Yaşam senin kollarında

205 29 39
                                        

"Hayır Yoongi bu kadar yeterli fazla içme."  Hoseok arkadaşının elinden aldı sonu bardağını.

"Ama Hobi içmek istiyorum. " Yoongi'nin Alaylı sesine herkes güldü. Kelimeleri birbirine karışmıştı.  

"Woah Jiminie~ yanakların poğaça gibi " Jungkook jiminin iki yanağını da sıkıyor gülüyordu. Jimin ise iltifata gülse de yanaklarını bırakmasını istiyordu.    

"Evet Jungkook öyle. Şimdi yanaklarımı bırak ve yemek yiyelim olur mu?"

"Senin yanaklarını yesem olur mu?"  Jimin kızarmaya başladı. Bunu demesini beklemiyordu Tanrı aşkına!

"Ben yemek değilim Jungkook-ah. Nasıl böyle dersin?" Jimin bunu derken güldü.

Prens ise herkesi izlerken gülüyordu. Jimin ve kendisi içmiyordu sadece.  Tamam belki biraz içmiş olabilirdi ama sarhoş olacak kadar değildi.  Namjoon ise yanında duruyor bardağına sürekli koyuyordu ancak sarhoş olmuyordu. Vücudu alkole karşı dirençliydi cidden.

  Ve karşısında oturan Yolgezer de ayıktı.  Arkadaşlarına bakıyordu onun gibi.

  Yaptıkları yemekler çok lezzetli olmuştu. Bu nedenle bir masa kurmaya karar vermişlerdi. Böylece güzel bir gece gecirebilirlerdi. Harika bir fikirdi. Prens kendini bu kişilerin yanında rahat hissediyordu.

"Namjoon-ssi ben asker olabilir miyim?" Yoongi bunu sorduğunda Namjoon ona baktı.

"Olmak istiyor musun?" Biliyordu elbette olacağını ancak sarhoşken konuşmaya çalışması çok tatlıydı ve Namjoon bu haline gülüyordu.

"Elbette! Kılıcımı alacağım ve düşmana saplayacağım. En güçlü asker olacağım." Yoongi sanki elinde kılıç varmış gibi yaparken arkadaşları haline güldü.

"Savasabilir misin Yoongi-ah? Bir savaşa göndersem seni?" 

"Elbette savaşırım ."

"O halde seni savaş ordusuna göndereceğim. Yarına hazırlan olur mu?" 

"Ama Namjoon! Gidemem şimdi. Burayı bırakamam. Hobi bensiz nasıl duracak?" Yoongi'nin gözleri  dolmuştu. Sevdiklerinden uzakta kalmayı düşünmemişti. 

"Tamam, tamam. Ağlamak yok. Şaka yapıyordum." Yoongi bugulasan gözlerini sildi.

"Çok kötüsün." Namjoon cevabına güldü.

Yolgezer karşısındaki Prense baktı. Sakin görünüyordu. Uysal, zararsız... Onu gölde hangi cesaretle öpmüştü bilmiyordu. Taehyung dudaklarındaki baskıyı yeniden hissediyor gibi olduğunda yutkundu.  Beklenmedik bir öpücüktü.  Yapacağını düşünmemişti.

Prens ise ona bakmamaya dikkat ediyordu. Parmağını kestiğini gördüğünde gerçekten çok üzülmüştü. Arada eline bakıyordu bu yüzden. Karşısında otururken yüzüne bakmamaya gayret göstermesi de  vardı tabi. Hala araları nasıldı bilmiyordu ve Yolgezer onunla konuşana kadar  bir adım atmayı düşünmüyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerine kadar oturmuş sohbet etmişlerdi. Sarhoş olanlar vardı tabii. Yoongi ve Jungkook. Ikisi de  bir köşede birbirine sarılıp uyumuştu. Kedi gibi kıvrılmışlardı. Geceyi bitiren Jiminin sözleri olmuştu.

"Soğuk olmaya başladı. Uyuyalım mı?" Herkes onayladı. Jimin Hoseoka kalacakları yeri gösterecekti.   Yoongi'yi uyandırmaya çalışsalar da uyanmamıştı. Namjoon onu taşımaya gönüllü oldu. Kucağına aldığı gençle diğerlerini izledi.

"Masayı toplamalı mıyız?" Dedi Yolgezer kendi kendine mırıldandı  ancak Prens onu duydu.

"Kendini yorma. Hizmetlilere söylerim olur biter. " Prens yerinden kalkarken yalpaladı. Çokta içmemişti oysa.

Two Men In Love Taejin/Vjin [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin