Bölüm 12 | "İhanetin Bedelini Ruhun Öder"

1.6K 90 80
                                        

Vereceğiniz oy ve yapacağınız yorumlar bana vereceğiniz en değerli şeydir ve beni çok mutlu edersiniz. Şimdiden teşekkür ederim. 💖

Okuduğunuz tarih ve saat?

***

"İHANETİN BEDELİNİ RUHUN ÖDER"

"Nedensiz ve sebepsiz sevdim seni, belki de bir nedeni olsa, aşk olmazdı bunun ismi."

Oğuz Atay





"Hoppada yavrum hoppala, akşam oldu kalksana!" Odamın dışından gelen boğuk bir ses vardı ama duymakta zorlanıyordum. Yumuşacık yatağımın üzerinde bir tüy gibi narin ve kırılgan bir porselen gibi hissediyordum.

Kapı gümleyerek yere düştüğünde küçük bir çığlık boğazımdan kaçıverdi. Doğrulmaya çalışıp korkuyla etrafıma baktım. Ben odamda değildim ki! Öyleyse üzerinde uzandığım yatak neden bana aitmiş gibi hissediyordum?

"Sapıklar," diyerek gözünü kapattı Berk ağzı açık bir şekilde. "Melis koş koş!" Koşma sesi işittikten birkaç saniye sonra kapıda belirdi.

"Ne oluyor be!"

"Ben yemeği pişirirken bunlar işi pişirmiş!"

"Ne saçmalıyorsun?"

Ne?

Sol tarafıma baktım ve bu kadar gürültüye rağmen yanımda hâlâ deliksiz uyuyan Ufuk'la karşılaştım. Ben yarı kalkmış bir şekilde duruyordum. Kalkamamamın sebebi ise belime sımsıkı sarılmış eliydi.

Ben bu adamı vallahi boğacaktım! Yanımda gördüğüm sürahiye hızlı bir refleksle uzandım ve Ufuk'un başından aşağı döktüm.

"Ne yapıyorsun lan pezevenk?" diyerek doğrulduğunda elimdeki sürahiyi gördü ve ağzı şaşkınlıkla bir karış açık kaldı. Önce bana baktı, sonra kapının pervazına yaslanıp açıklama bekleyen ebeveynler gibi bize bakan Berk ve Melis'le. Ağzından çıkan cümleyle bu sefer ağzı açık kalan ben oldum.

"Basıldık mı Lavinya?"

"Ne diyorsun Ufuk ya?" Eli hâlâ belimdeydi ve bırakmamakta ısrarlıydı. Saçları biraz dağılmıştı ama dağınık saç ona bir hayli yakışıyordu. "Çek şu elini. Çarpacağım bir tane, sonra da duvar çarpacak sana!" Sırıtarak elini kendine çekti.

"Ayrıca sen bana mı pezevenk dedin?"

"Berk sandım, özür dilerim. Ayrıca pezevenk hiç de küfür değil. Hakaret, hakaret!" Ona pis bir bakış attı. "Odaya kapı çalınmadan girilmeyeceğini kaç kez daha söyleyeceğim? Bu yaştan sonra ilkokul eğitimi veremem ben sana."

"Sen sus. Yapışmışsın kıza bir de. Utanmıyor musun evli bir kadınla uyuyup ayıp ayıp şeyler yapmaya?" Ufuk burun kemerlerini sıktı. Birazdan ben de onu limon gibi sıkacaktım da haberi yoktu.

"Odanın kapısı açılmıyordu, ne yapsaydım?"

"Kızı yatağa atmasaydın iyiydi, derdim ama dua et ki namussuz bir adam olmadığını bildiğimden susuyorum."

"Bu susmuş halinse eyvallah, Berk," dedim ellerimle yüzümü ovuştururken. Tek kaşını kaldırarak baktı. Bana soru sorduğunu düşündüğüm için cevap verme gereksiniminde bulundum. "Ben yerde uyuyordum en son."

"Hasta olursun diye yatırdım. Sen bırakmadın yine elimi."

"Kıza iftira atmaya utanmıyor musun? Bak bak, bahanelere duyuyor musun Melisciğim. Üşümesin diyeymiş!" Konuşurken dudaklarını büzmesi onu iyice komik bir şekle sokmuştu.

KRİZANTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin