ALTERNATİF FİNAL: 9

710 25 14
                                    

Sabah erkenden uyanıp gruplara ayrılmıştık. Şahap işi olduğu için şirkete gitmişti. Diğer kalanlar ise çetelerin yanına gitmek için ayrılmıştık.

Burak ve ben Türkiye' dekilerine gidecektik. Diğerleri ise başka ülkeler almıştı. Aslında ben Ali ile takım olacaktım ama Burak çok ısrar etmişti. Israrı beni şüpheye düşürürken kendime telkinlerde bulunuyordum.

Yola çıkmamızdan yaklaşık bir saat sonra izbe sokakta durmuştuk. Kapıyı yönelip açacakken Burak kolumdan tutarak "Sen arabada bekle. Brn iki dakika halledip geleceğim." diyerek beni durdurdu.

İşime geldiği için sadece başımı sallayarak onayladım. Elime arabanın anahtarını verip çok eski duran evin kapısından içeriye girdi.

İçimde fazlasıyla kötü bir his vardı. Burak bana güven vermiyordu. Bu yüzden sürekli etrafı izliyordum.

Yaklaşık yarım saat olmuşyu ve etrafta kimse yoktu. İçim biraz rahatlarken artık telefonla oynuyordum.

Şahap: Güzelim ne yapıyorsun eve geliyorum ben. Bir şey istiyor musun?

Bengi: Teşekkür ederim ama ben Burak'layım.

Şahap: Neden Burak'lasın bir sorun mu var?

Bengi: Hayır sorun yok. Çeteleri ziyaret ediyoruz.

Şahap: Tamam da sen niye gittin?

Bengi: Bilmem. Burak çok ısrar etti. Yoksa ben Ali'yle İngiltere'ye gidecektim.

Şahap: Ben Burak'a seni evde bırakmasını söyledim.

Bengi: Bilmiyorum belki unutmuştur.

Şahap: Hemen bana konumunu at.

Bengi: Sakin ol Şahap.

Bengi: Konum attınız.

Bengi: Şahap geliyor musun ? Korkuyorum.

Bengi: Şahap cevap ver.

Cevap vermemesine endişelenirken aramaya karar verdim. Birkaç sefer aramama rağmen cevap alamamıştım.

Burak'a hemen gelmesine dair mesaj attıktan sonra telefondan Şahap 'ın son konumu bulmaya çalışıyordum.

Telefonuma dalmış bir şekilde Şahap'ın telefonunundan alınan son sinyali ararken sağımdaki camın kırılma sesiyle ve kulağımda hissettiğim acıyla hemen yolcu koltuğuna geçtim.

Bir yandan arabayı çalıştırırken diğer taraftan etrafıma bakıyordum. Sonunda arabayı çalıştırdığımda önüme gelen arabayla geri vitese takıp arkama bakmadan geriye gitmeye başladım.

Arkaya giderken de bir şeye çarpmamla durmuştum. Sağımı da bir araba park ettiğinde etrafım sarılmıştı. Dışarıda bir sürü insan bana bakarken ben ise arabada durmuş ne yapacağımı düşünüyordum.

Burak'a tekrar mesaj attığımda yine cevap vermemişti. Burak'ı aradığımda açmamıştı. Aynı şekilde diğerlerini de aradığımda açmamışlardı.

Tuzağa düşmüştük. Herkesi kendi elimle ölüme göndermiştim. Buradan nasıl çıkacağımı bilmiyordum ama çıkmak isteyip istemediğimi de bilmiyordum.

Derin bir nefes alıp en azından denemiş olmak için kapıyı açtım. En önde lider olduğu anlaşılan adama doğru yürüdüm. Karşısında durduğumda "Ne istiyorsun ? Seni bir telefonumla parmaklıklar ardına gönderiririm. Şimdi söyle adamlarına çekilsinler yolumdan." dedim güçlü görünmeye çalışarak.

Bu sırada telefondan Şahap'ın en yakın adamını aramıştım. Şu an tek kaçış yolum buydu. Adam hafifçe gülerek "Duydunuz mu beni parmaklık ardına sokacakmış!" dedi.

Bir adım bana yaklaşıp boğazımı sıkıca tutup sıkmaya başladı. O kadar sıkıyordu ki boynumun inceldiğini hissettim bir an.

"Bir sözüme bakar seni parçalara ayırmaları." dedi boğazımı daha da sıkarken. Aramanın sonlandığını mesaj sesiyle titreşen telefonumdan anlamıştım. Bu mesajın alındığının göstergesiydi.

Biraz daha oyalamam gerekiyordu. Ama adam biraz daha bu şekilde sıkmaya devam ederse oyalamama gerek kalmadan ölecektim.

Kalan son gücümle dizine tekme atmıştım. Bu sendeleyip geriye düşmesine sebep olmuştu. Onun sendelemesiyle saçımdan tutulup geriye çekilmem aynı anda olmuştu.

Şah damarında hissetiğim bıçak başımı daha da geriye yatırmama sebep oluyordu. Sendeleyen adam ayağa kalkıp ani bir hareketle burnuma yumruk atmıştı.

Bu adamla beraber geriye düşmeme sebep olmuştu. Burnumdan kan oluk oluk akarken çektiğim acıyı anlatmak mümkün değildi.

Yine de istediğimi almıştım. Artık bir anda ölmeyecektim. İlk önce dayak yiyecektim bu da Şahap'ın adamalarına zaman kazandıracaktı. Burnumu iyice sıkıp kanı akıttıktan sonra ayağa kalktım.

Adamın karşısına dikilmemle gülmüştü. Diğerleri bize yer açıp etrafımızda daire oluşturmuştu.

Çok bilmesem de beni kurtadabilecek zamanı kazanabileceğimi düşünüyordum. Hem yaşamak istiyorsam yapmak zorundaydım. Burada bu izbe yerde yenilerek ölmeyecektim. Daha alınacak intikam vardı. Kendime verdiğim gazla adama doğru atılıp yüzüne tekme attım.

Boş zamanına gelmiş olmalıki hatalı hamlemi bile engelleyememişti. Ağzından ve burnundan kanlar akarken yere tükürerek üstüme atıldı.

Kendimi geri çekerek bu hamleden kurtuldum arkası bana dönük olduğu için karnının yan kısmına yumruk attım. Bu hamleyi yapmak için eğilmiştim. O da kafamı kolunun arkasına sıkıştırmıştı.

Başımın ortasına attığı yumrukla sarsılırken ayakta duramayıp yere düşmüştüm. Dizlerim yere düşmemle sızlarken saçlarımdan tutulup geriye çekilmiştim. Saçlarımı tekrar çekerek beni ayağa kaldırmıştı.

Saçlarımı bırakıp toparlanmam için zaman tanıdı. Biraz daha iyi hissettiğimde yüzüne doğru yumruk atacakken kolumdan tutup omzunun üzerinden takla attıtmıştı. Bu hareketle sırtım sert bir şekilde yerle buluşmuştu. Belimi yerden kaldırıp acıdan kıvranırken gözlerim kayıyordu.

Kalan son gücümle gözlerimi açık tuttum. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Adam bana tek kaşını kaldırmış bakıyordu.

Ona, kanlı dudağımı umursamadan dişlerimi gösterecek şekilde gülümseyip orta parmağımı kaldırmıştım. Karşımdaki adam sinirden kudurarak bana doğru gelirken etraftan duyduğumuz silah ve araba sesiyle herkes durulmuştu.

Ben rahatlamış şekilde etrafıma bakarken karşımdaki adam bana doğru geliyordu. Arkamda duran sokağa doğru kaçacakken kafasına silah dayanmasıyla çete lideri durulmuştu.

Etrafıma baktığımda savaş alanını andırıyordu. Silah sesleri , cansız bedenler, kan birikintileri, ateşe verilen arabalar...

"Alçin Hanım'ı bulun . Onu bulmadan buradan kimse çıkamaz." diyen adama karşılık çete liderinin kafasına silah dayıyan adam "Aras Bey burada karşımda duruyor. Buraya gelseniz iyi olur." dedi.

Sürekli Şahap'ın yanında gördüğüm adının Aras olduğunu öğrendiğim adam dumanların arasında yanımıza gelmişti.

Onu görmenin rahatlığıyla bedenimdeki acılar kendini daha da belli ederekn Aras iyi olmadığımı anlamış olmalıki belimden tutup bana destek oldu.

"Berk ben Alçin Hanım'ı eve götüreceğim. Buradaki ölmeyen her bir adamı alıp depoya götürün Şahap Bey hepsiyle ayrı ayrı ilgilenecek." demişti Aras.

Derince yutkunarak " Aras Şahap nerde ? En son benimle konuşuyordu. Sonra haber alamadım. O iyi mi? " demiştim yarısında ağlamya başlarken.

"Alçin Hanım bunları sonra konuşalım. Şimdi sizi buradan sağ çıkarmam lazım." diyerek kendini acıkladı.

Kötü bir şey olduğunu anlayan bedenim daha fazla dayanamamış kendini tamamen bırakmıştı. En son hatırladığım Aras'ın beni sıkıca sarıp arabaya götürüşüydü.

Evet yeni bölüm. Yorumlarınızı alalım. Sizce kitap saçmaladı mı?

TEXTİNG (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin