~13

15.8K 1K 431
                                        

Eve vardığımızda saat fazlasıyla geç olmuştu. Arabadan indiğim gibi koşarak yukarı çıkmaya başlamıştım. Yol boyunca ağladığımdan kendimi uykulu hissediyordum.

Kaçacaktım.

Ne olursa olsun kaçmalıydım.

Bu gece Taehyung uyuduğu gibi evden ayrılacaktım.
Neredeyse bir aydır bu evdeydim, dolayısıyla birçok bilgi edinmiştim. Bu bilgilerden biri de gece saat üçte korumların aralarında değiştiğiydi. Ve bu değişim sırasında on dakikalık bir güvenlik açığı oluyordu. Ben de bunu değerlendirecektim. Daha fazla dayanamayacaktım.

Odaya girdiğim gibi giyinme odasına yöneldim. Sırt çantalarından en büyüğünü elime alıp, içerisine kıyafetlerimi doldurmuştum. Taehyung her şeyimi aldığından elimde hiçbir şey yoktu. Kartlarım ondaydı. Ancak son gün gittiğimizde yüksek ihtimalle görmediği ufak cüzdanı evimden almıştım. Anı kutumun hemen yanında bulunuyordu, ve o farketmeden ele geçirmiştim.
Cüzdanın içerisinde az bir miktarda nakit, pasaportum ve kimliğim bulunuyordu. Günlük hayatımda ehliyetim yeterli olduğundan acil bir durumda kimliğimi kullanıyordum. Evime de arada temizlik şirketleri geliyordu. Ben de kaybolmamaları için buraya saklamıştım. Ayriyeten de bir adet kredi kartı bulunuyordu. Kart, babamın kredi  kartıydı ve limitsizdi. Bu benim için iyiydi. Üniversiteye gelirken her ihtimale karşı bana vermişti, ancak hiç kullanmamıştım. Kendi paramı kazanıyordum. Zor günler için saklıyordum.
Cüzdanı da çantama koyup kapatmıştım. Üzerime de rahat siyah  bir eşofman takımı giymiştim. Yatak odasına geri döndüğümde, yatak yüksek olduğundan altta bulunan boşluğa çantayı sıkıştırmıştım. Üzerimi görürse şüphelenirdi. Bu yüzden yatağa girip yorganı ağzıma kadar çekmiş, cenin pozisyonu alarak küçülebildiğim kadar küçülmüştüm. Kısa bir süre sonra kapı yavaşça açılmıştı. Arkam ona dönük olduğundan hareketlerini göremesem de, her zamanki gibi üzerini değiştirmeye gittiğini tahmin ediyordum.
Yaklaşık on dakika sonra da yatak hafifçe çökmüştü. Yorganı üzerine iyice çekip, bana yanaşmıştı.
Az önce deli gibi kavga etmemişiz gibi kollarını yorganın üzerinden sımsıkı belime dolamıştı. Saçlarıma burnunu gömmüştü. Öpücükleri eşliğinde fısıldamıştı.
" İster iste, ister isteme. Sen benimsin."

Yaklaşık dört saat geçmişti. Çok uykum vardı, ancak şu anda uyuyamazdım. Yattıktan yarım saat sonra Taehyung tamamen uykuya dalmıştı. Birkaç dakika daha yatakta kalsam kesinlikle uyuyacaktım. Dört saat boyunca bana sıkı sıkı sarılmıştı. Hafifçe hareket ederek kollarından kurtulmaya çalışmaya başlamıştım.
Zaman gelmişti.
Kısa bir uğraştan sonra kollarından kurtulmuştum.
Yataktan kalkıp sessizce giyinme odasına ilerlemeye başlamıştım. Gördüğüm beyaz ayakkabıları ve siyah montu elime alıp odaya geri dönmüştüm. Montumu üzerime geçirmiş, ses çıkarmamak için ayakkabılarımı giymemiştim. Sırt çantamı da sessizce çıkarıp son kez yüzüne bakmıştım.
Uyuduğundan emin olup, camdan bahçeyi kontrol etmiştim. İki koruma görüyordum, ve onlar da, çalışanlara ait olan, bahçedeki küçük binaya doğru ilerliyorlardı.
Kapıya yönelip yavaşça açmıştım. Ses çıkarmamalıydım. Uykusu fazla derin değildi. Kapıyı açıp koridoru kontrol etmiştim. Boştu. Kapıyı sessizce kapatıp merdivenlere yönelmiştim. O sırada duyduğum fısıltılarla duvarın dibine sinmiştim. Siyah takım elbiseli bir adam elindeki bardakla bahçeye ilerliyordu. O gittikten sonra ben de bulunduğum yerden ayrılıp aşağı inmeye başlamıştım. Merdivenlerin sonunda ayakkabılarımı giymiştim. Kapıyı aralayıp bahçeye baktığımda az önce gördüğüm adamların kulübeye ilerlediğini görmüştüm. Ana kapıda güvenlikler olduğundan, bahçenin duvarlarından atlamalıydım. Arka tarafa doğru ilerleyip, sırt çantamı takmış ve geniş duvara tırmanmaya başlamıştım. Bu gerçekten zordu. Çantamdan dolayı çıkamayacağımı farkettiğimide çantamı duvarın karşısına fırlatıp, tekrar denemeye başlamıştım. Duvarlar fazlasıyla pürüzlüydü. Ellerim kanamaya başlamıştı. Son anda kendimi karşıya atıp, geniş yola düşmüştüm. Ayağımın acısıyla sessizce inlemiştim. Canım çok yanmıştı. Acıyla ayağa kalkıp çantamı sırtıma takmıştım. Üzerimdeki mont yıpranmıştı ve eşofmanımda küçük yırtıklar oluşmuştu. Önemsemeyip ellerimdeki yaralı kontrol etmiştim. O sırada gözüme çarpan parlak yüzükle, hemen çıkarıp bulunduğum yere atmıştım.

Mafia e il suo bambino.(TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin