12.BÖLÜM
"Hoşgeldin aramıza. İyi ki geri geldin ailemize, bana..."
"Bana derken?" Dedim kaşlarımı çatarak. Ne dediğini sorumla fark etmiş gibi o da kaşlarını çatmıştı.
"Yani hepimize." Dedi kısık bir sesle.
"Anladım." Diye mırıldandım. "Bende eve gidiyorum. Sonra görüşürüz." Dedim fazla uzatmak istemediğim için.
Aslında ne anladığımı bilmiyordum. Sadece hemen yanından ayrılmak istemiştim. Zihnim doluydu,kalbim doluydu en önemlisi ruhum doluydu...
Eve geldiğimde anahtar yanımda olmadığı için kapı önündeki paspasın altından yedek anahtarı alarak açtım kapıyı. Bahar hanımın verdiği poşeti mutfak tezgahına bırakıp direk yatak odasına gittim.
Kendimi birşey yiyebilecek gibi hissetmiyordum. En iyisi biraz yatıp uyumaktı. Bahar hanımın verdiği kıyafetleri değiştirirek kendi kıyafetlerimi giydim. Tam yatağa girecektim ki salondan telefonumun sesi gelmeye başladı.
Boşverip yatağın içine girmeyi çok isterdim ama asker olduğum için böyle bir şansım yoktu. Karargahtan arıyor olabilirdi.
Üfleyerek ayağımı süreye sürüye salona geldiğimde telefonun az önce tezgahın üstüne bıraktığım poşetin yanında olduğunu gördüm.
Arayan kişi abimdi. Derin bir nefes alarak telefonu elime aldım. Onunla en son yemeğe gittim akşam konuşmuştum. Ondan sonra zaten ertesi günü acil göreve gittiğim için konuşamamıştık. Arama kapanmadan onaylayarak telefonu kulağıma yasladım.
"Çok şükür be kızım!" Diyen abimin telaşlı sesini duydum."Nerelerdesin sen?"
"Kusura bakma abi. Görev çıktı acil gitmem gerekti sana da haber veremedim." Sesim çok yorgun çıkıyordu.
Abim de bunu anlamış olacak ki birkaç saniye sessiz kaldı. Sonra daha yumuşak bir tonda "Korktum Mehir. Sana ulaşamayınca Azra'yı aradım onun da haberi yokmuş gittiğinden." Dedi.
"Dediğim gibi acil görev gelince ikinize de haber veremedim. Yeni döndüm bende zaten birkaç saat oldu." Diyerek salona geçerek koltuğa oturdum. Başımı koltuğu yaslarken gözüm çoktan dalmıştı boş bir yere.
"Tamam güzelim sen iyisen bir sıkıntı yok. Ben seni merak ettiğim için telaşlandım sadece."
Söylediklerini onayladığım mırıltılar çıkardım. Aramızda kısa bir sesslik oldu. En son konuşmamız yarım kalmıştı. Beni büyüten annemle ilgili konuşmamız lazımdı. Benim ona öğrendiğim gerçekleri anlatmam gerekliydi. Ama iki meseleyi de konuşmaya takatim kalmamıştı.
'Hadi biraz daha sabret 'dedi içimdeki ses. 'Sen çok güçlüsün Mehir abinle herşeyi konuş sonra da saatlerce ağla ve uyu' dedi.
"Abi benim seninle konuşmak istediğim şeyler var." Diyerek konuya girdim.
"Olur abim konuşalım. Benimde senle konuşmak istediğim şeyler var zaten." Dedi ama abimin konuşmak istediği meselenin kim hakkında olduğunu biliyordum. Bu yüzden "Önce sen başla." Dedim abime.
"Annem." Dedi sıkıntıyla."Dokuz ay önce akciğer kanseri olduğunu öğrendik Mehir. Son evre yani yapılacak artık hiçbirşey yok."
"Niye bana söylemedin?"
"Annemle en son karşılaşmanız hoş değildi. Biliyorum sen sonuna kadar haklısın. Ama o annem sende kardeşimsin. İkinizden de vazgeçemiyorum."
"Biliyorum." Dedim eski anılar aklıma gelirken. Küçükken anneme yakalanmadan nasıl benimle ilgileniyordu.
"Annemin seni daha fazla üzmesini istemedim. Bu yüzden söylemedim sana söyleseydim ne kadar anneme karşı iyi duyguların olmasa da aklın hep burda olacaktı."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİCRAN (Aile+ Askeri Hikaye)
Teen FictionHicran, ayrılık demekti. Mehir yıllarca ayrı kaldığı ailesini bulduktan sonra mutlu olabilecek mi? Bu hikaye bir aile kurgusudur. Ama klasik aile kurgularından değildir. Karıştırılan bebek yoktur. Kardeşlerine kötü davranan abiler yoktur. Sadece se...