Celal - 6 Çıkmaz Sokak

10K 757 55
                                    



" Hoş geldin Celal, buyur... "

Celal, buyur edildiği yere şöyle bir göz ucuyla baktı, gergin kaşları biraz daha havalandı, yüzü ifadesizleşti. Bu geldiği yer hoşuna gitmemiş olacak ki, ayakta beklemeyi tercih ederek, keskin bakışlarını karşısında oturan adama çevirdi.

Celal'in oturmadığını gören adamın yüzünde adi bir gülüş belirdiğinde, Celal içten içten huzursuz olamaya başlamıştı. Adam, Celal'den yaşça küçük olmalıydı, alışveriş merkezindeki bir gözlük mağazasının müdürüydü ve iş görüşmek istediğini söyleyerek Celal'i mağazaya çağırmıştı.

Kırmızı döner sandalyede savruk bir şekilde oturuyor, elindeki kalemi parmakları arasında çeviriyor, Celal'i daha da sinirlendirmek için sanki bir şeyler arıyordu.

" Bir acı kahvemizi içseydin keşke... "

Adamın gevşek yüzü Celal'i iyiden iyiye deli etmeye başladığında Celal meselenin iş görüşmek olmadığından neredeyse adı gibi emindi.

" Senin hakkında çok şey duydum Kamalı, bıçak koleksiyonun da varmış doğru mu? "

" Ne konuşacaksan adam gibi konuş, çakal muhabbeti sevmem! "

Celal'in kimseyi oturup efendi efendi dinleyecek sabrı yoktu, biran evvel meseleyi halledip buradan çıkmak istiyordu, üzerinde bıçağının olmaması da sinirli olmasına ayrı bir sebepti. Görüşmenin AVM de yapılacağını öğrendiğinde Şevki'ye vermiş, güvenlikten geçerken sorun yaşamak istememişti. Ama şimdi karşısındaki bu yavşak herife baktıkça yanlış yaptığını düşünüyordu.

" Ama senin gibi bir adam oturup uzun uzun sohbet etmek istiyorum ben Celal, o meşhur geçmişini bir de senin ağzından duymak isterim açıkçası. "

Adamın konuştukça yüzündeki o piç gülümseme büyüyor, Celal ise herifin laflarını duydukça sinir katsayılarına bir yenisini ekliyordu. Bir anda, hışımla ellerini masaya koyup adamın üzerine doğru eğildi Celal;

" Bana bak velet, beni buraya ibnelik yapmaya çağırdıysan kendin bilirsin. Eğer adam gibi elinde bir hedef varsa söyle, beni daha fazla oyalama! "

Dediğinde sesi tahmininden yüksek çıkmış ve mağazayı gezen birkaç müşteri dönüp onlara bakmıştı. Adam ise hiç oralı olmayıp, hafifçe masanın üzerinden Celal'e doğru yaklaşmış ve;

" Aslında ben seninle o meseleyi hamamda görüşmek istiyordum da, kime sorduysam senin için o gelemez hamama dediler. Bir de o ibnelik meselesini sen anlat, hani daha iyi bilirsin diye dedim - "

Adamın lafı tamamlanmadan Celal, masanın sağ yanından dolaşıp, herifi yakasından tuttuğu gibi kaldırmış, zaten çelimsiz olan herifin ayakları anında havaya gelmişti. Az önce zehir zemberek Celal'e kafa tutan adamın gözlerinde şimdi öyle bir korku vardı ki, normal bir zaman olsa Celal düşmanının kendisinden korkmasından hoşlanırdı fakat şu an öyle bir gözü dönmüştü ki, buranın kalabalık bir yer olduğunu bile unutmuş, yalnızca adamı elleriyle parçalamak istiyordu.

Celal, adamı şöyle bir sarstıktan sonra herifin yeniden ağzını açmasına müsaade dahi etmeden tüm gücüyle mağazanın girişindeki tavana dek uzanan cama fırlattı. Kopan şangırtıyla mağaza elemanları ve AVM içindeki müşteriler kaçışsa da Celal'in gözü artık hiçbir şey görmüyordu.

Bir anda aklında yeniden canlanan sahneler Celal'i kendinden alıp, çok uzaklara götürdü. Annesi, büyüdüğü mahalle, çocukluk arkadaşları, bin bir özenle biriktirdiği misketleri ve boylu boyunca kana bulandığı o talihsiz gece...

CelalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin