Mediastinum: Anatomide iki akciğer arasında kalbin bulunduğu boşluğa verilen isim.
Üzerindeki doktor önlüğünü bile çıkarmadan kendini dinlenme odasındaki çekyatın üzerine sırt üstü bıraktı.
Özellikle küçük bir ilçe hastanesinde çalışmak istemesinin nedeni yoğunluktan uzak durmaktı ancak kötü şansı yüzünden nöbetleri hastanenin en işlek gecelerine denk geliyordu.
Bugün içerisinde üç arrest vakası gelmişti bile. Birinin kalbini yeniden çalıştırdıktan sonra koroner yoğun bakımı olan bir üst basamak hastaneye sevkini sağlamışlardı ancak diğer ikisi bu kadar şanslı değildi.
Elleri altındaki her bedenin ruhunu tutamayacağını kabullenmişti artık ancak hala ruhu göçmüş bu bedenlerin yakınlarına haber verdiğinde üzerine bulaşan o hüzünden korunmayı öğrenememişti.
Bakışları beyaz badanalı tavanı izlerken en son ölüm haberini verdiği genç adamın annesini düşündü. Kadının bin parçaya dağılan yüz ifadesi gözünde canlanınca yutkunup dudaklarını birbirine bastırdı.
Saat henüz üçe geliyordu ve nöbetten çıkmasına daha çok vardı bu yüzden kendini toparlaması gerekiyordu. Aldığı nefesler göğsünde birikir gibi olduğundan yattığı yerden kalkıp pencereyi araladı.
Gecenin serin havası içeriye dolarken acilin bahçesinde feryat eden insanları görünce pencereden bir iki adım geriye doğru çekildi.
Elinden geleni yapmıştı ancak bu insanlara karşı sorumluluk sahibi hissetmekten kendini alıkoyamıyordu.
Çatık kaşları altında çay makinesine yaklaşıp kendine ait kupaya en demlisinden bir çay doldurdu.
Derin bir nefes verip çaycının durduğu masaya yaslanırken simsiyah, aklı kadar dağınık saçlarını eliyle iyice karıştırdı.
Bardaktan büyükçe bir yudum alırken odanın kapısı çalındı. Bardağın içinde donuklaşmış bakışlarını kapıya kaldırırken boğazını temizleyip konuştu.
"Gel."
Simay hemşire kafasıyla bedeninin yarısını içeriye uzatıp baş parmağıyla omzunun üstünden arka tarafı işaret etti.
"Metehan bey. Batın travmalı hasta geliyor. Kavgada bıçakla yaralanmış."
Mete, elindeki bardağı olduğu gibi yaslandığı masaya bıraktıktan derince soluk verdi. Şuanda kendisine en iyi gelecek şey yeni bir vakayla meşgul olmaktı.
"Geliyorum hemen."
Hemşire kapıyı kapattıktan sonra Mete, odanın içerisinde kullandıkları ufak lavabonun önüne gitti. Yüzüne biraz su vurduktan sonra lavabonun üzerindeki ufak aynadaki yansımasıyla bakıştı.
Aldığı büyük nefesle göğsünü şişirirken omuzları yükselip alçaldı. Kenardaki peçetelikten peçete çekip yüzünü kuruladı ve peçeteyi çöp kovasına attıktan sonra odadan çıktı.
"Esmer attan atladı!"
Mete acilin kapısından gelen sesi duyunca adımlarını hızlandırdı. Bir yandan önlüğünün cebindeki eldivenleri eline takıyordu. Biraz daha ilerleyince sağlık personellerinin getirdiği sedye göz menziline girmişti.
"Tabancalar patladı!"
Eli yakasındaki ışıklı kaleme uzanırken sedyenin yanına vardı. Yürümeye devam ettikleri sıra yanındaki personellere sordu.
"GKS'si kaç?"
Personellerden kendisine yakın olan yanıtladı.
"On beş."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEDİASTİNUM -GAY
Teen FictionMahallenin kavgacı oğlanı Acil doktoruna aşık olur. Eşcinsel Kurgudur.