-nineteen-

124 9 2
                                    


🐱

"Hose..."

Örtü ile kapattıkları yüzünü açtım.

"Daha otuz beş yaşındaydın... Erken olmadı mı sence de ? Bana mı kızdın? Seni küvetten daha erken çıkarmadığım için küstün mü ? Canın acıdı mı ? Nefes alamamak can yakıcı mıydı ? Bana tek kelime etmeden mi gittin gerçekten ? "

Elini tutup sıktım. Buz gibi soğuktu ve teni neredeyse bembeyazdı.

"Yanımda olduğun her an için teşekkür ederim. Huzur içinde uyu."

Alnından öpüp tekrar örtüyü kapattım. Kötü haberi ilk verdiklerinde ne tepki verdiğimi hatırlamıyorum.
Kantine inmiştim. Su alıp dışarıya çıktım ve hava aldım biraz. Sonra bir koşuşturma farkettim. Bir hemşire dışarıya yanıma gelip , 'doktor sizinle konuşmak istiyor ' dedi. Panik olmama yetmişti. Elim ayağım titreyerek yukarıya çıktım. Uzun zaman sonra asansör kullandım. Kata geldiğimde Hose-lee hala cihaza bağlıydı , başucunda iki doktor vardı. Merakla onlara bakarken birisi çıkıp yanıma geldi , ağlamaya başlamıştım bile .
Doktor sakin olmam gerektiğini, bunun herkesin başına gelebileceğini ve artık canının acımayacağını söylüyordu. Ben ona odaklanamıyordum. O an kısa bir şok geçirmiş ve kalmıştım öylece.
Birkaç dakika sonraysa sakin kalmak istesem de feryat figan etmiştim.
Ölüme saygım vardı , Tanrı'nın işiydi sonuçta. Öyle ya da böyle ölecektik ama canım çok yanmıştı.
Çocukluğumdan beri her zor durumumda yanımda olan arkadaşım , çocukluğum gitmişti.
Son üç yıl görüşmemiş olsakta ara ara haberlerini alırdım , kanser olduğunu da rastlantı sonucunda öğrenmiş ve ona ulaşan ben olmuştum.
Aldığım para tedavisi içindi , işe yaramamıştı. Gitmişti , geri dönmesi de mümkün değildi.
Sakinleştirici yapıldığını hatırlıyorum. 
Eşyalarını verdiler sonra bana. Kıyafeti, telefonu , kimliği , cüzdanı...
Cenaze işlemlerini de ben yaptırmalıydım. Kimsesi yoktu.
Kendimi olabildiğince çabuk toparlamalı ve ruhuna acı çektirmeden işlemleri tamamlamalıydım.
Ne kadar ayakta durmakta zorlansam da hemşireler sağolsun , yardımcı oluyorlardı.
Beni Suga'dan dolayı oldukça tanıyan vardı ve güzel ilgileniyorlardı.
İşlemlerin çoğu halledilmiş sadece bir iki imzalık iş kalmıştı hastanede.
Kantinden bir su alıp en üst kata çıkıp hastane başhekimine kağıdı imzalatmam sonrasında tamamlanacaktı.
Amerika'yı seviyordu , ölürsem burada kalayım demişti. İstediği gibi olacaktı elbette.

"Jiyu ?"

Kantinde elimdeki su şişesi ile oynarken birisi yaklaştı yanıma. Gözyaşımın izin verdiğince başımı kaldırıp tanımaya çalıştım. Tanımıyordum.

"Çok üzgünüm arkadaşın için. Yapabileceğim birşey var mı ?"
"Teşekkür ederim , yok. Onun için sadece dua edebilirsin."
"Umarım Tanrı cennetine kabul eder. "
"Umarım. "
"Şey , ben seni tanıyorum bu arada. BTS hayranıyım da. Biasım Jungkook ama Suga'yı da çok severim. Hepsini seviyorum gerçi. Herneyse , Suga ile ayrılmanıza üzüldüm. Onlar da bu hastanedeydi. Hala buradalar mı bilmiyorum ama... Eğer görmek istersen ..."

Suga mı ? Hiç umrumda değildi şuan.

"Teşekkür ederim ama görmeme gerek yok. "
"Barışmış olabilirsiniz diye düşündüm aslında , burada ikinizi de görünce."
"Barışma falan yok. Ayrıldık , bitti. Düşünmeyin öyle. Tesadüf sadece. "
"Anladım. Yapabileceğim birşey olursa söyle lütfen. Üçüncü kattayım ben. İsmim Jennie."
"Çok sağol Jennie. Olursa söylerim."

Tesadüf olması garipti tabi. Koca şehirde aynı hastanede.

'Bu sefer kurtulamayacağım.'

Hose-lee 'nin söylediği cümle yankılandı zihnimde. Hissetmiş gibi söylemişti bunu. Onun adına sevinmek bencillik sayılır mıydı ?
Acı çekmeyecek olması , hatrı sayılır bir sebep olurdu sanırım.

Contract || Suga of BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin