Tereddüt ettim ama çaresizce Ali'ye yaslandım. Beni oradan dışarıya çıkarttı. Dışarıda duran Emir'in arabasına bindirdi.

"Geri dönüp Emir'i getirmelisin."

"Sen merak etme. Emir birazdan burada olacak." Kapıyı kapatıp geldiğimiz yerden geri gidip gözden kayboldu. Enerjim tükenmişti. Acıdan başka bir şey hissedemiyordum. Gözlerimi kapattım.

Uyandığımda hastane yatağında yatıyordum. Beynim gördüklerimi algılamaya başladığında yanı başımda oturan kişinin Emir olduğunu farkettim. Kolunda bandajlar vardı.

"Derin uyanmışsın. Doktorlara haber vereyim."

"Lütfen gitme."

"Tamam buradayım." Elimi tutup beni sakinleştirdi.

"Koluna ne oldu? Semih mi yaptı bunu sana?"

"Evet önemli bir şey değil." Büyük ihtimalle kolundan vurulmuştu.

"O öldü mü?"

"Bunları düşünme artık. Bir daha sana sorun çıkartamayacak." Böyle dediğine göre onu öldürmüştü.

"Bana bekle dediğin yerde seni bekleyemedim çünkü bir adam vardı. Söylediğin gibi silahı doğrulttum ama onu vuramadım. Ali gelip hayatımı kurtardı. Sonra da beni oradan çıkarttı."

"Biliyorum. Her şeyi biliyorum. Kendini yorma lütfen. Tüm bunlar kaldırabileceğinden çok fazla. Hepsi de benim suçum. Hayatını riske attım. Özür dilerim."

"O adamın bir psikopat olması senin suçun değil."

"Eğer ben olmasaydım o adam seni hiç bir zaman tanımayacaktı. Tüm bunlar başına hiç bir zaman gelmeyecekti. Her yerinde yaralar var. Sana neler yaptıklarını düşünmek bile beni mahvediyor. Üstelik az daha seni kaybedecektim."

"Ama beni kurtardın. Bak buradayım işte. Düşündüğün kadar da kötü değildi." Yüzü acı ve hüzünle doluydu. Konuşmaya devam ettim.

"Emir bana bak. Gözlerimin içine bak. Gerçekten senin gördüklerin dışında bir şey olmadı. Seni kızdırmak için senin önünde bana vurdu. Sen yokken bana hiç bir zarar vermedi."

"Gerçekten mi?" Biraz rahatlamış görünüyordu.

"Yemin ederim." Uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu.

"O kadar güçlüsün ki Derin ama yine de biraz uyuyup dinlenmen gerekiyor."

"Buradan ayrılmayacaksın değil mi?"

"Hiç bir yere gitmiyorum. Seni asla bırakmayacağım." Sözleri karşısında rahatlayıp gülümsedim.

Ertesi gün hastaneden taburcu olup çıktık. Boynumda bir bandaj, vücudumda ve kafamda birkaç morluk vardı. Daha iyi günlerim tabi ki olmuştu ama kendimi yine de iyi hissediyordum. Tekneye geldiğimizde tüm eşyalarımız toplanıp valizlere konulmuş bizi güvertede bekliyordu.

"İstanbul'a mı gidiyoruz?" Emir'e dönerek sordum.

"Derin konuşmamız gerek, oturur musun?"

Kesinlikle bir şeyler ters gidiyordu. Daha önce Emir'i hiç böyle görmemiştim. Yüzünde farklı bir ifade vardı.

"Biz İstanbul'a gidiyoruz evet. Ama senin için Barcelona'ya bilet aldım. Daha önce kaldığın evi de satın aldım. Orada yaşamaya devam edebilirsin. Banka hesabına seni uzun süre idare edecek kadar para transfer ettim. Sözleşmeye uymak zorunda değilsin. Okuluna ve hayatına devam edebilirsin."

Söyledikleri karşında şaşkınlığımı gizlemedim. "Ne? Nasıl yani? Artık benimle evlenmek istemiyor musun? Anlaşma ne olacak?"

"Anlaşmayı da yerine getirmeyeceğim. Para umrumda değil. Hayatını yaşamanı istiyorum. Hayatta kalmanı istiyorum."

"Beni terk mi ediyorsun?" Gözyaşlarımı tutmakta zorlanıyordum. Emir ayrılık konuşması yapıyordu.

"Hayır, hayır ağlama. Seni terk etmiyorum. Bana ne zaman ihtiyacın olursa beni arayabilirsin. Ama seni özgür bırakıyorum. Sana yaşattıklarımdan sonra benimle olmak zorunda değilsin. Eğer sana bir şey olsaydı.."

"Ama olmadı. Gelip beni kurtardın. Yaşıyorum, bak işte buradayım. Ama eğer beni bırakırsan... Beni bırakma lütfen." Gözyaşlarım hızla yanaklarımdan yere düşüyordu. Yüzümü ellerinin arasına aldı.

"Senin yaşaman için seni bırakmak zorundayım Derin anlamıyor musun? Ben senin için tehlikeliyim."

"Umrumda değil. Sensiz yaşamak istemiyorum. Kimsem yoktu benim. Ama sonra sen çıkıp geldin. Eğer sen de beni bırakırsan.. Böyle yaşamak istemiyorum. Lütfen beni bırakma."

Daha fazla bir şey söyleyecek halim kalmamıştı. Ben ağlarken Emir konuşmaya devam etti. Ama artık söylediklerinin tek kelimesini duymuyordum. Zaten ne yapmaya çalıştığını çoktan anlamıştım. Hayatıma girip tüm dünyamı değiştirmişti. Daha dün beni asla bırakmayacağını söylüyordu ama şimdi benden vazgeçiyordu. Sadece ağlıyordum. Durmadan, nefes almadan ağlıyordum. Kendi ağlama sesimden başka hiç bir şey duymuyordum. Gözyaşlarım kuruyana kadar ağlayacaktım. Daha fazla akmayana kadar orada öylece ağlamaya devam edecektim. Tekrar yapayalnız kalmıştım.

................................................................................

Emir ve Derin hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Zorunlu EvlilikWhere stories live. Discover now