Sarayın üstündeki kara bulutlar

133 17 4
                                        

Kralın kötü olduğu Joseoun'un sınırlarını geçmiş tüm ülkede duyulmuştu. Kral için geçmiş olsuna gelenler iyice ağırlanmıştı.
Halk Kral için üzülse de ellerinden dua etmekten başka bir şey gelmiyordu.
Kralın tüm yetkisini Kraliçe almış, toplantılarda ve kararlarda artık onun sözü geçmeye başlamıştı. Bunu destekleyen ve desteklemeyenler de vardı. Ancak nihayetinde Kraliçe hükmünü veriyordu. Seokjin ise endişeliydi. Babasının durumunun kötüye gittiğini biliyordu. Annesi Kraliçeye yakın davransa da Kraliçenin ve oğlu Seojunun hain planlarını görmemezlikten devam ediyor, göz yumuyordu. Böyle yaşayacağını düşünüyordu. Ancak böyle olmayacağını Seokjin biliyordu. Seojun onu çoktan öldürmeyi seçmişti. Bu saatten sonra asla geri dönüşü de olmazdı. Hele ki tahta çıkmaya bu kadar yakınken.

Kral bir haftadır odasına yatıyor, odaya sadece hizmetliler, hekimler ve Kraliçe girebiliyordu. Seokjin Kralı görmeyi çok istese de güvenliği çok iyi sağlanıyordu. Yapabildiği tek şey sarayda Namjoon ile eğitimlere katılmak oluyordu. Arada Taehyungu ziyarete gidiyor ve onunla da vakit geçiriyordu. Ancak aklı her zaman buradaydı.

"Seokjin yemek saati geldi." Seokjin düşünmekten ağrıyan başını kaldırıp Namjoona baktı. Askerler için yemek verilen yere gittiler. Tıpkı askerler gibi sıraya girip yemeklerini aldılar ve bir köşeye geçtiler.

"Kral hala odasından çıkmamış. Hekimler durumunun aynı olduğunu söylüyor." Dedi Namjoon sessizce.

"Değişeceğini sanmıyorum Namjoon... " Seokjin gözlerini kapattı. Güçlü durmak istiyordu ancak babası bu haldeyken işi zordu.

"Güçlü ol Seokjin. Düşmanların her yerde." Dedi Namjoon etrafa bakarken. Seokjin kafasını salladı.
Kraliçenin yandaşları tarafından mutlaka izleniyor olmalılardı.

"Sonumuz ne olacak bilmiyorum. Belki de annem haklıdır. Buradan kaçmalıyız." Namjoon arkadaşına baktı.

"Kaçarak kurtulamazsınız."

"Sürekli yer değiştirirsek izimiz bulunmaz. Taehyungta isterse gelebilir."

"Kaçacaksın yani? Seokjin, burayı Seojuna bırakırsan ülke diye bir şey kalmaz!"

Yemeklerini bitirince ayağa kalkıp oradan uzaklaşmaya başladılar.

"Seojun varken taht bana düşmüyor Namjoon. Kraliçe de oğlunun yanındayken bunu düşünebilirim. Ancak gideceğim yere kadar gideceğim."

"Seokjin böyle düşünme. Bir planımız var." Seokjin arkadaşına baktı.

"Yapacağım demedim. Olur da öyle bir şeyin içine düşersek diye dedim. " Namjoon arkadaşına gülümseyip kafasını salladı.

"Sen kaçmazsın Seokjin. Ölüme bile yürürsün." Seokjin onu kendisi kadar iyi tanıyan arkadaşının kolunu sıvazladı.

"Arkamda sen varken asla pes etmem."

Onlar eğitim alanından çıkmış saraya doğru giderken Changbin onlara doğru koşarak geliyordu.

"Ne oldu Changbin? Neden koşuyorsun?" Changbin yanlarına gelince nefeslerini düzene koymak için dizlerine yasladı ellerini.

"Kuzeyde isyanlar başlamış. Ulak haber verdi. Askerler durduramadıklarını saraya kadar gelebileceklerini söyledi. "

"Ne diye isyan çıkmış?" Dedi Seokjin kaşlarını çatarak.

"Kralın durumu kötüye gittiği için fırsat doğmuş isyancılara. Halkın neyi var neyi yok, yıkıp heba etmişler."

"Jongdae'ye haber vereyim. Destek göndersin." Namjoon hızlıca geri döndü. Changbin abisine baktı.

Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin