Ruhsuzmuş...
Götüm! Sensin o ruhsuz!
Öhm, neyse.
Selamlar sevgili okuyucu. Sana kısaca kendimden ve hayatımdan bahsedeceğim. Sonrada hikâyeye geçeceğiz.
Öncelikle, ben Gracelýnn.
Ascarta imparatorluğunun imparatoru Sedeon Ascarta'nın en küçük çocuğuyum.
İki ağabeyim, üç ablam var.
Ağabeylerimden biri -ilk doğan- küçük yaşta annesi tarafından kaçırıldığı için o nerede bilmiyorum. Ablalarımdan ikisi ise genç yaşta babamın isteğiyle siyasi evlilikler yaparak yurtdışına gönderildi. Diğer ablamsa evlendirilmedi ve ilk prensle taht yarışına girdi. İlk doğan çocuk ablamdı, ardından doğan ise ağabeyimdi. Ancak taht sırayla ilerlemiyordu, hakeden kazanır stratejisi uygulanıyordu. Bu yüzden ikisi küçük yaşlarından beri rakip olarak büyümüştü. Onlar potansiyel hükümdardı. İkisi dışında diğer çocukları varis olarak yetiştirmemişlerdi.
Aslında ağabeyim ve ablam düşman değildi. Aksine iki iyi arkadaştı. Bazı devlet adamları ve farklı olan anneleri üzerlerinde baskı kursada babamın sayesinde ikiside düşman olmamıştı. Hiçbir prens ve prenses birbirinden nefret etmezdi çünkü babam evlatlarını iyi birer kardeş olabilecek şekilde yetiştirmişti.
Kızlarına siyasi evlilik yaptırmasa tam mükemmel baba olacak adamdı. Aslında babamın bu konuda çokta suçu olduğu söylenemezdi. İmparatorluktaki asillerin baskı ve dayatmaları sebebiyle dış krallıklarla v.s barış yapabilmek ve ilişkiyi pekiştirmek için kızlarını evlendirmek durumunda kalmıştı. İsteği yoktu ama krallıktaki düzeni koruyabilmek için buna ihtiyacı vardı. Elbette çocuklarına rızalarını sormuştu. İstemezlerse evlilik gerçekleşmezdi çünkü babam çocuklarının fikrine önem verirdi.
Ablalarımdan birinin mutlu bir evliliği olduğunu biliyordum. Kocasının ilgisiyle şımartılıyor ve mutlu oluyordu. Onu gördüğüm ülkü* toplantılarında yüzünde güller açardı hep.
Diğer ablamın evliliği hakkındaysa bir şey bilmiyordum çünkü yaşadığı krallık küçük ve epey çetin şartlarda yaşanan bir yerdi. Ne istediğimiz gibi onu ziyaret edebiliyorduk ne de o bizi. Zor yolculuk koşulları yüzünden mektup veya başka bir şeylede haberleşemiyorduk.
Ağabeyim ve ilk ablamda zaten krallık sarayında babamla birlikte yaşardı.
Ah, kendimi anlatmayı atladım.
Ben de ablalarım gibi babamın isteğiyle siyasi bir evlilik yaptım. Yani şey, öyle sayılır. Ancak ben onlardan farklı olarak yurtdışındaki bir krallığa gelin olarak gitmemiştim. Kocam bizzat bu imparatorluğun arşidüküydü. Babamdan sonra bu topraklarda en çok söz sahibi olan, krallıkta ki en güçlü kişi oydu.
Eşim Marlon Morano De Valentin.
Anne/babadan ilk çocuğuna geçen arşidüklüğün şu anki dükü olan otuz yaşındaki Marlon Morano üç evlilik yapmıştı. İlk ikisi siyasi sebeplerleydi.
İlk karısı komşu krallığın prensesiydi. Prenses tatlı ve sevecendi. Herkesle anlaşabilme potansiyeli vardı ancak çok saftı. Aslında azıcık aptaldıda denilebilir. Kolay kandırılıyordu ve kendini ezdiriyordu. Dük onunla evliyken pek sorun yaşamamıştı, karısının birkaç dolandırılma ve eziklenmesini durdurması dışında..
Hatta öyle ki ilk karısından üç çocuğu vardı. Prenses, dördüncü çocuğuna gebeyken bebekle birlikte ölmüştü. Dükalıkta tutulan bir yıllık yasın sonunda dük, imparatorun emriyle ikinci karısıyla evlenmişti.
Varlıklı ve sosyal güç sahibi bir kontun kızı olan Zehirli Zechery ile. Ona böyle söylenirdi çünkü sözleri, bakışları gibi kalbininde zehirli olduğuna inanılırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Düşes Canlandı
FantasyBen Gracelýnn Tara Valentin. İlk yaşamımda aristokrat bir leydiydim. İkinci yaşamımda ise 21.yüzyılda İspanya'da yaşayan biriydim. Okumayı severdim. Gençlik yıllarımda okuduğum bir romanda ilk yaşamımda ki kocamın ana karakteri olduğu bir hikâyeyi...