23

9.2K 1.1K 885
                                    

Geç kaldım ama yorumlarınız sağ olsun kendi kendime yazıyor gibi hissettiğim için bu geçliği dert etmedim bekleyen birileri çok yok diye

...

"Hepimizle konuşacak olması ne alaka ki şimdi?"

Taehyung, başını Albay Jeon'a doğru hafifçe çevirerek kısık bir sesle sormuştu bu soruyu. Kang Woobin adına yemek düzenleniyor oluşunu kutlama sayıp normal algılamıştı fakat abisi(?) sadece Orgeneralin yeğeni sıfatıyla ne konuşacaktı ki bunca insanla? Üstelik masada bulunan herkes askeriyede büyük önem taşıyan konumdaydı, birebir görüşmek istemesinin sebebi hâl hatır sormak olamazdı en nihayetinde. Bir şeyler döndüğü çok barizdi, Güney ekibinde de Kuzey masasında da anlayamadığı bir şeyler dönüyordu ve tüm bunları düşünmekten kafayı yiyecek gibi hissediyordu Taehyung.

"Kang Woobin, Orgeneralin çırağı gibidir. Büyük ihtimalle onun sormakla vakit kaybetmek istemediği birkaç şey soracaktır herkese. Endişelenme yani."

Taehyung başını usulca salladı, neredeyse yirmi yüksek rütbeli askerle bir arada yemek yiyorken Albay Jeon'la fısıldaşarak dedikodu yapmak ona bir an için komik gelmişti. Normalde bu gibi durumlarda insanların aklına hemen lisedeki afacan zamanları gelmeliydi ama Taehyung için ne öyle şeylere zaman ne de suç ortağı olmamıştı hiçbir zaman. Uzun bir süre tek arkadaşı kitaplardı ve Kuzey'e gelene kadar da böyle devam etmişti bu. Arkadaş edinmemiş olması ise çekingenlikten değildi tahmin edildiği üzere, babası onun bu yöndeki her girişimini engellemişti kimliğini korumak bahanesiyle.

"Benimle de konuşacak mı peki? Yeniyim henüz, ne söyleyebilir ki en fazla?"

"Masadaki herkesle konuşur, sana da işlerin nasıl gittiğini sorar muhtemelen. Bu kadar gerilmene gerek yok."

İçinden neler geçiyordu halbuki Taehyung'un, Albay Jeon şu an masada Orgeneralin yanındaki Kang Woobin olarak bilinen kişinin aslında Kim Namjoon olup doktorun kardeşi olduğunu öğrense kim bilir ne drama çıkardı ortaya. Tabii umut ediyordu ki bu gerçek hiçbir zaman bilinmezdi, aksi takdirde her şeyini kaybederdi, buna canı da dahil. Fakat şu sıralar aklında ne Güney ekibi vardı ne de Kuzey'in gerçeği öğrenme riski, tek düşündüğü şey Albay, Albay nerede, Albay ne yapıyor, Albay kiminle ve Albay da beni sevecek mi gibi birkaç soruydu. Tüm bunları sorgulayacak raddeye ne zaman geldiğini ise bilmiyordu.

"Şey..." dedi masada biraz daha ona doğru eğilip, elini ise nereye koyacağını bilemeyip dengede durabilmek adına Albay'ın oturduğu sandalyenin boş oturak kısmına koymuştu. Dışarıdan bakıldığı zaman neden bu kadar yakın oldukları sorgulanabilirdi tabii ama herkes Orgeneral ve yeğeninin anlattıklarına o kadar dalmıştı ki etrafta ne var ne yok umurlarında değildi. Hepsi sırf onların gözüne girip daha iyi bir mertebe sahibi olabilmek için yalakalık yapıyordu kısacası, Albay Jeon ve Doktor Taehyung ikilisinin de işine geliyordu. "Siz de benimle birlikte gelseniz olmaz mı?"

"Seninle özel konuşacak, nasıl gelebilirim?" dedi Albay tek kaşını havalandırarak. Genç adamın ona son derece yakın oluşundan etkilendiği -ya da gerildiği, o da bilmiyordu ne hissettiğini- yetmiyormuş gibi bir de tuhaf sorularına olumlu cevap verebilmek için yer arıyordu. Üstelik bu sorular gerçekten de olumlu yanıtlanması imkansız sorularken.

"Bir şeyler uydursanız olmaz mı?"

Albay hayretle baktı ona, o ise yalvaran gözlerini dikmişti yüzüne. Pekala, bu kesinlikle olumlu cevap verilebilecek bir soru değildi. Son zamanlarda gerçekten çabalıyordu, Doktora karşı olan eski tavrından dolayı çektiği vicdan azabı sebebiyle -ya da en azından bu yüzden olduğuna inanıyor- ona en iyi şekilde karşılık vermek için çabalıyordu. Öyle ki normalde davetlere hiç kimseyle birlikte gitmezken bugün yanındaki yüksek rütbeli bir arkadaşı değil askeriye doktoruydu. Ayrıca eğer Kim Seokjin ve Min Yoongi şu an nöbette olmak yerine burada olsalardı büyük ihtimalle şimdi yaptıkları gibi kaçamaklar yapamayacaklardı, çünkü emindi onların bakışlarını üzerlerine çekeceğinden.

near here |taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin