18. BÖLÜM

16.1K 1.6K 145
                                    


Rahatsızca yatağımda kımıldanmaya başladım. Gözümü açarsam bir daha uyuyamacaktım biliyorum. Bu yüzden üstüme aldığım çarşafa biraz daha sarılarak sol tarafıma döndüm. Hareketsiz bir şekilde tekrar dalmaya çalışırken geçen zaman sonunda başarısız olduğumu kabul ederek ofladım.

Gözümü açarak pencereden dışarıya baktım. Güneş daha yeni yeni doğuyordu. Tekrar oflayarak yatakta oturur vaziyete geldim. Komodinin üzerindeki telefonumu uzanarak aldım. Sırtımı yatağın başlığına dayayarak telefonumu açtım.

Allah'ım neden erkenden uyanmıştım ya? Bir saat daha uyusam ne olurdu sanki.

Arama veya mesaj yoktu. Dudağımı bükerek telefonu tekrar yerine koydum. Bir kere gözümü açarsam bir daha uyuyamıyorum asla. Bu yüzden kendimi fazla zorlamadan yataktan kalktım. Önce lavaboya giderek elimi yüzümü yıkadım. Askeriye de zaten her gün eğitim yapıyorduk ama canım tek başıma hızlı yürüyüş yapmak istedi .

Daha askeriyeye geçmeme vakit vardı. Biraz yürüyüp sonra ekmek alıp eve gelirdim. Bir şeyler yedikten sonra çıkardım. Anlık yaptığım planı sevince üstüme yürüyüş yapmak için uygun şeyler giydim.

Yaz sabahın serinliği güzel oluyordu. Tabi bu serinliği yatağımda uyuyarak geçirmek isterdim ama neyse kalkmıştım artık bir kere.

Telefonumu aldım. Telefon kılıfının arkasına biraz para koyduktan sonra kulaklığımı ve anahtarımı aldım yanıma. Müzik dinlemeyi çok seviyordum ben. Ama son zamanlarda müsait olamadığım için dinleyememiştim ağız tadıyla.

Kapıyı çekip çıktıktan sonra merdivenle aşağıya indim. Bir yandan da kulaklığın ucunu telefonuma sokuyordum. Lojman kapısından dışarıya çıkarken kulaklığı kulağıma geçirdim. Ufak bir göz attıktan sonra içime sinen bir müziği açtım. Her müziği her zaman dinleyemiyordum. Ruh halime göre çok değişiyordu.

Hızlı bir tempoda yürümeye başladım. Müzik eşliğinde 40 dakika yürüdükten sonra markete gitmeye karar verdim.

Marketi düşününce aklıma Alparslan gelmişti. Ona da bu gece yemek sözü vermiştim. Ama ben yemek yapmasını beceremezdim ki. Denemek için zamanım da yoktu. Azra'yla konuşsam belki yardımcı olurdu ama nedense yardım almak gelmiyordu içimden. Buzluktan birşeyler çıkarabilirdim ama ben kendim birşeyler yapmak istiyordum. Böyle garip bir çelişki içerisindeydim.

Marketin önünde geldiğim de içeriye girerken müziği durdurmak için telefonuma baktım. O sıra da birinin bedenime çarpmasıyla telefonum elimden kayarak yere düştü.

"Pardon." Dedi gıcık bir ses. Sesin sahibine baktığım da dün sürekli denk geldiğim kadınla göz göze geldim. Adı Funda idi sanırım. Sesi gibi bakışları da gıcıkdı.

Düşen telefonumu eğilerek yerden aldım. Dik dik baktım bende. Sert bir tonda "Bir daha olmasın." Dedim.

Yanından geçerek markete girdiğimde içimden söylenmeye başladım. Bir tane akıllı insanla karşılaşamıyordum. Hepsinin zihinsel sorunları vardı yemin ederim.

Marketten ekmek alıp çıktım. Direkt eve geçerek birşeyler atıştırdım. Kahvaltı etmeyi severdim aslında ama insan tek olunca canı birşey hazırlamak istemiyordu. O yüzden sırf yemiş olmak için birşeyler yedikten sonra üniformamı giydim. Saçımı da güzelce alt kuyruğu yaptıktan sonra telefonumu, cüzdanımı ve evin anahtarını aldım.

Lojmandan çıkarken bakışlarım dün gittiğim eve kaydı. Birkaç saniye baktıktan sonra yürümeye başladım. O sıra da çalmaya başlayan telefonumun sesini işittim. Arayan kişiye baktığımda Azra'nın ismini yazıyordu. Bekletmeden onayladım aramayı. "Efendim."

HİCRAN (Aile+ Askeri Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin