Birlikte Son Gece

Start from the beginning
                                    

"İşe yarıyorsa eğer, devam edeceğim."

Vegas bunu dedikten sonra Pete'in üstüne uzanmış ve onun boynuna öpücükler bırakmaya başlamıştı.

"Sakın iz bırakma, yarın yayına çıkacağız."

"Off. Yakacağım sonunda bu programı."

Vegas Pete'in tişörtünü sıyırmış, bu sefer görünmeyen yerlerine öpücükler bırakmaya başlamıştı. Karnını sakince öperken elini de Pete'in eşofmanına atmıştı.

"Yapma..."

Pete ona engel olmaya çalışmış ama Vegas onun eşofmanını hızlıca aşağıya çekmişti.

"Kendini bana bırakmayı deneyemez misin?" Demişti Vegas gülümseyerek. Bu gülümseme çok tehlikeliydi çünkü Pete neredeyse bu gülüşe kanacaktı.

"Deneyebilirim ama istemiyorum." Demişti Pete hafifçe Vegas'ı üstünden iterek. "Bu ilk tatil ödülümüz ve bu hız bize zarar verecek."

Pete bunu ciddi bir tonla söylemişti. Vegas aslında onun bu dediğine katılmasa da bir yerde saygı duymak zorunda hissetmişti.

"Pekala." Deyip sakince Pete'in üstünden indi Vegas ve kendini yatağın boşluğuna bıraktı. "Bu şekilde olsun istiyorsan böyle olsun. Ama yarın o eve döneceğiz ve bunu yaşayacak şansımız olmayacak belki de bir daha."

"Döndüğümüz zaman düşünürüz artık bunu." Deyip gülmüştü Pete. Vegas'ın daha fazla ısrarcı olmaması açıkçası hoşuna gitmişti.

Demek ki istediği zaman kendine engel olabiliyordu.

...

Tay yatağında uzanırken ara ara da Jace'e bakıyordu.

Aslında Magnus'un Jace ve kendisini seçmesini istemişti Tay. Ama Pete ile kendisinden daha yakındı elbette.

Tay ona alınmamış olsa da birazcık üzülmüştü. Üzülme nedeni ise Jace ile olacak bir tatili kaçırmalarıydı.

"Uyuyor musun Jace?"

Jace biraz uykulu bir sesle "Henüz değil." Demişti. Uyumuyordu ama her an uyuyabilirdi.

"Bugün keşke o tatile birlikte gidebilseydik."

"Önümüzde çok zaman var, elbette birlikte gideceğimiz bir zaman da olacaktır."

Jace bunu derken gözlerini açıp Tay'ı süzmüştü.

"Üzüldüğün nokta Magnus'un seni seçmemiş olması mı yoksa benimle tatile gidememek mi?"

"Bilmem, ikisine de birazcık üzüldüm. Ama Magnus Pete ile ve Alec de Vegas ile daha iyi anlaşıyor. Bu karara da açıkçası çok şaşırmadım."

"Belki senin rahatsız olacağını düşünmüştür. Yani orada baş başa olacağız, belki bana güveni yoktur o an için."

"Belki de öyledir. Zaten iki çift seçse eminim bizi de seçerdi."

Tay bunu dedikten sonra Jace'e bakmıştı bir süre.

"Jace, yanıma gelir misin bu gecelik. Yarından sonra başka odalarda yatacağız. Son gecemizde birlikte olalım en azından."

"Rahatsız olmaz mısın?"

"Olacağımı düşünsem teklif eder miyim?"

Jace, Tay'ın fikrini değiştirmesinden endişe edip anında ayaklanmıştı. Sonrasında Tay hafifçe yana kaymış ve Jace de yanına uzanmıştı.

Tay'a minimal düzeyde dokunmaya çalışırken Tay hiç çekinmeden ona sıkıca sarılmıştı.

"Böyle uyuyalım o zaman." Demişti Tay başını Jace'in omzuna yaslarken. Şu an çok huzurlu hissediyordu ve Jace'in hızlanan kalp atışlarını da hissetmişti.

"Uyuyalım." Diyerek Tay'ın saçına küçük bir öpücük bırakmıştı Jace. Bu an onun zihninden uzun süre silinmeyecekti.

....

Payu duştan çıktıktan sonra Rain'i masasında bir şeyler çözerken bulmuştu.

"Ne yapıyorsun?"

"Okulum tatilde olabilir ama bir şeyler çözmem gerekiyor paslanmamak için."

"Yardımcı olabileceğim bir durum varsa yardımcı olabilirim."

Payu ile aynı bölümde okuyordu Rain, bu yüzden Payu onun derslerine oldukça hakimdi.

"Şu anlık yardıma ihtiyacım yok gibi duruyor."

"Hm, anladım. Bu arada Macau ile iyi anlaşıyor gibisiniz."

"Öyleyiz, ayrıca ben Time dışında herkesle iyi anlaşıyorum bu evde." Demişti Rain Payu'ya bakıp. "Sıcakkanlı bir insanım çünkü."

"Öylesin evet."

Gerçekten Rain renkli bir kişilikti. Dışarıdan biraz deli dolu gözükse de mantıklı kararlar alırken hep daha düşünceli davranabiliyordu.

"Yarın odalar değişecek. Belki Macau ile aynı odaya düşersiniz."

"Umarım öyle olur. O ya da Vegas ile aynı odaya düşersem sevinirim."

"Benden bu kadar rahatsız olduğunu bilmiyordum."

"Hmm, sen de bana bayılmıyorsun bence. Benim yerime Tay'ı tercih edersin gibi görünüyor."

"Sanırım öyle yapardım." demişti Payu yatağına geçerken. Rain bu cevap üstüne derin bir nefes alıp vermişti.

"Gerçekten... neyse bir şey demiyorum. Jace duymasın ama bunu, sonra yine kavga çıkabilir. Belki bu sefer senin ağzını burnunu kırar da aklın başına gelir."

"O kolay olmaz pek. Sen şu kasları gördün mü?"

Payu bunu derken yumruğunu sıkıp kaslarını göstermişti. O sırada Rain "Bekle bakayım." Diyerek yandaki büyüteci eline aldı ve Payu'ya döndü. "Hmm, böyle bakınca varmış gibi duruyor, evet."

Payu tek bir hamle ile onun elindeki büyüteci almış ve hafifçe onun üstüne eğilmişti.

"Bunu başka şekillerde de kanıtlayabirim."

Bir anda Rain'i tek koluyla kaldırıp kucağına almıştı Payu. Rain o bunu yaparken çığlık atıp Payu'ya tutunmuştu sıkı sıkıya.

"Ahh! Ne yapıyorsun, ödümü kopardın."

Payu onu yatağına taşıdıktan sonra bi anda kendi de üstüne uzanmıştı.

"Kanıtlamak için bu yeterli mi?"

"Beni bu evde herkes kucağına alabilir rahatça. Küçücük bir şeyim sonuçta. Mesela Macau da rahatça kucağına alabilir beni. Hatta belki tek koluyla bile taşır."

Rain bunları söylerken Payu istemsizce sinirleniyordu.

"Sürekli bu çocuğun konusu açılacak sanırım."

"Üzülme." Deyip onun üstünden sakince itmişti Rain. "Yarın başka odalara geçince bana katlanmak zorunda kalmayacaksın nasılsa."

...

Rain'im ya, annesi yer onu *-*

Nasipte Varsa OlurWhere stories live. Discover now