"Ne yapsak?"
Onur, salonun ortasında bağdaş kurup oturmuş, etrafa baka baka düşünüyordu. Asla beklemediğim bir şekilde çok tatlı biriydi. Sanırım dizide kötü bir karakteri canlandırdığı için ona karşı bir ön yargı oluşturmuştum ve bundan vazgeçemiyordum.
Her şeye ve herkese ön yargılı yaklaşıyordum. Bunu kabullenmiştim ama kendimi değiştiremiyordum.
"Sen çık bir gez bakalım neler varmış," dedi Asaf gözlerini kapatıp açarak. "Biraz kestane şekeri falan da al hatta, bizimkilere götürürüz İstanbul'a giderken."
Onur ona yüzünü buruşturarak baktı. "Ben Işık'la Müge'yi de planıma katıyorum, kardeşim. Onlar bana rehberlik yapacak." Gözlerini bana çevirdi. "Değil mi, Işık?"
"Gezmek mi istiyorsun?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Tabii. Oturacak değiliz herhalde."
"O zaman ikiniz gezin." Asaf'a baktığımda başını iki yana salladı sorarcasına. "Şimdi sizi tanırlar, benim de yanınızda olmam doğru olmaz. Sonuçta beni tanımadığını, alakan olmadığını söylemiştin..."
Asaf gözlerimin içine bakarken derin bir nefes alıp aldığı nefesi sıkıntıyla verdi. Pişman gibiydi ama yaptığı açıklamada pişman olabileceği bir şey yoktu bana göre çünkü neden öyle söylediğini anlayabiliyordum.
Asaf, sonunda konuştuğunda, "Kim ne derse desin Işık, umurumda değil. Kimden neyi saklayacağım?" demişti. Omuz silkti. "Sen istemiyorsan, söyleyecekleri sözleri duymaya katlanamam diyorsan sıkıntı yok ama... Gerçekten yok, sen istemiyorsan ben de istemem."
"Ondan değil," dedim hızlıca. "Ben ikiniz için diyorum. Dizi için sorun olmaz mı?"
"Hiçbir şey olmaz," diyen Onur'du. "Tuğçe'nin de sevgilisi var, kimse bir şey demiyor, ki diyemez de. Oyuncu olunca kalbini kapatmıyorsun sonuç olarak. Hem tatildeyiz ya, kime ne gerçekten? Ben gezip tozup takılacağım, kimseyi dinleyemem." Ellerini halıya bastırıp ayağa kalktı. "Kabul mü şimdi, gidiyor muyuz?"
Ben tereddütle Müge'ye baktığımda, onun Onur'a baktığını gördüm. "Nereye gideceğiz?" diye sordu meraklı bir sesle.
Hala şaşkındı ama belli etmemeye çalışıyordu çünkü ikisinin de rahatsız olmasından korkuyordu. Mutfakta kahvaltıyı hazırlarken kısık sesle söylemişti bunları. Yıllardır uzaktan takipçisi olduğu iki kişiyle aynı evde olmak garip hissettiriyormuş.
Mesela annem, her çarşamba televizyonda izleyip iltifatlar ettiği o kişinin şu an evinde olduğunu, kızının sevgilisi olduğunu bilse ne yapardı, merak ediyordum.
Bir tarafta da alttan alttan saydırdığı, muhtemelen oynadığı karakterden nefret ettiği Onur vardı.
Üçünün karşılaşabileceği bir an komik olabilirdi ama şimdilik bunu görmek istemezdim. Annemin verebilecek olduğu tepkiyi kestiremiyordum.
"Nereye olduğuna siz karar verin," dedi Onur ellerini ceplerine yerleştirirken. "Benim dışarı çıkmam gerekiyor şimdi, yarım saate gelirim. Çıkarız o zaman?"
"Hayırdır?" dedi Asaf göz kırpıp. "Nereyi biliyorsun da nereye gidiyorsun sen?"
"İşim var. Anlatırım sonra, siz de hazırlanın."
Daha fazla bir şey demeden kapıya ilerlediğinde Müge de hemen ayağa kalktı. "Ben de eve gidip hazırlanayım o zaman," dediğinde Onur duraksayıp Müge'ye baktı. "Bana da yakında olan bir market tarif etsene ya, iki saat aramayayım."
Az sonra ikisi beraber evden çıktığında kapattığım kapının önünde bir süre bekledim. Asaf'la geldiğinden beri ilk kez baş başa kalacaktık ve kalbim, bu anın verdiği heyecanla sertçe atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tazminat Ortağı | texting
Teen FictionIşık; Sen osun, değil mi? Işık; O dizinin başrolü sensin ve haftalardır beni kandırıyorsun görüldü.