Gücüm yok yeniden sevmeye

182 32 29
                                        

Seokjin duyduklarını hayal ediyor olmalıydı değil mi? Hem Yolgezer neden gelsin ki buraya? Gelse bile, Seokjini ne ilgilendirirdi. Onun için gelmez ya! Yatağında bırakıp giderken neler hissedeceğini düşünmeden, neler yaşadığını bilmeyen adamın geri dönmesi ne diye  umrunda olsun ki?

"Eee hediyenize bakmayacak mısınız Prensim?" Seokjin önüne konulan pakete baktı.

"Al şunu gözümün önünden Baekhyun." Kızgınlığı Baekhyuna değildi, Yolgezer'e idi. Onun bir suçu yoktu kızamazdı ama Yolgezerin yüzüne tükürse yeriydi! Baekhyun şaşkınca aldı paketi.

"Ben.. iyi  anlaştığınızı düşünüyordum efendim. Bir yanlışı mı oldu yoksa?"  Baekhyun merakla sordu.

"Ne gibi yanlışı olabilir bana Baekhyun? Sadece bir kez gördüğüm adamın hediyesini ne diye alayım?"  Bu onun kibirli görünmesine neden olsa da demişti bile. Kızgındı ona kırgındı. Hem seviyor muydu hala? Belki bir hevesti Yolgezer. Orada yalnızlığın içine düşmüş, duygularını yanlış yormuştu. Sadece Yolgezer erken fark etmişti bunu ve gitmişti ondan.    Bu da olabilirdi değil mi? Bir prensle olamayacağının farkındaydı. Baekhyun paketi aldı.

"Siz öyle diyorsanız." Baekhyun ayağa kalkıp geri geri yürüyerek geri çıkarken Seokjin de ayağa kalktı. Bir panik sardı vücudunu, bir heyecan. Duyguları karışmış ne hissedeceğini pek bilmiyordu.
En iyisi ondan uzak durmaktı. Karşısına da çıkmazdı ya sarayda.
   Seokjin gününe bu haberle devam etse de sanki hiç duymamış gibi yapmayı tercih etmiş işlerine odaklanmıştı. Fazla işi yoktu ancak Namjoonun yanında eğitimleri izliyordu. Askerler kendi aralarında  kılıçla dövüşüyorken Seokjin onlari inceliyordu. Öğreneceği çok şey vardı. Bir yıl eğitim için yeterli değildi.  Kendini ve ülkesini korumak için bir gün öne çıktığında kaybetme lüksü yoktu, olamazdı da.  Seokjin eğitimi izledikten sonra kütüphaneye geçmişti. Uzun süre olmuştu bir kitap okumayalı. Kendine uygun bir kitap almış köşeye çekilse de aklına Taehyung geliyordu. Onun için bir tehlike değildi ancak geri gelmesi sanki tüm anıları da peşinde getirmiş gibi olmuştu. Bir yıl içinde onu unutmaya çalışmış, aklını başka şeylerle meşgul etmişti. Şimdi ise gelmişti, bir de hediye göndermişti! Ne haddineydi bu, nasıl yüzsüzdü. Gerçekten Seokjin buna daha fazla sinirleniyordu. Kitabını okurken önüne bir gölge düştü. Kafasını kaldırıp baktığında  Seojun (Kraliçenin büyük oğlu yani tahta geçmesi muhtemel oğlan)  ona bakıyordu. Kitabı kaldırıp ona baktı.

"Pek iyi görünüyorsun." Seokjin kafasını salladı. Annesi gibi etrafa zehir yayan bu prensle konuşmak istemiyordu.  Kan bağı olması umrunda değildi.

"Geri dönmeni beklemiyordum. Orada kalır bir köylü gibi bakarlar diye düşünmüştüm ancak buraya geri geldin kardeşim." Yüzünde samimiyetten uzak bir gülümseme oluştu.

"Benim evim burası hyung. Burada doğdum ben. " Seokjin onu aydınlattı. Ancak Seojun kafasını iki yana salladı.

"Evin burası değil Seokjin. Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum. Tahttan uzak duracaksın." Seokjin dertlerinin ne olduğunu bir kez daha anladı. Ayağa kalktı.

"Kral sen mi olacaksın hyung? Bunu kralın ağzından duymadan inanmam. " Seojun sinirlendi.

"Haddini bil 4. Prens." Dedi ezikler ses tonuyla.

"Abinim ben senin! "  Seokjin sinirle güldü.

"Gelip kardeşini(!) Tehdit edebiliyorsun ama. Ben tahttan bile bahsetmemişken sizi korkutan da nedir? Hem de Kral hala yaşıyorken!" Büyük olan güldü.

"Yaşamak mı? Kralın bittiğini görmüyorsun herhalde Seokjin. Ayakta bile zor duruyor. Bakanların gözü Kralın yıkılışında. Ve ben bu krallığın zarar görmesine izin vermeyeceğim."

Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin