Marlon gittikten sonra tüm gece sabırsızlık içinde bir o yana bir bu yana dönüp durdum. George ben istediğim için saati kesin verirdi ama biraz vakit geçince farketmiştim. Kocamı eski sevgilimin yanına gönderdiğimi...
Umarım kavga falan etmezlerdi. George biraz yaramaz çocuk gibiydi, alaycıl kişiliğiyle Marlon'u kışkırtmamasını umdum. Gerçi benim kocamda George kadar laf oyunlarında şahane bir insandı.
Off bunlar kesin laflarıyla birbirlerini yerden yere çarpardı! Laflarıyla değilse de büyüleriyle ortalığı yıkarlardı. Gerçi Marlon bir kara büyücüydü, kara büyü normal büyüye göre daha baskın ve tehlikeliydi. Yine de George büyü kulesi efendisi olduğu için güç seviyesi Marlon'a hemen hemen yaklaşırdı. Onun seviyesine erişmesede en azından ölmeyecek kadar kendini savunurdu- ayy ne ölümü be?! Ölmeyecek kimse abartma Gracelýnn! Alt tarafı bir saat alıp gelecek adam.
Yüzümü tokatlayıp yorganı kafamın üzerine çektim.
Kapanan gözlerim her ne kadar ruhum enerji dolu olsada beni uykuya teslim etti.
●
Sabaha doğru geç saatlerde uyandığımda belimde iki adet insan kolu hissetmiştim. Korkuyla büyüyen gözlerimle hemen yatağın yanındaki komodinin üzerinde bulunan şamdanı alıp arkamdaki bedene fırlatmıştım ki-
Ahh, kocammış.
Şamdanı tutan eli çok normal görünse de yüzü çok garipti. Gözleri dehşetle bana bakarken ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.
Tanrıya şükür refleksleri kuvvetliydi. Yoksa şu an kocamın pekmez olmuş beyniyle bakışabilirdim.
Tedirginlikle yutkundum ve muhtemelen o bunu duydu.
"- Şey, ben sen olmayınca- yani şey, biri girdi sandım odaya, yabancı biri yani sen değil, şimdi senden başkasının bana sarılmış olması çok absürt biliyorum ama- yani ne bileyim arkamda kol hissedince- hani dedim ki belki sapık falandır, ben evli bir kadınım sapıkları kovmalıyım diye düşündüm çünkü izinsiz kimse bana dokunmamalı- gerçi izinsiz kimse kimseye dokunmamalı zaten ama- off Marlon özür dilerim başkası sandım işte ya! Bu arada hoşgeldin. George nasıl? İyi anlaştınız mı? Yorgun musun? Kavga falan etmediniz değil mi? Umarım etmemişsinizdir."
Uzun ve saçmalıklarla dolu konuşmamdan sonra gözlerinde ki dehşet ifadesi artan adam yavaş hareketlerle ayaklandı ve önce şamdanı köşeye bıraktı. Ardından bana döndü. Yüzüme on saniye boyunca boş boş baktı. Ardından bıkkınca bir nefes verdi ve tavana bakarak bir şeyler homurdandı. Sonra yatağa geri uzanıp gözlerini kapattı.
"- Bir şey söylemeyecek misin?" Huysuzca mırıldandım. O kadar şey anlattım en azından bir 'sen mal mısın?' falan deseydi bari.
"- Yat Tara."
Kaşlarımı çattım.
"- Sen bana emir mi veriyorsun? Hangi cüretle-"Elimden tutup beni yatağa çektiğinde az önceki oturur pozisyondan yan yatar hale gelmiştim. Şaşkınca ona bakarken Marlon gözünü bile açmamıştı. Tutup çektiği elimi eliyle birlikte kaldırıp göğsüne koydu ve sanırım uyumaya kaldığı yerden devam etti.
Ben de yerimde iki üç dakika kıpırdandım. Sonra yanına iyice yerleşip başımı bedenine yaslayarak uykuya dalďdım.
●
"- Anne sizce aileniz bizi sever mi?"
"- Tabii ki tatlım. Ayrıca sizde benim ailemsiniz. Tüm ailemin iyi anlaşacağını düşünüyor ve umuyorum." Danielciğimin babasına benzeyen ve aşırı ciddi duran ama benim gözüme çok şirin gelen yüzünü okşarken bunları söylüyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Düşes Canlandı
FantasyBen Gracelýnn Tara Valentin. İlk yaşamımda aristokrat bir leydiydim. İkinci yaşamımda ise 21.yüzyılda İspanya'da yaşayan biriydim. Okumayı severdim. Gençlik yıllarımda okuduğum bir romanda ilk yaşamımda ki kocamın ana karakteri olduğu bir hikâyeyi...