16.Bölüm:Kanlı Eller

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Sana bir şey oldu sandım. Çok korktum." Alayla ona baktım ama bir şey söylemedim.

"Ben iyiyim ama arkadaşım değil. Üç saattir ameliyatta. Benim için kendini kurşunların önüne attı." dediğimda bakışlarını ameliyathanenin kapısına çevirdi.

Ezgi de dayımın yanına geldiğinde aynı zamanda gözleri ile iyi olup olmadığıma bakıyordu.

"Onun için ne yapabilirim?" dediğinde ona baktım. "Neden bunu yaptı ki? Senin önüne neden atladı ki?" diyerek devam etti.

"Baba ne saçmalıyorsun? Azra vurulsa daha mı iyiydi?" dedi Ezgi. Bunu demesiyle Salih ayağa kalkıp Ezgi'ye doğru yürüdü.

"Rüya'nın vurulması iyi mi?"

"Hayır tabiki, ama bunu yapmak zorunda değildi." dedi Salih'e bakarken.

Emre, Salih'i Ezgi'den uzaklaştırdı. Dayım, Emre'yi görmesi ile gözlerini benim üstümden ayırdı.

"Sen," dedi Emre'yi parmakla gösterirken. "Sen Azra'nın korumasısın. Azra'yı koruyamadın mı?"

Emre, Salih'in kolunu bırakıp dayıma baktı. Ofladım. Ekin bana bakarken bende bir adım attım onlara doğru.

"Elimde olan bir şey yoktu. Bir anda gerçekleşti olay." diyerek açıklama yaptı Emre. "Bir anda gerçekleşecek şeyler için varsın zaten. Bildiğimiz bir olay olsa yeterince önlem alırız zaten."

"O zaman etrafınız düşmanlar ile doluyken yeterince önlem alsaydınız." dedi Emre, dayım ile karşı karşıya gelirken.

"Sen kimsin de bana yapmam gerekenleri söylüyorsun?" dedi dayım aşağılayıcı bakışları Emre'nin üzerindeyken.

Emre hiç bir şey söylemedi. Dayım devam etti. "Ben seni yeğenini koruman için işe aldım ama görüyorum ki sen bu görevini pek yerine getirmiyorsun."

Dayıma çevirdim başımı. "İşine son veriyorum."

"Buna ben karar veririm." dedim artık dayanamayarak.

"Bu korumayı ben işe aldım. Ve buna ben karar veririm Azra." dedi dayım. "Bu koruma değil, Emre. Onun bir adı var dayı. Kendine gel. Elinde olan bir şey yoktu." dedim Emre'ye böyle davranmasına izin vermeyerek.

"Hayır!" Sesini yükseltmişti. "Onun işi bu. O sen değil Azra. O Ezgi de değil. O bir koruma. Senden alçakta. Ben maaş veriyorum bunlara. Görevlerini yapmayacaklarsa, benim evimde de çalışamazlar. Şimdi burada bu çocuk def olu-"

"Cihan!" Bağırmam ile sustu. "Buradan def olup gitmesi gereken o değil, sensin." dememle bana kaşlarını çatıp baktı.

"Ne?"

"Sen," dedim ve bir adım attım ona. "Bu hastaneden def olup gideceksin!"

"Ben istemediğim müddetçe-"

"Hemen!" dedim dişlerimin arasından. Dayım daha fazla zorlanmadan Ezgi'yi alıp gitti.

Nefes alamadığımı fark ettiğim için ekibin yanından uzaklaştım. Hava almak için hastaneden dışarı çıktım.

İleride gördüğüm banka oturmak için oraya doğru ilerledim. Banka oturduğumda karşımdaki hastaneyi izlemeye başladım.

Daha sonra gözüme bir anne, baba ve çocuk çarptı.

Anne ve babası çocuğun elinden tutmuş ve hastaneden çıkıyorlardı. Çocuk hastaydı büyük ihtimalle. Burnu kızarmıştı ve gözleri kızarmıştı.

Çocuğun burnu akınca babası cebinden çıkardığı peçete ile burnunu sildi. Bu benim yutkunmama neden olurken gözlerimi başka bir yere çevirdim.

AVIM SENSİN Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ