B1-{1 Temmuz sabahı}

53 21 7
                                        


1 Temmuz sabahında bir kehanetin ortaya çıkmasıyla birlikte her şey değişti. İmparatorluklar arasında süren güç ve saltanat mücadelesi, bir süreliğine ateşkes ilan edildi. Herkes bu kehanetin ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordu.

Kehanet, Nemf anneden doğan ilk kız çocuğun güç ve saltanat getireceğini söylüyordu. Ancak bu sıradan bir Nemf olmayacaktı, aynı zamanda Nemf İmparator'un ilk doğan kızı olması gerekiyordu. Bu kehanetin kurbani ise Nemf İmparator'un kızı Verda oldu.

Verda, sevdiğiyle evlenmenin hayalini kurarken, kehanetin tam ortasında kalmıştı. Ne yapacağını, hangi kararı vereceğini bilemez hale gelmişti. Hem aşkı hem de krallığı arasında bir seçim yapması gerekiyordu.

Verda'nın içine düştüğü bu karanlık durumu betimlemek gerekirse; gözlerindeki ışıltı solmuş, yüzünde bir kararsızlık ve üzüntü belirginleşmişti. Gözlerinin derinliklerinde umut ve hayalleriyle birlikte korku ve endişe de okunuyordu.

Kehanetin yükü, Verda'nın omuzlarını büyük bir baskı altına almıştı. İçindeki çelişkiler ve karmaşa, dışına da yansımıştı. Beden diliyle, bu ağırlığı taşımak için omuzlarını düşürmüş, adımları yavaşlamıştı. İçindeki savaş, dış görünüşüne de yansırken, ruhundaki derin acı gözlerinden akan yaşlarla dışavuruluyordu.

Verda, hayallerini ve sevdiklerini bir çıkmaza sürükleyen bu kehanetin korkunç gerçeğiyle yüzleşirken, içindeki gücü ve kararlılığı bulmalıydı. Ya krallığı için aşkından vazgeçecek ve kehanetin kurbanı olacaktı, ya da kendi kaderini belirleyerek yeni bir yol çizecekti.

Nemf İmparatoru, kızını korumadaki çaresizliği ile ilk defa yüzleşiyordu. Bir zamanlar güçlü ve otoriter olan imparator, şimdi ise tüm güçsüzlüğünü hissediyordu. İçinde hızla büyüyen suçluluk duygusu, onu adeta kemiriyordu.

Gözlerinden akan yaşlar, hem güçsüzlüğünü hem de içindeki yangını simgeliyordu. Bu yaşlar, gözyaşlarından akan bir nehir gibi akıyordu, adeta acıyı ve kaybı yansıtıyordu.

İmparator, tek yumruğunu sıktı ve Tanrı Ragbus'e yemin etti. Bu yemine göre, eğer eskisi gibi güçlü olsaydı, kızını korurdu. İçindeki öfke, acı ve umutsuzluk bir araya gelerek gözlerinden ateş gibi fışkırıyordu. Ragbus, imparatorun bu yemine şahit olmuştu.

Verda'nın annesi ise bir asilzadeydi ve adı Mariam'dı. İmparator, Mariam'a büyük saygı ve sevgi duyardı. Her zaman ailesini korumak ve güvende tutmak için elinden geleni yapardı, ancak ne yazık ki Mariam bir suikaste kurban gitmişti. İmparator, bu acı kaybı içinde hala derinden hissediyordu.

Beyaz lirium çiçekleri, Mariam'ı simgeliyordu. İmparator, Mariam'ın hatırasını yaşatmak için çiçeklere olan sevgisini ve değerini sürdürüyordu. Onları koruyup güvende tutmak, onun için bir anlam ifade ediyordu.

Saray, büyüklüğü ve görkemiyle herkesin hayranlıkla baktığı bir yapıydı. Onlarca oda, uzun koridorlar ve gizemli odalarıyla doluydu. Her bir odada ayrı bir hikaye, ayrı bir sır saklıydı. Bu koskoca saray, Nemf İmparator'un çaresizliğine ve bir babanın gözyaşlarına şahitti.

İmparatorun hıçkırıkları, sarayın koridorlarında yankılanıyordu. Sesleri, sessiz havayı kesiyordu. Koridorlar, bu hüzünlü seslerle dolup taşıyordu. İçlerine yayılan acı ve pişmanlık, sarayın duvarlarında yankılanıyordu.

İmparator Mason, kırklı yaşlardayken yaşlanmış ve güçsüz hissetmeye başlamıştı. Nemfler için 45 yaş, güçlerini yitirdikleri yaş olarak kabul edilirdi. Mason ise 499 yaşındaydı, insan yaşına çevrildiğinde ise 46 yaşını geçmişti. Bu durum, kızı Verda'yı koruyamayışının pişmanlığını daha da derinleştiriyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Geçmişin Zincirleri 1: Mühür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin