yirmi üçüncü bölüm

52.5K 3.2K 219
                                    

"Tamam," dedim sonunda, çok da fazla düşünmeden ve doğacak sonuçlarını sorgulamadan.

Müge dakikalardır aynı şeyi anlatıyordu; İstanbul'a gitme hayallerini. Herkese teyzesini ziyarete gideceğini söylemişti ama bana, Asaf'ın oynadığı dizinin setine gideceğini itiraf etmişti. Asaf'la tanışmak istiyordu ve bunu o kadar heyecanla söylemişti ki, hissettiğim duygulardan sonuna dek çekiniyordum.

Annesi bensiz gitmesine izin vermediği için ısrar etmişti ve ben de kabul etmiştim çünkü dün, patronum yıllık iznime çıkabileceğimi söylemişti.

"Ama seninle sete falan gelmem," diye ekledim.

"Tamam tamam," diyerek ayağa fırladı. "Ben oraya kuzenimle giderim zaten. Çok mutluyum, Işık! Resmen Asaf Erdem'i canlı kanlı göreceğim, inanamıyorum..."

"O da senin benim gibi bir insan."

"Olsun," dedi omuz silkerek, umursamadan. "Şimdi sen çanta hazırla, yarın çıkacağız yola."

"Yarın mı?" diye şaşkınlıkla ayağa kalktım onun gibi.

"Evet, yarın." Yüzünde, onda hep rastlamadığım neşe saçan bir gülümseme vardı. "Onlar da sezon finaline girecek, yani set her an bitebilir. Ne kadar erken, o kadar iyi." Kapıya doğru ilerlerken, "Ben biletleri halledeceğim," dedi, kapıyı açtı. "Sen yarın sabah sekizde hazır ol. Öptüm canım, görüşürüz." Kapıyı çekip çıktığında üzerimden atamadığım şaşkınlığımla tekrar koltuğa oturdum.

Kendimi ne kadar saçma bir durumun içine soktuğumun farkındaydım ama düğümü nereden ve nasıl çözeceğimi bulamıyordum.

Müge, Asaf'ı çok seviyordu ve ben dün, arkadaşımın sevdiği kişiye bir nevi onu sevdiğimi itiraf etmiştim.

Müge'yle kesinlikle konuşmalıydım; ucu bağlı ip, kördüğüme dönmeden.

***

İkinci kez geldiğim şehir, öncekinden farklı hissettiriyordu çünkü o zamanlar varlığından haberim olmayan kişi de şu an bu şehirdeydi. Aramızda mesafe yoktu ama daha bundan haberi de yoktu.

"Sen burada kal, ben yarım saate geleceğim, tamam mı?"

Müge'ye bakarken derin bir nefes verdim. Bir hafta boyunca onun teyzesinde kalmıştık ve gelir gelmez kuzeniyle hazırlanmaya başlamışlardı.

"Hemen mi gideceksin?" dedim sıkıntılı halime son vermeye çalışırken.

Saat öğlen dörde geliyordu, bu saatlerde işte olmamak garip geliyordu.

"Ee diyorum ya kızım, ne kadar erken o kadar iyi." Düzleştirip uçlarına dalga yaptığı saçlarını omzundan geriye attı. "Sana fotoğrafları atarım. Numaramı da vereceğim, belki döner."

Ellerimi yüzüme kapatıp çığlık atarak ağlamak istiyordum.

"O adamın sette olduğu kesin mi?" dedim ensemi kaşırken.

"Öyledir herhalde, değilse de evine gideriz artık." Kendi kendine güldüğünde yüzüne dehşetle baktım. "Saçmalama artık Müge," dedim uyarıcı bir tonda. Ciddi değildi ama yapacak bir hali de var gibiydi.

"Neyse neyse," dedi çantasını da alıp. "Gelirim iki saate. Sen de dinlen."

Odadan çıktığında gözlerimi kapatarak kendimi geriye çektim ve başımı yatağa yasladım. İşi çıkmaza sokan bendim, bunların sebebi de bendim.

Telefonumdan gelen bildirim sesiyle beraber elimi uzatıp aldım ve gelen mesaja bakarken dudaklarımı birbirine bastırdım.

Tazminat Ortağı; Eve geçiyorum ben

Tazminat Ortağı; Çalışıyor musun sen hala?

Dünkü söylediğim şeyden sonra bunun ne demek olduğunu sormuştu ve ben de geçiştirerek konuyu başka taraflara çekmiştim. Anladığını biliyordum ama sözsüz bir anlaşmayla sessizlik sağlıyorduk bu konuyla ilgili.

Işık; Asaf, orada kalsana bir saat daha

Işık; Dolan öyle, birkaç sahne çıkar belki payına, çek çek dur

Tazminat Ortağı; Dur bir gülüp geleceğim
(15:54)

Tazminat Ortağı; Neden istiyorsun böyle bir şey?
(15:56)

Işık; Benim bir arkadaşım seni çok seviyor falan demiştim sanırım, demediysem de öyle işte

Işık; Seninle fotoğraf çekilmek istiyor, çekilir misin?

Tazminat Ortağı; Ciddi misin

Tazminat Ortağı; Adı ne?

Işık; Müge

Işık; Ama beni tanıdığını falan söyleme, tamam mı?

Işık; Haberi yok

Tazminat Ortağı; Niye saklıyorsun?

Işık; Saklamıyorum ki, söyleyeceğim bir ara ama zaman olmadı

Işık; Yapar mısın?

Tazminat Ortağı; Manyak mısın Işık, tabii ki yaparım

Tazminat Ortağı; Arkadaşınmış hatta seve seve çekilirim

Tazminat Ortağı; Arkadaşın şanslı, özel pozumu vereceğim ona

Işık; Özel pozun da mı var?

Tazminat Ortağı; Hoşuma giden insalara farklı, gıcık olduklarına farklı poz veriyorum kızım bu işin adabı budur

Tazminat Ortağı; Mesela seninle bir fotoğraf çekilsek, hepsinden ayrı olur

Işık; Allah Allah, onun adı ne olur?

Tazminat Ortağı; Hoşlandığım kız pozu nasıl?

Işık; Asaf

yazıyor...

Tazminat Ortağı; Söyle bakalım, ciddi ciddi Asaf dediğine göre utandın sen

Işık; Ben İstanbul'dayım

Görüldü.

🪁

dün 10binken yazmayı unuttum, bugün 20bin olmuş. cokkkkk teşekkür ederim :'))

yorumlarınız çok tatlı ve motive edici, onun için ayrıca teşekkür ederim. bir anda sıralamalarda falan da yükselmiş yeni gördüm,
burada eğlenmek için yazdığım şeyleri okuyup beğenmeniz beni aşırı sevindiriyor.

ve iyi bayramlar,
hep de iyi günler.
<3

Tazminat Ortağı | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin