17. Seagull's Elixir

5.7K 513 336
                                        

Merhaba :)

Biraz geciktim yeni bölümü yazarken. O yüzden iki bölüm uzunluğunda bir bölümle geldim size ♡

Yorumlarınızı bekliyorum, bir de oy verirseniz mutlu olurum ✨

🌕🌕🌕

"İşe yaramaz beceriksiz çocuk!"

Taehyung zihninde yankılanan tiz sesi işitmemek için kulaklarını koparması yeterli gelecekse bunu yapmaktan bir dakika geri durmazdı. Ama biliyordu ki düşüncelerinin dehlizlerindeki o ince tınının kendisini yalnız bırakacağı bir gün gelmeyecekti. Bunun için kulağını feda etmesinin bir anlamı da yoktu, o hep zihnindeydi. Beyninin bucaklarını zehirli bir böcek gibi yiyordu.

Başka birisi olsa sözleri onu bu denli etkilemezdi ama o kişi annesiydi, hayatının temellerini atan, onu şekillendiren, adeta kendi elleriyle tüm keskin kenarlarını daha da sivrileştiren kişi annesiydi.

Ona nasıl yaşayacağını öğreten, hayatta kalması adına eğitime(!) tabi tutan, hatta abisi Namjoon'a uygulamadığı her bir eğitimi ona veren annesiydi. Namjoon ilk oğluydu ama Kim soyunu devam ettirecek kişi olarak yıllar önce Taehyung'un ismi meclislerde konuşulmaya başlanmışken kaderi altı yaşındaki küçük alfayı annesinin ellerine teslim etmişti.

Kader kirliydi, Taehyung'a sorarsanız bu dünyada kirli olmayan hiçbir şey yoktu.

Onu şimdi olduğu kişi haline getiren kadınla daha birkaç yıl önce kendisini sırtından bıçaklayan kişinin aynı bedende nefes alıp vermesi onun için hayret edilesiydi.

En başlarda şaşkındı ama Taehyung artık öğrenmişti. Kimseye güven duymamayı da sıkı sıkı ördüğü duvarlarının ardına kimseyi almamayı da çok iyi öğrenmişti. O yalnızdı, hiyerarşinin en başıydı, insanlar arasında bile mutlak bir söz hakkına sahipti. En tepedekilerin yalnız olmaya mahkum olduğunu en başından beri biliyordu. Bu yazısız bir kuraldı, zirvede iki kişiye yer yoktu.

Annesinin ihaneti sadece duvarına bir tuğla daha eklemişti. Taehyung onun ihanetinin olduğu günden çok önceleri ruhunu ormanın derinliklerindeki küçük bir tavşanın kanlı gözlerine bakarken kaybetmişti.

"Ne biçim bir alfasın sen böyle?! Baban yaşasaydı senden utanırdı. Küçük bir tavşanı dahi öldüremiyor musun?!"

Taehyung gözyaşları eşliğinde yavru tavşanın yaralı bedenini izliyordu. Karınlarını doyuracak çok fazla et evlerinin mutfağında onları beklerken neden küçük bir tavşanı öldürmek zorunda olduğunu bilmiyordu.

Onlar zengindi, babası ölmeden önce onlara büyük bir miras bırakmıştı. Kim ailesi yüzyıllardır refah içinde yaşayan Seoul'ün en büyük sürüsünün liderleri olarak Taehyung'a zaten büyük bir servet aktarmıştı.

Bu yavru tavşanı niçin öldürüyordu?

Daha altı yaşındaydı, alfa yaşıtlarının on iki yaşında gördüğü eğitimi yıllar önceden onlar henüz oyuncaklarıyla oynamaya yeni başlamışken öğreniyordu.

"Bir alfa ağlamaz. Sil şu yaşlarını!"

Annesinin bağırışı bir kez daha kulaklarını doldurdu. Eline tutuşturulan keskin kamaya baktı, bir de yaralı küçük beyaz tavşana. Zaten yaralıydı değil mi, küçük Taehyung sadece daha fazla acı çekmesini engellemek istiyordu.

Eğilip diz çöktü, tavşanın beyaz kürkünü titreyen eliyle okşadı. Diğer elinde babasının yadigârı kaması vardı. Hayvan, küçük çocuğun şefkatini hissettiği anda ellerinin altında gevşedi.

Shoot Love - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin