5

89 13 35
                                    

Gecenin geç vakitlerine kadar düşündükten sonra zorla uyumaya çalışıp en sonunda dalınan uykunun, sabah olduğunda o tatlılığı yüzünden uyanamama durumu herkes için hep kötü bir durum olmuştur. Geç kalma gibi bir sorun olmasa dert tasa olmasa tabikide bir sorun içermeyen durumdur bu durum.

Tabi bunu farkeden anneler, babalar kapınıza dayanır sizi uyandırmaya ant içmiş gibi sarsar vücudunuzu. Uyanmadığınız zaman ise çareyi daha fazla bağırıp sesini sinirli çıkarmaya çalışmakta bulurlar. Başarılı oldukları zaman iki saniye içinde odadan yok olurlar ama olamadıkları zaman çeşitli ve değişik çözümler aramaya çalışırlar. Peki bu kadar uğraş neden?

Camış gibi uyumuş olan bizlerin işlerine geç kalmamaları için.

Çoğu insanın annesi ve babası bu görevi görse de Jeongguk'un annesi babasını bırakın doğru düzgün tanımadığı iki üç gündür aralarında sadece birkaç sohbet geçen bir yabancı görüyordu bu görevi.

Tatlı uykusunu terk etmek zorunda kaldı çünkü kapısı ardı arkası kesilmeden çalınıyordu. Gözlerini ovup kendine geldiğinde kapıya doğru çatlayan sesiyle 'gel' dedi.

Tek gözü hâlâ kapalıyken içeri genç yapılı bir kadın peri bedeni girdi. Her zamanki ifadesiz suratıyla Jeongguk'a bakıyordu dimdik. Jeongguk bunu farkettiğinde ise direkt olarak duvardaki saate baktı ve farkına vardı sıçtığının.

Saat 9:00'dı ve onun 8:00'da kralın odasında olması gerekliydi. Onu şimdiye kadar hazırlaması ve 15 dakikaya da odasından çıkarması gerekiyordu. Bu yüzden hemen dikeldi yatakta ve pijamalarını çıkarıp iş kıyafetlerini giydi. Hemen yapılı kadının yanına geldi ve sordu:

"Kral beni öldürür mü?"

Kadın ne kadar ifadesiz olsa da bu dediğine gülmüştü çünkü genç perinin halleri aşırı komikti son söylediği ise herşeyden daha komik. Koca cüssesiyle kapıya yaslanmış vaziyetten çıktı ve duruşunu düzeltti. Jeongguk'tan epey uzundu kalın kolları ve kasları vardı. Saçların ise ensesinde bitiyordu biraz uzadıkları için lacivert ve parlak gözlerini kapatıyordu. Dar pantolonu kalın baldırlarını sergilemiş beline taktığı kemer de ince belini göstermişti. Jeongguk gibi giydiği ipek beyaz gömlek üzerine turuncu saçlıda durduğu gibi salaş değil tam oturmuştu geniş omuzları sayesinde.

Turuncu saçlı Jeongguk'un her zaman yaptığı gibi o da saçlarını topuz yapmış ve birkaç tutamın da ensesine dökülmesine izin vermişti. Çünkü Jeongguk'a çok yakışıyordu bu model ve kendisi de çok beğenmişti bu modeli. Fakat Jeongguk'u çok beğeniyordu her haliyle her şekliyle herşeyiyle çok beğeniyordu zarif biriydi ama aynı zamanda güçlü güzel biriydi ve aynı zamanda yakışıklı naif biriydi ve aynı zamanda da kaba. Değişikti ama bu güzel bir değişiklikti. Turuncu saçları yumuşacıktı Jeongguk'un. Bir ateş perisinin bu kadar naif olduğu pek görülmemiş bir şeydi çünkü naif olan periler genelde hava perileriydi. Su perileri çok güçlü olurlardı. Toprak perileri her zaman umursamaz. Ateş perileri ise çekici ve ihtiraslı.

"Orasını bilemem ufaklık kendin sana ne yapacağını öğrenebilmek için odasına gitmelisin." Dedi ve son kez ateş perisine gülümseyerek odadan çıktı.

Jeongguk her ne kadar korkmuyorum diye kendini telkin etse de içindeki gerginliği atamadı. Hızlıca kalkıp banyoya girdi ve zaten geç kalmışım en azından yıkanıp öyle çıkayım diye düşündükten sonra üstünü çıkardı ve suyu ayarladı. Biraz aceleyle de olsa güzelce yıkandıktan sonra kıyafetlerini giymiş ve banyodaki güzel kokuyu bileklerine sürmüştü. Saçlarını da çok ıslak kalmasın diye elleriyle sıcak buhar oluşturup ellerini kafasının etrafında döndürmüştü.

İşte şimdi hazırdı. Odadan çıktı ve kralın odasına doğru yürüdü. Muhafızlar kendisine kapıyı açtığında ise içeri girdi. Çok sessiz duruyordu oda banyodadır belki diye düşündü. Fakat tam o sırada düşüncelerini balta gibi bölen ciyak bir ses duydu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Options / Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin