye bağırdım.
"Birine içindeki gücü emanet etmek olarak tanımlanır. Dört asır önce Ateş Ordusu'na seslenen büyücülerden biri olan Üstat GreandGrenn, Kaos'ların onunla işbirliği içinde olacağına inanıyordu ama bazı Kaoslar bunu kabul etmedi. Dört Birlik denen Hanedanlıklara mensup Kaoslar ikiye ayrıldı. Bir kısmı insanlıkla olan bağın zarar görmesini istemiyordu. Diğer yarısı da yeryüzünde tek güç haline gelmek istiyordu. Kuzgun ve Çekirge Hanedanlığı oy birliğiyle insanlığı seçti. Çakal ve Aslan Hanedanlıkları ise tek güç olmayı istedi. Bu da savaş doğurdu. Kaybeden Lark birliği; yani Kuzgun ve Çekirge ittifaklığıydı. Orings Cadıları, Deniz Nefesleri ve Vüzut Tarih kitaplarından bunların Larkittifaklığından olduğunu ve savaş sonrasında dünyanın farklı yerlerine dağıldığı yazar. Ama tarih net ve asla tarafsız yazılmadı. Bu konuda ciddi kanyak yetersizliği var. " Kısa bir nefes için ara verdi. "Aslan ve Kuzgun Hanedanlıkları Dört Birlik'ten önce iki azılı düşmandı. Diğer Hanedanlıklar araya girince barış için evlilikler meydana geldi. Bunun sonucunda tek tür özellik gösteren yeni Kaoslar doğmaya başladı. Örneğin Sör Conroy ve Dean. Onlardan asla bir tane daha yoktur ve en uzun ömürlü olanlar onlardır. Savaştan sonra bu Hanedanlık tekrardan düşman olduğunda tek tür özellik gösteren bu Kaoslar tek tek avlanmaya ve öldürülmeye başlandı. Çocuklarını saklamak için aileler, insanlara sığındı ve onlarla Güç Taşıyıcılığı yapmaları için çeşitli anlatlaşmalar yaptılar. Bu sayede ilk o zaman, insan kanına Kaos gücü taşındı. Kaos, Kaos'u hisseder ilkesi bu şekilde alaşağı oldu. Çünkü bir taşıyıcı, yalnızca taşıyıcıdır. Gücü kullanamaz ve onu bir başka Kaos'a hissettiremez."