8 | BEKLENMEDİK

22.5K 1.1K 1.1K
                                    

Ayyyy merhabalarr!!!!!

Vallahi de billahi de dayanamayıp yeni bölüm yazdımmmm. Kıymetimi bilin ayollll

Çok heyecanlandım lan. Geçen bir video çıktı bir anda karşıma, lan baktım bizimkilerin repliği! O kadar mutlu oldum ki.... Anlatamam... Böyle görmek, olmak, büyümek beni çok çok mutlu ediyor. Sizin yorumlarınız, begenileriniz, önerileriniz beni ruhlandırıyor, yeni bölüm sevincini filizlendiriyor kalbimde❤️

Sizi çok seviyorum!

Tiktokta bizi önermeyi unutmayın! Eğer video yaparsanız, bana bildirmekten çekinmeyin. Beğenilerinizin biri benden🫠❤️

Etiket kullanırken, #tabbowattpad etiketini kullana bilirsiniz. Hem Twitter'da, hemde Tiktok'da. ^^

Düşüncelerinizi, fikirlerinizi ve teorilerinizi paylaşmaktan çekinmeyin ^^

Yıldızları parlatıp, yorumlara hazırsak başlayalım...

Keyifli Okumalar Dilerim!

🌑

Bu benden Rauf'a... Rauf'u anımsatıyor...

8. Bölüm: Beklenmedik

22 sene önce...

Küçük çocuk sabırsızca ayaklarını oturduğu, kendine epeyice büyük gelen koltuktan sallıyordu. Çok heyecanlı idi. Kalbi resmen ağzında atıyordu desek, yalan olmazdı.

Hem parmakları ile oynuyor, hem de az sonra olacak şeyi sabırsızca bekliyordu. Sahi kaç saattir burada idi? Artık neredeyse sabrı çocuk öfkesine gidiyordu. "Ana, ne oldu? Bitmədi?!" Çocuk sabırsızca içeride iş yapan annesine doğru bağırdı. Merak ediyordu. Annesi az önce yanına gelmiş ve onun kendisini burada beklemesini söylemişti. Küçük ise her zaman ki gibi annesinin sözünü yere salmamış, ona söylenen gibi oturmuş bekliyordu. "Offf..." Sabırsızca oflamasına rağmen beklemeyi seviyordu. Tabi sadece annesini!

Annesi beklemeye değer bir kadındı...anneydi... Annesi onun için yaşamak için suya tututan, ölmeyi haketmeyen bir kadındı. Annesinin suyu ise o'ydu. Çocuğu... Göz bebeği...

"Gəlirəm Rauf!" (Geliyorum Rauf!) Annesi içeriden aynı şekilde bağırarak karşılık verdi küçük, yaramaz oğluna. Rauf annesinin sesini duyduğunda içindeki sabırsızlık daha da artmıştı. Ancak annesi bekle dediyse beklemeli idi. Bu onun için bir kuraldı.

Hâlâ ayaklarını sallamaya devam ederken, elini boynunda ki kahverengi kurşun kolyeye attı. Bu kolyesini çok seviyordu nedense. Kolye ile oynamaya devam ederken bir anda kapının zili çaldı. "Rauf qapını aç!" Annesinin sesi ile hemen koltuktan kalktı ve kapıya doğru koştu. Kapının zili öyle bir çalınıyordu ki, sanki canavarlar gelmişti!

Belki de.

Canavar.

Rauf kapıyı açtığında gördüğü beden ile bir adım geriledi. O aşina olduğu gözler ve bakışlar bir adım daha geri gitmesine sebeb oldu. Eli hâlâ kapının kolundayken elini sıktı. Kapının önündeki beden içeriye girerek Rauf'u itti. "Sənə yüz dəfə demişəm ki qapının qabağında mal kimi dayanma!" (Sana yüz kere dedim kapının önünde mal gibi durma!) Bağırtı sesi ile yerinde sıçradı Rauf. İçeriden gelen annesi bir Rauf'a, bir de büyük bedene bakıyordu. Annesinin gözlerinden bile o iğrenç korku hissini göre biliyordu... Korkuyu iliklerine kadar hissediyordu... Şimdiyse sadece susmuş, önündeki iki bedene bakıyordu. Bu gününe kadar düşman, ateş ve barut olan o iki bedene... Biri çocukluğunun kahramanı, diğeri ise katiliydi...

TABBOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin