🗡️2. KİTAP| 7. BÖLÜM🗡️

1.9K 201 161
                                    





‼️UYARI‼




Bölüm, cinsellik, çıplaklık ve argo içerir. Hiçbir şekilde davranışları örnek almayın.

Uyarı koyduğum kısımları, 18 yaşından küçükler OKUMASIN. Arkadaşlar, sandığınız gibi bir şey değil o sahne. O yüzden, lütfen geçin. Sizi kötü etkilemekten korkuyorum. Tamam, belki daha ağır kitaplar okudunuz, filmler izlediniz ama olsun, ben yazarken bile dayanamadım.


1. KISIM





"BIRAK GÖKYÜZÜ BUGÜN KAYIPLARIMIZ İÇİN AĞLASIN"









Maral...



Tavan alçak, dar ve rutubetliydi; omuzlarıma düşen örümcekleri elimin tersiyle silkelemek zamanımın çoğunu alıyordu. En azından omzudaki okun deştiği yararının beni rahat bıraktığı zamanlarda. Buna epeyce minnettardım. Kan aktı, kumaşa işledi ve sonunda durdu. Neden buna izin verdiğim hakkında en ufak bir fikre sahip değildim. İltihap kapmaya başlamıştı ve benim elimde ise sadece başımdaki örtü vardı. Onu çıkarmayı red ettim.

Demir mazgal kapının ardındaki koridor, bir nehir oyuğunun ağzından başlanıp dağın derin, çıkıntılı çıkışına doğru açılan dar boğazlara benziyordu. Yosun bağlamış taşların arasında ve tabandan çamurlu su damlıyordu. Eğer bu ses ve yaralasalın kanat çırpmalarını duymamış olsaydım hemen karşımdaki mahzende yatan burnu kopmuş ve gözlerinin etrafını saran yanıklı adamın hırıltılarını duymaktan yakında başımı duvarlara vurmaya başlayacaktım.

"Kavris kapılarının manisini bilir misin?" Adam benden yana bakmakla uğraşmadı. Sağır olabileceğini düşündüm ama değildi. Onunla konuşmama, sadece serçe parmağı ve orta parmağı kalan sol elini hafif yana seğirmesinden anladım. Onu uzun zamandır izliyordum. Tek yaptığı hırıltı çıkarmak ve yakaladığı yarasanın ağzına orta parmağını sokup çıkarması olmuştu. Bunu yaparken onu fark ettiğimde tek hissettiğim bağırsaklarımda oluşan ağır kasılmaydı. Kraliçenin haklı bir tutsağı diye düşünmeden edemedim.

"Neden cevap vermiyorsun? Seninle konuşuyorum!" Gözleri ilk kez yüzümü döndü. Arkamdaki duvarın içine gömülmek aniden cazip bir fikir geldi. "O hayvanı da bırak artık!" Parmağını yarasının ağzından çıkardı. Hayvanın işi çoktan bitmişti. Onu bana doğru fırlatırken bana değmemesi için kenara çekildim ama buna gerek kalmamıştı. Nerdeyse bir leşe dönen yarasa, demir çubuğa çarpıp onun kapısının önüne kadar sekti.

"Seni lânet sürtük. Benimle aynı mahzende olmalıydın. Güzel bir şekilde becerilmeye ihyacın var."

"Git kendini becer!" Bu iğrenç kelimenin benim ağzımdan çıktığına asla inanamayacaktım. Bunun için Yüce Yaratıcı'dan af dilemeliydim. Bu utanç vericiydi.

Adam yarım ağız güldü. "Bu gidişle öyle olacak," Midemdekileri boşaltmak için avuçlarımın üzerinde yana doğru eğildim.

"Burada sana kimse yemek vermez kadın. Midemdekilere sahip çıkman gerekiyordu. Onları geri yalamalısın. Çünkü ben öyle yapıyorum." Tekrar öğürdüm.

"Çeneni kapat!" Dişlerimi sıkmaktan yakında tüm yüzüme ağrı girdi. "Senden şu maniyi söylemeni istedim. Bildiğini biliyorum. Söylemek zor olmamalı."

ATEŞ ORDUSU | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin