Her şey nasıl başladı?

8.8K 187 11
                                    

ARKADAŞLAR OY VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN♥️

"Eslem! Hemen buraya gel!" Babamın sesiyle birlikte gözlerimi aniden çorba içirdiğim anneme çevirmiştim. Annemin gözlerindeki korku ve endişeyi görünce durumu ciddiye almak istememiştim. Ama babam buna izin vermedi. "Buraya gel dedim sana!" Babamın sesiyle beşikten ağlama sesleri gelmeye başlamıştı. Elimde ki çorba kâsesini sakin bir şekilde yere koydum ve erkek kardeşimin yanına giderek onu kucağıma aldım. Daha 5 yaşındaydı ama hala minik bir suratı vardı. Onu susturmaya çalışırken bir yandan da elimden geldiğince gülümsemeye çalışıyordum.

Arkamdan bana doğru yaklaşan babamın hiddetli ayak seslerini duyabiliyordum. Kardeşim Abdullah'ı yerine koyduğum an saçlarımdan tutan babamın bağırma sesi kulağımı çınlatıyordu. "Benim sözümü hiçe saydın! Seni öldürmeme çok az kaldı ESLEM! Çok az kaldı. DUYDUN MU BENİ?!" Saçlarımın kökleri acıyordu. Ama güçlü kalmak zorundaydım. Saçlarımı serbest bırakıp beni kendine çeviren babam yüzüme sert bir darbe atmıştı. Kendimi koruyamıyordum. Annem ise çığlık atmaya başlamıştı. Beni yeniden saçlarımdan tutup duvara fırlatan babamın sesi daha da yükselmişti. "Kes sesini! Bağırmayı kes! YETER!" Anneme doğru dönüp endişeli bir şekilde bakarken babamın ona yaklaşmasına izin vermeden hızlı bir şekilde davranıp iri kolunu elimle kavramıştım. Babamın güçlü ve iri bedenini kendime doğru çekmeye çalışıyordum. Fakat bu hiçbir işe yaramıyordu.

Annemin çığlık sesleri kulağıma dolarken babam aniden beni yere fırlattı. Kafamı tekrar duvara vurmuştum. Ne kadar buna alışkında olsam her seferinde daha da çok acıyordu. Tam o sırada babamın anneme bağırdığını duyuyordum. Ama babamı ilk kez böyle görüyordum. "KES SESİNİ DEDİM SANA! KES!" Annem ise kendini durduramıyordu. "Baba Allah aşkına dur!.. Yapma! BABA!" Ve tam o sırada babamın elindeki bıçağı gördüm. Hızlı davranıp babamdan o bıçağı almam gerekiyordu. Babamın o bıçağı çıkarmasıyla annemin sesinin kesilmesi bir olmuştu. "BABA!..." Babam sanki beni duymuyordu. Yada artık beni duymazlıktan geliyordu. Tam ayağa kalmaya çalışırken başım dönmeye başladı. Kafamı tutarken bir yandan da babama sesleniyordum. "BABA. Sakın bunu yapma! SAKIN BÖYLE BİR HATA YAPMA! BABA!..." Hayatım da ilk defa bu kadar şiddetli bir korku yaşıyordum. Ayağa kalkmaya çalışırken yeniden başım şiddetli bir şekilde dönmeye başlamıştı. Abdullah'ın ağlama seslerini duydukça ve babamın elindeki bıçağı gördükçe boğuluyormuş gibi hissediyordum.

Anneme daha da çok yaklaşan babam sert bir darbeyle bıçağı annemin göğsüne saplamıştı. Annem ise tam o sırada yeniden bağırdı. "ESLEM KAÇ!" Annemin kanı yüzüme sıçramıştı. Ben ise donup kalmıştım. Babam da tekrarlarca bıçağı göğsüne ve karnına saplıyordu annemin. Ayağa yavaşça kalktım, beşiğin tam yanında duran sehpadaki ağır vazoyu elime aldım. Yavaşça babama doğru ilerlerken yüzüme tekrar kanlar sıçramıştı. Annemin artık göğsü parçalanmıştı. Tam o sırada sert bir darbeyle elimdeki vazoyu babamın ensesine doğru vurdum.

Babam bir an durdu ve tam arkasını dönecekken tekrar tam kafasına vurdum. Yere yavaşça düşen babam bayılmamıştı. Ama baygın duruyordu. Gözleri hala açıktı. Mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Sakin bir şekilde içeri girip tezgahta duran kahverengi saplı bıçağı elime aldım. İçim yangın yeriydi sanki. Ellerim titriyordu. Sağ gözüm ise seğiriyordu. Kalbim hızla atıyordu.

Yan odaya geçtiğimde babam hala yerde yatıyordu. Kardeşim ise hala ağlamaya devam ediyordu. Sesler boğuk bir şekilde geliyordu.

Elimdeki bıçağı iyice kavramış, sımsıkı tutuyordum.

Bana yalvaran gözlerle bakan babamı bu halde görmek içimde tuhaf bir his yaratıyordu. Gözlerimden süzülen yaşları aldırmadan babama bakıyordum." Yapma..." Babam hala konuşmaya çalışıyordu. Karın bölgesine doğru geldim ve çömeldim. Elimdeki bıçağı hızlı bir şekilde yukarı kaldırdım ve bıçağı sert bir darbeyle babamın kalbine sapladım. Kanı yüzüme sıçrarken içimdeki acıyı iliklerime kadar hissetmiştim. Bu acının verdiği hisle, bir anda ağlamaya başladım. Bıçağı sapladığım yerden çıkarıp, yeniden sapladım kalbine. Tıpkı anneme yaptığı gibi.

Tam bir kez daha bıçağı göğüsüne sağlayacaktım ki, en sonunda kendimi durdurdum ve yavaşça ayağa kalktım. Annemin yanına doğru gittim. Aniden yere çöktüm. Delik deşik olmuş göğüsünü gördüğümde içim yeniden yanmaya başladı. Sanki orada öylece kanlar içinde yatan bendim. Annemin gözlerinden öperek elini tuttum. Hıçkırarak ağlıyordum. Kendimi tutamıyordum. Ellerinden öperek "Seni çok seviyorum anne. Çok seviyorum..." dedim tekrar gözlerinden öperken. Elimle ağzımı kapattım. Fakat işe yaramıyordu. İçimde kopan çığlık artık dışarıya da yansıyordu. Az önce olanlar 18 yılın acısıydı sanki. Babamı öldürmüştüm. Annem ölmüştü.

Onu orada bırakıp ağlayan kardeşimin yanına gittim. Yüzüne gülümsemeye çalıştım ama elimden fazla bir şey gelmiyordu. Minik ellerinden öptüm ve onu geri beşiğine koydum.

Odama gidip hızla üzerimi değiştirip yüzümü ve ellerimi iyice yıkadım. Kanların gitmesi için uğraşıyordum. Küçük bir çanta hazırladıktan sonra annemin ve benim olduğum resmi de çantama koydum. Ardından yatakta duran annemin kırmızı şalını da alıp çantaya koydum.

Tekrar annem ve babamın olduğu odaya gidip kardeşimi kucağıma aldım. Ve tam evden hızlı adımlarla çıkacakken tekrar arkamı dönüp, anneme ve babam olacak o adama baktım. Geri önüme dönüp hızlıca evden çıktım. Mısır sokakları gece vakti çok sessizdi.

Tenha ve sessiz...

Buradan bu ülkeden çıkıp gitmem gerekiyordu. Ne olursa olsun artık burada kalamazdım. Çünkü ben artık bir katildim. Babasını öldüren bir katil...

Arkadaşlar, ESLEM Mısır'da yaşayan 18 yaşında bir genç kız.

KARA LİSTE-ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin