Bölüm 19 | "Gözyaşlarını Saklamak"

1K 66 72
                                        

Bu bölüm biraz kısaydı ama sonraki bölüm çok büyük önem taşıyor bilginiz olsun. Sizi seviyorum. Vereceğiniz oy ve yorumlar benim için en motive edici şey.

Yıldıza basıldı mı?

Okuduğunuz tarih ve saat?

Sezon finaline yaklaştığımız için üzülüyorum ama merak etmeyin arayı çok uzun tutmamaya çalışacağım.

Keyifli okumalar...

BÖLÜM DÜZENLEMESİ DAHA SONRA YAPILACAKTIR, BİLGİNİZE...

***

"GÖZYAŞLARINI SAKLAMAK"

"İnsan sevgiye hükmeder; ama aşk insana hükmeder."

İskender Pala



Kulağıma halka küpelerimi takarken son derece mutluydum. Koray'ın uzayan işi yüzünden bu gece gideceğimiz yere gelemeyecekti. Eric bize gelmişti. Aşağıda beni beklerken oyalanıyordu. Biz birlikte geçecektik gideceğimiz yere. Sahil kenarında hoş bir mekâna benziyordu tarif ettiği yer.

Üzerime siyah askılı bir elbise giymiştim. Göğüs dekoltesi vardı ama yine de sade ve şık bir görüntü yakaladığımı düşünüyordum. Çok ince bir eyeliner çekerek günlük makyajımı yaptım. Dudaklarıma dudak kalemiyle hafifçe renk vererek parlatıcımla üzerinden geçtim. Boynumdan Melis'in aldığı kolyeyi çıkartarak bugünlüğüne gümüş renkli, örgülü desene sahip olan bir kolye taktım. Elime ufak çantamı da aldıktan sonra asaği indim. "Ya benim chérim ne hoş olmuş bugün."

"Çok ayıp, ben her gün çok hoşum," dedim kendi etrafımda dönerek. "Hadi gidelim artık." Uzattığı koluna girdim. Kapıdan çıktığımızda dışarısı biraz esiyordu ama sorun değildi. Ağustos sonu gelmişti. Vay be! Her şey başladığında ağustostaydık ve hâlâ kurtulamamıştık bu aydan. Demek ki beni kara bahtım ağustos ayıydı. Bitse de kurtulsam.

Bir yandan ders çalışıp bir yandan kendi hayatımla ilgilenmek zordu ama bir şekilde yürütmeyi başardığıma inanıyordum. Gerçi son üç haftayı pek ders çalışarak geçirmemiş olsam da toplayacağıma inanıyordum.

Dışarı çıkıp kapıyı iki kez kilitleyip kontrol ettim. Artık tik gibi bir şey olmuştu bu hareket. Sürekli kontrol etme zorunluluğunda hissediyordum. Belki de çevreye olan güvensizliğim ve korkum böyle dışarı çıkıyordu. Anahtarı çantama attıktan sonra Eric'in özel aracı önümüzde durdu. Son derece lüks olan arabaya şoförün açtığı kapıdan girdik. "Teşekkürler."

Kısa araba yolculuğu boyunca bir elim karnımda bir elim telefonumdaydı. Ufuk'un sabah attığı mesajları tekrar tekrar okuyordum. Eric'in karşıdan bana baktığını görünce gülümsemem iyice genişledi. "Koray mesaj atmış," dedim. Yalan söylerken aslında yalan söylemediğimi fark etmem uzun sürmedi. Yaklaşık on dakika önce bolca eğlenmemi belirten birkaç mesaj atmıştı. Çok şükür bugün yalan söylemek zorunda değildim. Sen hiç yalan söyleme, olur mu minik?

Eric'le fotoğraf çekilip Koray'a gönderdim iki parmak emojisini ekleyerek. Sonra telefonumu kapatıp gecenin karanlığında kayıp giden sokak lambalarının ışığını tskip ettim. Karanlık onca aydınlığın ortasında ne kadar da yalnızdı. Tıpkı benim gibiydi, belki de bu yüzden siyaha içten içe bu kadar bağlıydım.

KRİZANTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin