Teneffüs zili çalar çalmaz Sehun sınıftan çıktı. Sınıfta oturmanın bana bir yararı olmayacağını düşündüğüm için ben de ayağa kalktım. Kalkmamla bir kızın yanımda belirmesi bir oldu.
"Merhaba." dedi utangaç bir şekilde. "İsmim Shin Hana."
Kaşlarımı kaldırıp sadede gelmesini bekledim. "Dışarı çıkıyorsan sana eşlik etmemi ister misin? Okulu gezdirmiş olurum."
Teklifini reddedecektim. Kız güzel olmadığından falan değil. Güzeldi. Oldukça. Ancak birine arkadaşlık edecek havada değildim. Tam gerek yok demek için ağzımı açmıştım ki kız hızlıca konuştu.
"Konuşmadan önce Sehun'un çetesi hakkında çok şey bildiğimi belirteyim. Bilgiye ihtiyacın olacak, güven bana."
Elime kapıyı gösterdim. "Önden bayanlar." Büyükçe gülümseyip yürümeye başladı. Onu takip ettim. Gerçekten okulun bölümlerini anlatacak olduğunda onu durdurdum.
"Okul umurumda değil. Sehun ve çetesi hakkındakileri istiyorum."
Büyük bir sırrı çözmüş bir edayla bana baktı. "Çeteyi çökertmek amacın, değil mi? İyi birine benziyorsun zaten."
Onun tavrına güldüm. "O çeteye girmek istiyorum."
Gözleri büyüdü. "Bunun için çok da iyi bir giriş yapmadın."
"Bildiklerini anlatacak mısın, sınıfa mı döneyim?" Tehdidime aldırmadan bir banka oturdu ve yanındaki boş yere pat pat vurdu. Oturmadım. Kollarımı göğsümde çaprazlayıp ona baktım beklentiyle.
İç çekti. "Çetenin en korkutucuları olarak anılan Zitao, kendine Tao denilmesini tercih ediyor, bana aşık."
Küçümseyen bir gülüş koyverdim. "İnanmıyor musun? Yanıma, biraz yakına otur ve tam karşıya bak."
Amacının ne olduğunu anlamasam da yüzündeki ifade yüzünden denemeye değeceğine karar verdim. Kolum koluna değecek şekilde oturdum. Karşıya bakacakken Hana bir kahkaha atıp omzuyla beni dürttü.
Ne olduğunu anlamamış bir şekilde ona bakınca "Samimi davran." dedi. Dediğini yapıp ben de gülümsedim sahte bir şekilde, sonra göz ucuyla dediği yere baktım. Bahçenin öbür ucunda, 3 erkek oturuyordu. Bana, beni öldürmek istiyormuş gözleri diken kişinin Tao olduğunu fark ettim. Kafamı eğip ukala bir şekilde ona selam verdim. Tepkisini beklemeden Hana'ya döndüm.
"Gerçekten seninle ilgili."
"Tabi ki. Beni pek çok kez dışarı çıkardı. Bu yüzden çete içi hakkında bilgim var."
"Bunu bana neden anlatasın?" diye sordum. Bana güvenmesi için hiçbir neden olmadığına göre, bana yaklaşmak ve planlarımı öğrenmek için gönderilmiş biri olabilirdi.
"Benim tipimsin." dedi omuz silkerek. "Sana bildiklerimi anlatırım, ama beni bir randevuya çıkarman lazım."
Kaşlarımı kaldırdım. Bu seçeneği hiç düşünmemiştim. Tedbiri elden bırakacak değildim ama yapışık bir kız olması seçeneği de kenara atılamayacak kadar mantıklıydı.
Ben cevap veremeden zil çalınca birlikte ayağa kalktık. Binaya doğru yürürken "Pekala." dedim. "Seni bir randevuya çıkaracağım. Ama sadece bir tanesine. Bildiğin her şeyi bana anlatman şartıyla."
Hevesle başını salladı. "Saat altıda beni evimden alırsın."
Beni yüzümdeki hevessiz, sıkkın ifadeyle bırakıp sırasına gitti. Suratımı asarak Sehun'un önündeki yerimi aldım ben de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Dare You To Kiss Me, Oh Sehun!
FanfictionLuhan onları terk etmesi yetmezmiş gibi, hayatlarını zindan etmeye yeminli babasından intikam almak için Kore'ye yerleşir. Hedefi annesinin ve büyük babalarının çektiği acıları o iğrenç adama ödetmektir. Babası olacak aşağılığın sahibi olduğu okula...