5 ☆ λβΩ

1.1K 124 44
                                    

O gün Changbin ve Minho köşede konuşurlarken, Minho masaya dönüp tekrar Jisung'un yanına oturacağı için heyecandan yerinde duramıyorken Changbin'in kısa kesmesini dilemişti tanrıdan. Ancak görünüşe göre tanrı dilekleri her zaman olduğu gibi gerçekleştirmiyordu. Bu kez kısa kesilen Changbin'in konuşması değil, Chan'ın dersi olmuştu.

Tam Jisung'un yanına oturacağı sırda Chan telaşla yanlarına gelmiş, bir an önce gitmeleri gerektiğini söyleyerek acele ettirmişti onlara. Minho içinden küfürler ederek vedalaşırken masadakilerle, Jisung'un gözleri ile buluşturmuştu gözlerini o gün son kez. Gözleri ile anlatmaya çalışıyordu sanki. Gör beni diyordu. Jisung kendisine gülümseyerek tanıştıklarına memnun olduğunu söylediğinde, sev beni diye haykırdı bu kez o gözler.

Ev yolunda ağzını bıçak açmamıştı Minho'nun. Chan, acele etmelerinin sebebi olan müzik ekipmanlarını arkadaşından almış ve devam etmişlerdi yollarına. Arabayı Chan kullanıyordu ve önde oturan Changbin ile ikisi konuşurlarken Minho da arka koltukta yolu izledi.

"Ne yeriz?"

"Kereviz. Zaaaaa."

Minho, öndeki ikilinin salak saçma muhabbetine yüzünü buruşturarak baktı. Muhabbete katılmaktan başka çaresi kalmamıştı resmen.

"Changbin. Bütün gün Felix'in yanında elit elit takılıyorsun değil mi? Bu denli saçmalayamaz insan bir anda he. Bi patlama bişey oluyor sana bizim yanımızda."

"Sizden kaynaklı o kuzencim. Kişiye özel muamele."

Dedikten sonra göz kırptı Changbin.

"Gerizakalı."

Diyerek tıslamıştı Minho.

"Ya ne yiyelim diyorum."

"Benim canım pizza istiyor kaç gündür. Çok peynirlilerden."

"Ayrı ayrı mı alalım?"

Minho omuz silkti.

"Ben bi tane orta boy yerim. Ona göre alalım."

"Nereye gidiyor o kadar yediğin şey anlamıyorum."

Minho sırıttı. Yollarının üstündeki pizzacıyı arayıp, 15 dakikaya orada olacaklarını söyleyip siparişlerini verdiler. Yarım saat sonra evlerinin önündeydiler.

"Changbin aç artık şu kapıyı!"

"6 basmıyor. Ben ne yapayım?"

Chan Minho'ya döndü.

"Ne zaman değiştireceksin şu kilidi?"

Kapı şifrelerini daha Changbin ve Chan yanlarına taşınmadan önce Minho belirlemişti. Bir süre değiştirmeye çalışsalar da yapamadıklarında şifreye alıştılar. Ancak bu kez de şifrede 3 tane 6 olunca, çok basmaktan bozulmuştu tuş. Changbin de her seferinde altılardan birini eksik giriyordu.

"Dur bi."

Deyip, Changbin'i itekleyerek kendi denemişti şifreyi girmeyi. İlk denemesinde açılmış olması diğer iki genci şoka uğratsa da girdiler içeri. Bir yandan da söylenmeye devam ediyorlardı.

"526667 ne saçma bir şifre amk."

"Sensin saçma. Doğru konuş!"

"Hadi beyler. Hadi beyleeer."

Chan, elinde poşetleri ile beraber geçmeye çalışıyordu dar antreden. İkisinin arkasında kalmıştı.

"Dur lan. Geçiyoruz işte."

Mutfağa geçip, ellerindeki poşetleri tezgaha bırakıp, masayı hazırladılar ve yemeğe başladılar.

Changbin, pizzasından bir ısırık alıp, pizzası ile Minho'yu işaret ederek Chan'a dönüp konuştu.

o.verseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin