34 Bölüm "...."

En başından başla
                                    



" öfkem size efendim kızınıza değil onu benden ayırmak için önce ölümü göze almalısınız."

Annem bana sımsıkı sarılmış gözlerimde ki yaşları siliyordu. Sessizdim sessiz kalıyordum calibin neler yapabileceğini adım gibi biliyordum.


" gideceğim calib sizinle daha fazla yaşamak istemiyorum."

Emin olmamış gibi baktı gözlerinde ki buruk hüzünü gördüm.


" gidemezsin ! Şeriatta boşanma yoktur tuğçe ! neden gitmek istiyorsun "

İstemsizce ayağa kalkıp cama yöneldim. Camı açacaktım ama herkesin konuşmamızı duymasını istemedim.

" Beria ile arana girmek istemiyorum. Ben Beria ile yaşamak istemiyorum. Bazen bana iyisin bazen de kötü."

Devam edecektim ki parmağı ile dudaklarımın üzerinde sus işareti yaptı.

 

" Beria psikolojik tedavi alacak tuğçe hem hamile olmasından dolayı hemde onun buna alışması için zaman vermen gerekmiyor mu ? Ben senin anlayışlı ve olgun olmanı sevmiştim yaşına rağmen."

 

Ne demişti az önce sevmiştim mi dedi yani artık beni sevmiyor anlamına mı geliyordu. Bunu soracaktım sormasına da babamlar var diye utandım.

" calib bu böyle daha ne kadar devam edebilir sence ?"

" bebeğimizi veliahtımızı annesiz bırakmazsın tuğçe gidersen bebeğimizin bir yanı eksik kalacak."

Duygusallaşmıştı calib ne istediğini bilmeyen adam ailemin karşısında dudaklarını büzmüş hüzünlüce gözleri ile yalvarıyordu bana.

 

" Kızım bizle gelirken bebeğini bırakmayacak bu çocuk benim torunumsa ben büyüteceğim."

Babam  kesindi kararında ama calipten ayrılmayı gerçekten istiyormuydum..

 

Elimi avucuna aldı " gerçekten gitmek istiyor musun ?" sımsıcacıktı avucu gözlerine baksam içimdekiler yarım kalacak gibiydi.

" sizin mutluluğunuz için dönmem lazım calib... Beria'ya sahip çıkman lazım. Herşeyi sil baştan yaşamanız lazım."

Öfke ile etrafına baktı " çıkın çabuk salondan."

Annem ısrarla çıkmamak için direnince " sadece konuşacağım çıkar mısınız?"


Salondan çıktıklarında endişelilerdi. " Tuğçe sen ne yapıyorsun tuğçe sana karşı ördüğüm tüm duvarı alt üst ettin bilmiyor musun? Sana uzak kaldıkça kendimi beriaya ait gibi hissetmeye çalıştıkça neden sana mıknatıs gibi çekildiğimi anlamıyor musun? Ben calib Mahmoud seni buraya getirdiysem geri dönmeni de sağlamam. Sevmiyorsan bile oğlunun babası olduğum için katlan bana..."

Kelimeleri söylediğinde öfke ile vazoyu devirdi " halen gitmek mi istiyorsun."


Devrilen vazonun sesi ile korkuyla karnıma kapanmıştım " calib sakın yapma bir daha." Ürkekçe ağlıyordum diz çökmüştüm. Diz çöküp önümde eki eliyle gözlerimde ki yaşı sildi..

" tuğçe sen yoksan ben yarım kalacağım sen benim yarım kalan yanımsın."


Fısıltı ile calibe baktım " şey calib ben acıktım." Gülümsemişti bembeyaz dişleri ile gamzelerini göstermişti bana yüzüne hayranlıkla bakarken " kalk çabuk yerden oğlum hasta olmasın."


Annem kapıyı araladığında titriyordu " kızım iyimisin sana bir şey yaptı mı ?"

Calibe ters ters bakıp beni kollarının arasına alıyordu babam ise " bu iş burada bitmiştir gidiyoruz."

"Gidemezsiniz ben asife mahmoud isem gidemezsiniz " ses yankılanmıştı.


calib memnun bakışları ile annesini onaylamıştı.

 

 

 

Irak'ta Bir Türk GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin