Jungkook bana güvenmeyi seçmişti.
O gün ona uzun uzun konuşmuştum. Kaza yaptığını duyduğum andaki, sonraki süreçteki ve şimdiki hislerimi anlatmıştım ona. Dürüst olmuştum. Başta sadece vücudu ve Minhye'ye olan inadım yüzünden yaklaştığımı söylemiş ama sonrasında bu duygularımı nasıl karman çorman ettiğini de anlatmıştım. Benim dahi yeni yeni kabullenebildiğim o hislerimi Jungkook'a anlatmıştım ve Jungkook ağlamıştı. Sessiz sessiz ağlamış ve sadece beni dinlemişti.
Ben gerçekten bu konuyu çok düşünmüştüm. Jungkook uyanırsa ve gerçekten yürüyemezse ne yaparım diye çok düşünmüştüm. Çünkü bu onun da dediği gibi zor bir süreç olurdu. Bu kesindi. Tekerlekli sandalyede yaşaması, sürekli birilerine muhtaç olacak olması onu zorlayacağı kadar beni de yardımcı olma konusunda zorlar mı acaba, onu o kadar seviyor muyum, tüm bunları göze alabilir miyim diye çok sormuştum kendime. Zaten çokça zamanım olmuştu düşünmek için ve geldiğim noktada fark etmiştim ki ben Jungkook'u bırakmayı bir kez bile düşünmemiştim. Sadece eğer zorlanırsam onu kırmadan nasıl dinlenebilirim, eğer kendini yük gibi hissederse ona nasıl yardımcı olabilirim, onu gerçekten sevdiğim için bırakmadığıma güvenebilir mi, ya da ona yetebilir miyim tarzında düşüncelerimin olduğunu fark etmiştim.
Onu garip bir şekilde yoğun hislerimle seviyordum ve aramızda genellikle cinsellik olarak ilerleyen son zamanlarda romantik anlama dönen ilişkimizin ardından nasıl bu konuma gelebildiğimi sorgulamıştım. Öyle ki acaba ona acıdım mı diye bile düşünmüştüm ama hayır. Sadece kanım deli akıyordu ve ben ona tutulmuştum. Bir nedene ihtiyacım yoktu. Kısa ya da uzun bir süre geçirmiş olmamız önemli değildi. Aramızdaki paylaşım ikimiz için de yeterliydi. Henüz ritmimizi bile bulamamıştık ve ben öyle bir inanmıştım ki bize, yürüyemeyecek oluşu bile bir engel olarak gelmemişti gözüme. Çünkü o yürüse de yürümese de ben onu öpmeye doyamazdım ki? Onu pamuklara sarma isteğim, sımsıkı sarılma, öpme, koklama, dokunma, hissetme isteğimle yürüyememesinin bir bağlantısı yoktu ki? Yaşayacağı hareket kaybı elbette bizi sekteye uğratabilirdi fakat bu aynı yatağa girdiğimizde birbirimize doyamayacağımız anlamına gelmiyordu. Ya da beni mutlu edemeyeceğini, beni güldüremeyeceğini göstermiyordu. O yine Jungkook olacaktı. Yürüyememesi sadece onun hareketlerini belli noktalarda kısıtlayacak, belli noktalarda da bana sorumluluk yükleyecekti ama o kadarı da gözümü korkutmuyordu.
Elbette zorlanabilirdim. Böyle yaşamadan konuşmak kolay gelirdi çünkü her zaman ama zorlanacak olmak sorun değildi benim için. Sadece gerçek bir sevgi hissetmek istiyordum ben. Minnettarlık falan da değil. Alacağım samimi bir sevgi ifadesi, bir bakış, bir öpüş, bir gülümseyiş benim için yeterli olacaktı.
Tüm bunların yanında Jungkook'un yürüyeceğine, biraz zaman alsa da eski formuna döneceğine olan inancım hiçbir zaman sönmüyordu. Belki de kabul etmemi sağlayan şey de buydu. İnanıyordum, gerçekten yürüyebileceğine inanıyordum. Jungkook'un her şeyi başarabileceğine inanıyordum. Başaramama ihtimali elbette vardı fakat inançtı işte, laf geçirebildiğim bir konu değildi.
Neyse ki demek için belki erkendi ve belki de onca söylediklerime rağmen güzel bir tabir değildi fakat en uygun tabir bu gibiydi çünkü Jungkook'un yürüyememe ihtimali sıfıra yakındı.
Günler geçiyor, geçtikçe de Jungkook iyileşiyordu. Bacaklarına yattığı yerden otomatik olarak yavaşça hareket eden, yürüme kabiliyetini kaslarına hatırlatan fizyoterapi araçları takılıyordu artık. Omurgası iyileşme sürecini tamamladığı zaman ayakta fizyoterapi hizmeti alacaktı. O zamana kadar yattığı yerden küçük hareketlerle kasları uyarılıyordu. Beslenme düzeni artık serumdan değil normal gıdalardandı. Tuvalet ihtiyacı konusunda biraz zorlanıyordu çünkü bir bebek gibi birilerinin ona temizlik konusunda yardım etmesi utanç verici geliyordu ona. Bir şey de diyemiyordum, yerinde olsam muhtemelen aynı şeyleri hissederdim çünkü. Ama elbette teselli etmeye çalışıyordum çünkü bu insanlar, yani hasta bakıcılar, kim bilir neler görmüş ve yapmışlardı. Onların işi buydu sonuçta.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slumber Party: taekook
Fanfiction"Me and your boyfriend playin' dress up in my house"