-right here-

329 54 38
                                    

ölümün tek çare olduğu düşünülen günlerden biri

İntihar.

Kişinin yaşamına son verme isteğini, kendisini öldürecek etkenlerle yapması, yapmaya çalışması.

"Genç kızın ölüm sebebinin intihar olduğu belirtildi."

Okuduğu haber başlığı ile gülümsedi genç çocuk. Bu mimiği ortak salondaki birçok kişinin korkmasına sebep olsa da umursamadı. Bir de gülüşünün mü hesabını verecekti?

Kadın sunucu elindeki mikrofonu altyazı sayesinde ölen kızın annesi olduğunu anladığı kadına uzattığında ellerini dizlerinin arasına koyup heyecanla öne doğru eğildi.

"Hiçbir sorunu yoktu." dedi genç kadın. Kıpkırmızı gözleri şiştiğinden dolayı doğru düzgün kameraya bakamıyordu, hemen arkasında onu ayakta durması için destekleyen insanlar vardı. Duyduğu cümleyle kaskatı kesildi genç çocuk. Bu kez başka bir şey duymayı ummuştu. Böyle cümleler yerine "Son zamanlarda şiddet uyguladık ona.", "Çok üzerine gittik.", "Küçüklükten travmaları var, kaldıramadı." veya "Hepsi bizim suçumuz." gibi cümleler istiyordu artık.

Hala konuşan kadının bu sefer "Sebepsiz yere gençliğine kıydı." demesiyle hastanenin ikinci katını saran bir çığlık yankılandı ortak salonda.

"Kapatın!" diye bağırdı Huening. Yanına gelen hemşireler onu tutmaya çalışırken kumandayı arıyordu deli gibi. "Yalan söylüyorlar. O kız ölmek istedi! Kapatın şunu!" Ensesinde hissettiği iğne tenini delip içindeki sakinleştiriciyi kanlarına akıtırken doktorunun kolları arasına düştü zarif bedeni.

Bayılmadan önce ise son sözlerini gözlerini hala açık olan televizyona sabitli iken söyledi.

"Bari son isteğini destekleyin."

"Tedavi görüyorum Kai."

Büyüğünün sözlerine karşın yalnızca omuz silkti küçük olan. Ufak hareketiyle gözünün önüne düşen sarı saçlarını kulağının arkasına iteklerken arkasını döndü. Arkasındaki bedenin en ufak hareketiyle bile bu kadar çok etkilendiğini bilmeden.

"Ben senden daha uzun süredir görüyorum, hyung." Kendini daha iyi anlatabilmek için eski halini aldı hemencecik. "Yaptığını, yaptığımı böyle unutturabileceklerini sanıyorlar ama hayır." Elleri Soobin'in tişörtünün ucunu bulurken tam gözlerinin içine baktı bu sefer.

"Hayatını mahvettiğin günleri, kardeşine ve onun sevdiğine zarar verdiğin zamanları unuttun mu? O pisliği öldürdün, sicilin mahvoldu. Bunları unuttun mu peki? Sen unutmadın, ben de unutmadım ve bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek hyung."

Evet, unutamıyordu Soobin. Ne zaman Beomgyu zihnine düşse ağlayarak sonlanıyordu geceleri. Ona yaptıklarını unutmayacaktı, tıpkı kendine yapılanları da unutmayacağı gibi.

Beraber geçirdikleri günler içerisinde birbirine daha da çok bağlanan ikilinin son sıralarda sürekli konuştuğu tek konuydu bu. Kurtuluş. Dayak yediği akşamların sabahında annesine bakmak için bile ayağa kalkamazdı Huening. Yerde sürüne sürüne annesinin eteğinin dibine gelir, beraber ağlarlardı. Geceden beri aklından çıkmayan annesini, titreyen ve incinmiş elleriyle temizlerdi. O günlerin birinde ise şu sözü duydu annesinden. Aklından çıkarıp atamadı, şimdilerde ise tekrardan gün yüzüne çıkardığı o sözü.

SLIDE • beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin