"BEN ÇIKIYORUM" diye bağırdım içeriye doğru önlüğümü çıkarıp askılığa asmıştım çantamı alıp çıkarken kapıda karşılaştığım Selin'le ufak bir göz temasının ardından hiçbir şey söylemeden uzaklaştım. Bu kızla aramda ki soğuk rüzgarların sebebini bir türlü çözemiyordum.
Kafe'nin kapısının önünde duran bisikletime bindiğimde sahil kenarına doğru sürdüm. Ona yazalı iki gün olmuştu ve o zamandan bugüne hiçbir şey değişmemişti her zaman ki gibi.
Her gün sana yazmasını falan mı bekliyordun?
Hayır tabi ki. Ama en azından ben olsam merak ederdim kim olduğunu. Önümde geleceğimi belirleyen bir sınav varken bunları düşünmem doğru değildi ama istemeden kafamı yoruyordum. Mezuna kalmak istememiştim hiçbir zaman, istediğim bölümü tutturmustum zaten ama yine de ailem yüzünden bir yıl daha bekleyecektim.
Ailemin veteriner olmamam ile ilgili bu katı tavrını bir türlü anlamıyordum kafamı çok karıştırıyorlardı. Şimdiye kadar en büyük zararı hiç beklemediğim halde hep onlar vermişti. Kimse açamasın diye diktiğiniz yaraların iplerini bir gün insanlar ellerindeki bıçak ile tek tek koparıp iyileşen yaraları daha derinden açıyorlardı.
Ve o bıçağı onların eline veren sen oluyordun yine.
O bıçak güven. Kimi alır sizi kırmak isteyene, kimi gözünüzü kapattığınız anda size saplar. Benim ailem o bıçağı doğduğumdan beri elinde tutuyordu ve her gözümü kapattığımda arkamdan saplamaya çekinmemişdi.
Belirli bir yaşıma kadar ailemi çok az gördüm daha sonra her şeyin düzeleceğini sandığım bir anda daha çok koptuk birbirimizden. Eve gelip işleri için yurtdışına yerleşeceklerini söylediklerinde artık sürekli gidip gelmek yerine temelli kalacak olmamızı ve onlarla yakın olacağımı düşünmüştüm. Beni de götürürler sanmıştım.
Hayır. Beni bıraktılar.
Geldiklerinde ise sınav senemdi. Annem'e aşık olduğumu anlattım hiçbir tepki vermeyip bunun yanlış olduğunu söyledi ve her defasında benim ona olan ilgimi azaltmaya çalıştı. Kimi zaman cok ileri gitti.
Babam'a veteriner olmak istediğimi anlattığımda ayağa kalkıp bağırıp çağırmıştı derslerimin çok iyi olduğunu bu yüzden mühendis olmamı istediğini söylemişti. Ben ise hep aynı istikrarla veterinerliğinde güzel bir bölüm ve iş olduğunu anlatmıştım. Yine de dinletemeyip puanım yetmesine rağmen hiçbir tercih yapmadım.
Çünkü onları ikna etmem gerekiyor. Çünkü ben hayallerimin, tutkularımın peşinden koşmazsam kimse koşmaz. Hayallerim ve tutkularıma her zaman çok bağlı biri oldum, hiçbir şeyin hayal edilmeden başarılmayacağına hep emindim çünkü.
Eve ulaştığımda çantamı kenara fırlatıp elimi yüzümü yıkamak için aşağı indim ardından mutfağa geçip bir şeyler atıştırdım yukarıya geri çıkarken tiz bir kedi miyavlaması duydum. Yardım istiyor gibiydi.
Dışarı çıkıp göz gezdirdiğimde hiçbir şey göremedim tam eve geri dönerken tekrar duyduğum sesle ağacın tepesine çevirdim kafamı küçük beyaz siyah benekleri olan bir yavru korkudan titriyordu.
Yüzüme kocaman bir gülümseme takınıp yavaşça ona doğru yaklaştım boyum yeterince uzun olduğu için dikkatli bir şekilde elimi uzattım ilk başta korksada daha sonra zarar vermeyeceğimi anlayıp avucuma yaklaştı bende nazikçe yakalayıp aşağı indirdim.
Minik kedi kucağımda tir tir titrerken eve doğru ilerledim bir yandan ellerimle ısıtmaya çalışıyordum hem veterinere de gitmesi gerekiyordu ama önce karnını doyurup temizleyecektim.
🧵Saçlarıma vuran rüzgar ile sahil kenarından annemin kliniğine gidiyordum. Bulduğum yavru kediyi temizleyip veterinere götürmüştüm ardından onun için aldığım minik bir kedi taşıma sırt çantası ile yola çıkmıştım nerdeyse akşam olmak üzereydi.
Kliniğe ulaştığımda danışmada ki kadına gülümseyip annemin yanına geçtim bu saatte buranın boş olduğunu biliyordum. Annem bir kaç işini halledip çıkıp eve gelecekti ama ben gelmek istemiştim.
"Müsait misiniz?" Kapıyı açtığımda annem yorgunca gülümsedi.
"O çanta ne- EFSUN KIZIM MANYAK MISIN NE İŞİ VAR O KEDİNİN BURDA!?" Kocaman bir kahkaha attığımda annem hala korkuyla sırtımda ki kediye bakıyordu. Annem bildim bileli kedilerden korkardı ama bunu hesaba katmıştım zaten.
"Anne çok kötü haldeydi gerçekten zaten küçücük, bir şey yapmaz söz odamdan çıkarmayacağım. Babam kızmaz zaten hem kontrollerini yaptırdım düzenli aşı da olacak" Arka arkaya sıralamıştım kelimeleri heyecandan. Babam ne kadar veteriner olmamı istemesede hayvanları çok severdi bir şey diyeceğini düşünmüyordum.
Bu sefer annem gülmüştü "Efsun Yaren Aybar eğer o minik şey senin odanın olduğu kattan başka bir yerde olursa o zaman iki valiz hazırlar minik kedinle beraber evden gidersin" dedi şakadan kaşlarını çatarak.
Elimi emredersin anlamında başıma kaldırdığımda sırtımda duran çantayı yavaşça çıkarıp yanıma bıraktım ardından anneme sarıldım. Biraz daha işi olduğunu daha sonra beraber çıkacağımızı söyleyip yerine geçti.
Telefonu açıp uygulamaların birinden çıkıp birine girmeye başladım Ardından şaşkınlıktan gözlerim fal taşı gibi açıldı. Instagram uygulamasından gelen bildirim ile hemen uygulamaya girdim.
Alp mesaj atmıştı.
alpkurtulus; Sana mail geldi mi
efsunkar; ne maili
alpkurtulus; Çabuk mail kutunu kontrol et
Kaşlarımı çatarak mail kutuma girdiğimde şokla gözlerim açıldı okuduğum liseden geliyordu bu mail. Benim 9. sınıf olduğun yıllarda bizim okuldan bir kız okulda ölü bulunmuştu. Savcı dosyayı tekrar incelemeye başladığı için o yıllarda okulda olan herkesi geri topluyorlardı. Bunu yapmaları çok uçuk gelmişti gözüme sorguya çekmezlerdi 570 öğrencinin hepsini değil mi? Büyük ihtimalle yakın olanlardı.
Ve Alp ilk sırada geliyordu.
Tabi ki bende.
Okul yüzünden asla bölüm yazamıyordum sonunda bitirdim --3 İhlas 1 Fatiha- Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
Teen FictionAşk zindanında tutsak kalpler, yalnızca ölümle özgürlüğe ulaşabilirler.