kırkıncı bölüm

32.4K 2.3K 273
                                    

Onur, arabayı alışmak için yavaş yavaş sürerken aynı zamanda uzanıp çalan telefonunu açtı. Arabaya dolan ses yüzünü buruşturmasına sebep oldu. Neden bu manyaktan başka arayanı yoktu?

"Neredesin?" diyen Asaf'ın da sesinin dışarıdan geldiğini fark etti.

"Kutay'a gidiyorum," dedi. Kutay, Onur'un menajerliğini de yapıyordu. "Sen neredesin? Alayım seni."

Asaf onaylamayan sesler çıkardı. "Yok, işim var zaten başka bir şey için aradım." Onur, gelecek olanı bekledi. "Işık'la Müge İstanbul'a geldi, haberin var mı?"

Onur'un direksiyonda hareket eden parmakları bir an durdu. "Hayır," diye yanıtladı hemen. "Nasıl haberim olabilir Asaf? Ne zaman geldiler?"

"Bugün, birkaç saat önce."

"Ee?" derken sağa döndürdü arabayı Onur.

"Sen neredesin lan?" dedi Asaf, ayırt ettiği korna sesini duyup. "Neyle gidiyorsun?"

"Araba." Onur sırıttı ama Asaf bunu görmeyeceği için sesini yükseltip nispet yapar gibi kahkaha attı. "Arabasızım diye dalga geçiyordum ya, şimdi benimkini görsen aklın gider, aklın!"

"Hadi oradan lan," dedi Asaf alayla. "Passat çekmişsindir sen altına, hava yapma. Zaten iki güne de bir ağaca girersin."

Gülen yüzü saniyeler içinde solan Onur, "Ne var?" diye homurdandı ağzının içinde. "Ne diye aradın sen beni? Sevgilinin geldiğini mi kutlayayım, tebrik mi bekliyorsun kardeşim?"

Asaf sırıta sırıta başını salladı. "Yarın akşam yemeğe gel diyecektim, malum araba almışsın, paran yoktur. Aç kalma." Onur'dan gelecek küfürü bildiği için hızlıca devam etti sözlerine. "Kutay'la Tuğçe'yi de çağıracağım, başımın etini yiyorlardı Işık'la tanışmak için. Müge de gelir."

"Yarın," diye kendi kendine mırıldandı Onur. Hiçbir işi yoktu. Yakın bir zamanda ailesinin yanına, İzmir'e gitme planları vardı ama o zamana kadar etrafta boş boş gezmeyi düşünüyordu. "İyi, gelirim." Neredeyse kararmaya başlamış havaya baktı. "Sen sette misin hala?"

"Evet," dedi Asaf istemsizce bezgin çıkan sesiyle. "Geçeceğim eve birazdan."

"Işık geldi demedin mi?"

"Dedim."

"Sende mi kalıyor?" dedi Onur esnerken.

"Evet."

"Evde tek mi?" diye sürdürdü sorularını.

"Yok Onur, bir parçamı da yanına bıraktım, geri zekalı." Ama sonraki sessizlikte Asaf, sorunun amacını anladı. "Haa," diye bir ses çıkardı. "Müge yok. O ailesinde kalıyormuş."

Onur, Müge'yle bir alakasını olmadığını dile getirmek istedi ama karşısındakinin bunu anlamayacağını biliyordu. Söylene söylene telefonu yüzüne kapattı. Artık bu imalar canına yetmişti, akşam Müge ismiyle yatıp sabah yine aynı isimle uyanıyordu dengesiz laf anlamaz arkadaşı yüzünden.

Müge'yle hiçbir bağı yoktu, konuşmuşluğu bile sınırlıyken Asaf gerçekten saçmalıyordu. Evet numarasını almıştı, evet bir etki durumuna girmişti ama Onur için bunlar, güzel bir kadına karşı verdiği doğal tepkilerdi. Herkes güzel bir kadından etkilenirdi ona göre, her yakışıklı erkek de, bir kadını etkileyebilirdi. Müge güzeldi, aklı kayacak gibi değildi fakat Asaf hiç yardımcı olmuyordu.

Oflaya oflaya direksiyona elini geçirdiğinde telefon yeniden çaldı. Asaf olduğunu düşünerek bakışlarını telefona çevirdi, anında kaşları çatıldı. Zihni bir oyun oynamıyorsa, ekranda yazılı isim, saniyeler önce düşündüğü isimle aynıydı. Ne yapacağını bilemedi ama hemen sonra telefonu açmıştı. "Alo?" diyen sesini duydu Müge'nin. "Onur, kusura bakma rahatsız ediyorum ama sorabileceğim tek kişi sensin..."

Tazminat Ortağı | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin